72.Bölüm Her Şey Olması Gerektiği Gibi Değil, Farklı Şekillerle Oldu

2.6K 238 18
                                    

Az kişinin katıldığı cenaze törenine Asya en arka sırada siyah kalın çerçeveli gözlüklerin ardına saklanarak katılmıştı. Yakışıklısı gömülürken içinde ona karşı tek bir duygu yoktu, olmasını da kimse bekleyemezdi. Hayatını çalan adamdı, son hatırladığı kin dolu bakışlarıydı. Oysa bir zamanlar o gözler sahte olsa da sevgiyle bakardı, şimdi o son bakışlarla sevgi dolu bakışlarda anlamsız kalmıştı.

Düşüncelerinden kurtulmuşken gözüne ön sırada duran iki kadın ilişti, Hasret hanım ve Suna hanım..

İkisi de farklı isimlerle de olsa aynı adamı sevmişti, aynı acıyı çekiyorlardı. Hasret hanım ikinci kez aynı acıyı yaşasa da dimdik ayakta duruyordu.

Arda gitme dese de dinlememişti, sevdiği adama yapamadığı vedasını etmek istemişti. Öğrendiklerinden sonra içinde biriken acısı dinmişti, öyle sanıyordu. Şimdi mezar başında dururken dinmediğini, hiç de dinmeyeceğini fark etmişti. Mezar taşında son taşıdığı kimliğindeki isim yazılmıştı, Hakan Aşıkoğlu. Gerçek Hakan'a ne olduğunu kimse bilmezken öyle gömülmesi uygun görülmüştü.

Suna hanım sessiz gözyaşları dökerken kandırılmışlığın acısını iliklerinde hissediyordu, aynı yastığa baş koyduğu adam herkes için felaketti. Yanında dimdik ayakta duran yıllara rağmen güzelliğini koruyan kadın ilk kurbanıydı. Sonra ki kurban haberi olmasa da Arda olurken, sonrasında Asya ve kendisi kurban olmuştu. Liste uzayıp gidiyordu aslında, torunu bile o listeye dâhildi. Son toprakta atılıp defin işlemi bittiğinde mezarlıkta iki kadın ve en uzak nokta da Asya kalmıştı.

Hepsi sessizce veda ettikten sonra mezarlığı ilk terk eden Asya oldu, aynı yaraya sahip iki kadını yalnız bıraktı.

Operasyonun üzerinden iki hafta geçmişti, gerçek kimliği ve yıllar sonra adını aldığı adama ne olduğunu bulmak zaman almıştı. Gerçek kimliğini zaten bildiklerinden onaylamak kolay olmuştu, gerçek Hakan Aşıkoğlu'nu ise bulamamışlardı. En sonunda da o isimle gömülmesine karar verilmişti.

Mezarlıktan ağır ağır yürüyüp çıktığında aynı şekil yürümeye devam etti. Bir devir kapanmıştı, yeni bir devir başlamak üzereydi. İki gün sonra yapılacak olan tören için hazırdı, herkes şok olacaktı ama o Asya'ydı. Şaşırmayı severdi.

💣💣💣💣💣💣💣

İstanbul emniyetindeki herkes dev ekran televizyonun başında yeni başlayan töreni izlerken çıt çıkmıyordu. Kerem ve Serdar arada bakışlarıyla konuşmanın ötesine geçmemişlerdi. Üst düzey yetkililerin yaptığı konuşmaların ardından kürsüye Asya çıktığında Serdar sesi biraz daha açtı. Her zamanki sakin ifadesiyle kürsüye gelip mikrofonun başına geçtiğinde Kerem öne doğru eğildi, tek bir hareketini ya da sözünü kaçırmak istemiyordu.

Asya mikrofonun başında dururken salona göz gezdirdi, ön sıralarda oğlu, Yiğit'in kucağında kızı, babası, Arda, Hasret hanım, Kainat ve Mehmet vardı. Hakan'ın operasyon sonrasında tayini çıkınca törene katılamamıştı.

Kocasının gözlerine bakarken Yiğit başını hafifçe eğince gülümsedi, kocası çoktan anlamıştı. Gözlerini kocasından oğluna çevirdiğinde oğlu da ellerini çırparken biraz daha gülümsedi, ardından gülümsemesi kaybolup ciddi ifadesine büründüğünde tüm salon pür dikkat söyleyeceklerini beklemeye koyulmuştu. Daha fazla bekletmeden mikrofona bir kez vurduğunda uğultu kesilmiş, habercilerin fotoğraf çekmek için bir birleriyle yarışı başlamıştı.

"Burada bulunma nedenimiz olan operasyondan bahsetmek yerine başka şeylerden bahsetmek istiyorum. Ben yıllardır bu mesleğin getirisi görevleri gururla yerine getirdim. Çok kayıp verdik bu uğurda, çok kez ölüme koşup yaşama geri yürüdüm. Bazen canım uğruna önüme siper oldular, onlara can borcum oldu. Onlara dedim, fakat benim tek kişiye can borcum var. Can borcundan ziyade, oğlumun mutlu geleceğini, kızımın şimdi yaşadığı hayatı, kocamın yanımdaki zamanları ve en önemlisi benim onların yanında oluşumu hep tek bir kişiye borçluyum."

Fırtınanın UmuduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin