Irregular Boy - 13. BÖLÜM "Car? Where's the car? Justin no car!"

377 9 0
                                    

Sabah uyandıran şey ne güneşti ne de annem. Bildiğiniz üzere heyecan ve merak faktörleri beni bu saate uyandırmıştı. Saat mi? Ah daha sabahın 5’i ve benim ne halt edeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Duş? Belki de ağda ha? Kendi kendime bu kadar saçma şeyleri düşünerek vakit geçirdiğim için gülmeye başlamıştım. Saçlarımı karıştırdığımda terlediğimi anlamamla birlikte yüzümü buruşturmuştum tanrı aşkına ter mi kokuyordum ben? Duş? Az önce güldüğüm fikir bile şuanda bana cazip gelmişti. Yavaş ve bıkkın adımlarla banyoya yönelirken başım uykusuzluk yüzünden düşüyordu. Muhtemelen arabada uyurdum. Yani Bieber’la harika bir yol arkadaşı olacağımızı zaten sanmıyordum.

*

“Ah anne sadece bir hafta kadar yokum” dudaklarını sallandırıp gülmüştü.

“Saçmalama tatlım” sarılırken o kadar içtendi ki gözlerimi kapatıp annemin kokusunu çekip gülmüştüm.

“Tanrım savaşa giden askerler gibi hissettim” annemin belli belirsiz gülmesini babamın kahkahası tamamlamıştı.

“Hep erkek olmanı istemiştim Nora. Asker yapmayı bile planlamıştım ama bil bakalım ne oldu? Dünyalar güzeli bir kızım oldu” gülümseyerek bana gelirken sırıtmıştım.

“Baba” mırıldanarak ona sıkıca sarılırken kornanın sesiyle ayrılmıştık ve babam rahatsız olmuşçasına arabanın içindeki Justin’e bakmıştı.

“Dikkatli ol” yanağıma ufak bir öpücük kondurmasıyla birlikte valizimi sürüklemeye başlamıştım ki Justin akıl edip arabadan inip valizimi elimden almıştı. Arkamı döndüğümde annem ve babam dikkatle beni ve Justin’i süzüyorlardı. Bagaja yerleştirdikten sonra ben koltuğuma yayılırken Justin de sürücü koltuğundaki yerini alıp direksiyonu kavramıştı.

“Ve yolculuk başlasın” cevap vermeden başımı cama çevirip derin bir nefes vermemle o da derin bir nefes vermişti evet kesinlikle sıkıntıdan patlayacaktım.

Diye düşündükten birkaç dakika sonra sonunda Bieber şarkı açması gerektiğini anlamıştı ve şarkıyı açarken hafif öksürmesiyle ona dönmüştüm.

“İkimizin de sevdiği ortak bir şey çalalım” omuzlarımı silkip ellerimi göğsümde birleştirmiştim.

“Sen istediğini çal ben iyiyim” tek kaşını kaldırıp derin bir nefes vermesiyle gerildiğini anlasam da tek kelime etmemeyi tercih etmiştim. Tamam, lanet Meksika’ya gidip Ryan ile aramı düzeltmeliydim yapmam gereken bu. Ve bu yolda Justin sanırım bir aracı.

James Blunt açmasıyla birlikte aniden ona dönmüştüm. Hadi ama Bieber?

Bir anda mırıldanmasıyla birlikte dikkatle onu izlemeye başlamıştım. Güneş ışıkları yüzüne düşerken gözleri hafifçe kısılmıştı ve dudakları hafifçe kıvrılmış bir halde şarkıyı söylemeye başlamıştı.

Trouble is her only friend, and he’s back again

Makes her body older than it really is

And she says it’s high time she went away, no one’s got much to say in this town

Trouble is the only way is down, down down

Kafamı koltuğa yaslayıp ona eşlik etmeye başlamıştım.

As strong as you were, tender you go

I’m whatching you breathing, for the last time

A song for your heart, but when it is quiet, I know what it means and I’ll carry you home, I’ll carry you home

Bana bakıp hafifçe sırıtmıştı. Şaşkın bir sırıtıştı. Tıpkı benim ki gibi. Devam etmişti benim yerime.

If she had wings she would fly away and another day God will give her some

Irregular BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin