50.Bölüm Kim Engel Olacak

3.2K 286 64
                                    

Merhaba arkadaşlar gecikmeli oldu kusuruma bakmayın ama hiç de sormuyorsunuz yazarcığımız nerde acep diye. Özlemediniz mi beni? Aşk olsun,  hadi yorumlar coşsun oylar gelsin.. Keyifli okumalar....

Arda iki gün boyunca hastanede annesinin başucundan ayrılmadan yanında kalırken, kaybolan yılları kapatmak gibi bir istek duyuyordu. Hastaneden bugün çıkacaklardı fakat onun kendi evi hiç olmamıştı ve bu yüzden de düşünceliydi. Hasret hanımın gözünden kaçmazken ilgiyle uzaklara dalıp gitmiş görünen oğluna seslendi.

"Oğlum ne düşünüyorsun?"

Annesinin sesiyle gülümsedi, Hasret hanım da gülümsediğinde uzanıp ellerini öptü. Konuşurken sesinde ki endişeyi gizlediğini düşünüyordu.

"Sen biraz kalsan burda, ben de bize bir ev bulsam. Kalır mısın?"

Durumu farkeden Hasret hanım biraz burukçada olsa konuşurken Arda'nın öfkesi beklediği yanıt olsa da söylemekten geri durmadı. 

"Aramana gerek yok oğlum, bizim zaten bir evimiz var. Sen de orda doğmuştun."

"O adamın evini de parasını da istemiyorum."

Arda öfkeyle konuşunca Hasret hanım bir süre bekledi, oğlunun kendisine bakmasını sağlarken hâlâ gülümsüyordu.

"Orası benim evim, dedenden kaldı. Herşey benimdi, yani senin. Onun değil endişelenme, asma artık yüzünü hadi burdan çıkalım."

"Senin mi?"

Arda şaşkınca sorarken Hasret hanım kahkaha attı, oğlunun bu halleri ona çok sevimli gelmişti.

"Doğru duydun, sahip olduğu ne varsa aslında senin. Dedenden kalanlarla işlerini büyüttü, şimdi öldüğüne göre geri kalanlarda senin."

"Çok mu zenginiz yani?"

"Evet oğlum öyle diyebiliriz, neyim varsa artık senin."

Hasret hanım oğluna sarılırken Arda hala şaşkındı, varlık içinde büyümediğinden garip gelse de buna alışacaktı.

En az Kerem kadar varlıklıydı ve Kerem'in aksine herşey ona annesinden kalmıştı. O kadar parayla ne yapacağını bilmiyordu ama aklında bir şey vardı, hayatını kurtaranlara vefa borcu vardı ve bu borcu o yetimhaneyle ödeyecekti.

💣💣💣💣💣💣

Asya oğlunun köpeğin peşinden koşuşturmasını izlerken Yiğit karnının üzerinde ellerini birleştirip çenesini de omzuna dayamıştı. En büyük keyif ve huzur tam da bu manzaraydı.

"Kontrol ne zamandı, hem hala kararlı mısın?"

Asya bakışları oğlunda olsa da aklı kocasında bir halde bedenini onun bedenine yasladı, kararını değiştirmek ve değiştirmemek arasında kalmış olsa da pek değiştirme taraftarı değildi. 

"Evet. Umut'un kini nasıl öğrenmek istemediysem şimdi de istemiyorum. Beklemek ve ilk kez doğumda tanışmak daha da güzel."

Yiğit başını salladı, cevap verecek gücü kendinde bulamamıştı. Umut'a bakarken burukça gülümsüyordu, oğlu kocaman olmuştu ama o hepsini ne yazık ki kaçırmıştı.

Aklına gelenle Asya'yı biraz daha kendine çekti. Almalarından korkar gibi bir hali vardı. 

"Korkma artık, kötüler masumları öldürdü ama kendileri de öldüler. Şahitlik ettin unuttun mu?"

"Unutmadım! İkisinde de yanındaydım, ilkinde gözlerinin içine bakıyordum. Tetiği çekerken ki ruhsuz ifadeyi biliyorum, son kez de görmeyeceğim."

Fırtınanın UmuduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin