Evet arkadaşlar harika bir bölü yazdığımı düşünüyorum sizlere, haydi yorumlar gelsin. Keyifli okumalar...
Lisa kollarından alınırken Kerem sakin gibi dursa da içinde büyük bir yangın vardı, ambulansa sedye ile bindiğinde tam kapılar kapanacağı sıra herkesin içine korku salan bir sesle bağırdı.
"Serdar, onu bana getir! Anladın mı?"
Serdar yutkunurken cevap veremedi ama başını salladı, ambulansın siren sesleri uzaklaşırken kaldırımın kenarında başını elleri arasına alıp oturmuş kadın dikkatini çektiğinde anlamsız bakışlarla yanına gitti, diz çökmüş kadın gibi eğildiğinde yüzünü göremedi, zira uzun saçları tüm yüzünü kaplamıştı.
"İyi misiniz"
Kadın dokunuş ve akabinde duyduğu sesle irkildi, ağlamaktan akan makyajıyla sadece baktı. Şoktaydı ve uzun süre de bu şoktan çıkacak gibi durmuyordu.
"Beni duyuyorsunuz değil mi?"
Serdar böyle durumlarda soğuk kanlı olurdu, çok ölüm görmüş ardından da perişan olan aileleri sakinleştirmek hep ona düşmüştü. Kadının dudakları kıpırdarken kulak verdi, söyleyeceklerini kaçırmak istemiyordu.
"Öldü mü?"
"Sanırım hayır, sizde yaralandınız mı?"
"Fark edemedim..."
Kadının sözlerinin ardından Serdar şaşkına döndü, sorularını merak ettiğinden sorduğunu düşünse de görüyordu ki tam aksiydi. Kadının hali perişandı ve Kerem amirinin karşısına çıkarttığında daha da perişan olacağı kesindi. Serdar'da tıpkı Kerem gibi geçmişle alakalı olduğunu düşünse de olay farklıydı, herkesin başına gelebilecek sıradan basit bir kazaydı. Umuyordu ki ölmesin, şayet ölürse büyük vurgun olurdu. Yıllarca kötülerin elleri değmesin diye verilen uğraş boşa çıkacaktı ve Kerem ne halde olurdu düşüncesi dahi kötüydü.
Serdar başka tek laf etmedi, gelen memurlara merkeze götürmelerini ve kameraları toplamalarını söyledi. Tabi kadını araştırın demeyi de unutmadı, sıradan gibi görünebilirdi ama altında gizli kalmış olayları da bulması gerekti. Sanmıyordu ama olabilirdi.
💣💣💣💣💣💣
Kerem koridorda sadece bekledi, sürekli çalan telefon etraftakilerin bakışlarının üzerine çevrilmesini sağlıyordu ama o bakışları görmüyordu. Gözü Lisa'nın odasının kapısında yaşlı gözlerle bakmaya devam etti, çok zaman geçmemişti sadece kırk beş dakika geçmişti. Bu süre Kerem için asır gibiydi, o Lisa'yı kaybedemezdi. Olmazdı, Lisa yoksa Kerem de yoktu.
Doktor odadan çıkar çıkmaz Kerem iki adımda yanına geldi, bakışlardan anlamlar çıkartacak durumda değildi. Ses tonu kararlı ve yüksek çıkarken doktor onu ifadesizce izliyordu.
"Lisa, Lisa nasıl? Yaşıyor deyin, yaşıyor.."
"Şuan hastamız kendinde değil fakat hayati tehlikesi de yok, bir kaç ezilme ve başındaki yarası haricinde sağlık durumu iyi. Serum boyunca uyuyacaktır, kendine geldiğinde bir kaç kontrol daha yapacağız ardından duruma göre taburcu edebiliriz."
Kerem sonuna kadar dinledi, iyi olduğunu duyduğu an gözyaşları içinde olsa da gülümsedi. Lisa hala nefes alıyordu ve en önemlisi korktuğu olmamıştı.
"Teşekkür ederim, görebilir miyim?"
"Tabi, geçmiş olsun."
Kerem tabi lafını duyduğu gibi odaya girdi, gerisini dinlememişti. Kapıyı sessizce kapatıp yatağın yanına geldiğinde yüzü temizlenmiş, başında ki yarasına da bandaj takılmıştı. Saçlarında hala kan olsa da Lisa böyle bile güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtınanın Umudu
Ficción GeneralAilesi tarafından reddedilmiş yapayalnız kalmış, seçtiği yola çıkarken sevdiği adamı gerisinde bırakan yaralı bir kadın. Başarılarının getirisi bir lakap FIRTINA, kolay kazanmadı o ismi ölümün kıyısında çok kez yürüdü. Tek bir amacı vardı yaşaması...