Ağzım bir karış açılmış geriye doğru bir adım atmamla çocuk kafasını kaldırmasıyla kendimi yere atmıştım.
“Kim var orada?” Nancy’nin tuhaf seslerini duymamla sürünerek yerden eve girdiğimde herkesin sarhoş olması ya da kafayı bulmuş olması beni rezil etmemişti. Yani yerde sürünerek? Tanrım! Yerden kalkıp tam arkama bakacaktım ki çalılıkların orada Nancy bana bakıyordu. Korkar bir halde, sanki… Ah lanet olsun. Arkamı dönüp koltukta oturmuş Ryan’a bakarken gözlerim Justin’i aramıştı. Önüme gelen çocuğun elindeki içkiyi kapıp kafama dikerken Ryan ufak bir çığlık atıp gülüyordu.
“Gitmek istiyorum! Hemen” sinirle ona bakarken beni dikkatle süzmüştü.
“Bir saniye Nora. Bir şey içmedin değil mi?” omuzlarımı silkip önüme dönmüştüm.
“Daha kötüsü… Neyse boşver bu arada ıı” elimi saçlarıma götürüp ona bakmıştım.
“Boşver. Hadi eğlenelim” yerimden kalkarken huzursuz olduğunu hissetmiştim ama kimin umurundaydı ki?
Bir shot.
İki shot.
Üç shot.
Dört shot.
…
*
Gözlerimi araladığımda kendi yatağımda değildim kesinlikle bir kere odamda benim piyano ve gitar yoktu. Ya da ne bileyim odam kırmızı ve siyahla döşeli değildi. Aman tanrım yoksa? Yataktan aniden kalkmamla yatağa bakmıştım. Kan arıyordum. Bekâretim?
Tanrıya şükür ki yoktu ya da kırmızı çarşaf kamufle… Ne saçmalıyorum? Ayaklarımı aşağı sallandırıp derin bir nefes almıştım. En azından hala kızdım öyle değil mi? Ama neredeydim? Kafamı yatağın başındaki komodiniye çevirdiğimde ufak bir çerçeve vardı. Ryan mıydı o? Tanrım burada kaç yaşındaydı? Kıkırdayarak resme bakarken başımın ağrısını bir kenara bırakmıştım. Kapının açılmasıyla birlikte kapıya baktığımda Ryan saçları dağılmış ve gözleri kanlanmış bir halde duruyordu. Tanrı aşkına bu çocuk ne tanrısı olmak istiyorsa olabilirdi? Seks tanrısı sadece bunlardan birisiydi. Ya da ateşli bir tanrı ya da tanrım ne saçmalıyorum.
“Hey” mırıldanarak kapıyı dikkatle kapatırken dudaklarımı ısırmıştım.
“Ben üzgünüm dün için” yavaşça yatağa yaklaşıp oturduğunda beni dikkatle inceliyordu.
“Dün neyi söyleyemezdin bana” tanrım Nancy! Bu olayı tamamıyla unutmuştum.
“Mm hatırlamıyorum” gözlerimi devirip bana inanmasını beklerken sanki beklentilerim yüzüme sert bir biçimde çarpmıştı.
“Konu kim?” sesi düz çıkmasıyla kafamı kaldırmıştım.
“Bak sarhoştum ve saçmalamışım boşver” tek kaşını kaldırıp bana bakarken hafifçe sırıtmıştı.
“Babanlar” tanrım onları da unutmuştum kesinlikle beni öldürecekler!
“Ben… Ben gitmeliyim” yerimden hızlıca kalktığımda Ryan kolumdan tutup beni durdurmuştu.
“Sakin ol Nora babanlar aşağıdalar ve kahvaltı edecekler. Biliyorlar dün burada olduğunu yani benim odamda olduğunu tabii bilmiyorlar ama…” sinsice gülümsemesiyle hafifçe tebessüm etmiştim.
“Justin? O nasıl?” suratı ciddileşmişti tekrardan. Bana hafiften yaklaşırken muhteşem dudaklarıyla öpeceğini düşünüyordum.
Yaklaşıyordu.