Merdivenlerden çıkarken nefes nefese kalmıştım ve eminim gözlerim kızarmıştı ah lanet olsun. Mırıldanarak lavaboya dalıp kapıyı kapatmıştım. Ellerimi lavaboya yaslayıp derin nefes alıp verirken kendime o soruyu sormaktan korkuyordum. Az önce Justin’i bir kızla yakaladığım için mi ağlamıştım yoksa büyükbabamı sömüren o sürtüğün arkadaşımla yatmasına mı? Kimin umurunda sonunda olay Justin’e çıkmıştı. Yanağımdan damlamak için an kollayan gözyaşını elimin tersiyle silip kızarmış gözlerimle son kez kendime bakmıştım.
“Bu gece böyle bitmemeliydi” kendi kendime aynada mırıldanırken kapının yavaşça tıklandığını duymamla irkilmiştim.
“Nora” sesi tereddütlü çıkan bir Justin kapıdaydı. Cevap vermemek için dudaklarımı birbirine bastırmamla çıkan hıçkırık sesi resmen ‘Hey Justin buradayım bebeğim’ diye bağırmıştı. Saçlarımı sıkıca tutup hıçkırmamaya çalışırken tekrardan onun sesini duymuştum.
“Nora ağlıyor musun?” sesi endişe, şaşkınlık barındırıyordu ve istediğini almış gibiydi. Ama üzgünüm Bieber sana istediğini vermeyeceğim. Ağzımı sıkıca kapatıp hıçkırıklarımın çıkmasını engellerken topuklu ayakkabı seslerini duyduğumda olduğum yere sabitlenmiş duruyordum. Fakat gelen ne annemdi ne de Eva. Gelen sürtük Katherine’den başkası değildi.
“Justin?” korku dolu sesini duymamla sağ ayağımı yere çarpmamla Justin’in sesi duyulmuştu.
“Ne var?” gergindi. E ben mi gergin olacaktım?
“İçeride mi?” muhtemelen beni bahsediyordu ve bir anlık sinirle kilidi açıp kapıyı sertçe açıp boynuna sarılmam ve onu duvara yaslamam olmuştu. Kızarmış gözleri ve titreyen dudakları siktir edin. Bu sürtüğü burada öldüreceğim.
Kadın gözleri iri bir halde bakarken dişlerimin arasından adeta tıslıyordum.
“Seni öldüreceğim!” kadının titreyen elleri beni kavrarken belimde hissettiğim ellerle kadını bırakıp Justin’i itmiştim.
“Ve sen! Benden uzak dur” geriye doğru bir adım atıp ağzını açacaktı ki elimi ona doğru savurmuştum.
“Kes sesini!” kadına dönüp gözlerimi kısmıştım.
“Büyükbabam bunu öğrense ne olur Katherine?” kafasını iki yana sallarken arkamı dönüp koridorda derin nefes alıp verirken Justin kolumdan tutmuştu.
“Neden ağlıyorsun sen?” gözlerimi kısıp ona tiksinircesine bakmıştım.
“Senin gibi iğrenç birini çevremde tuttuğum için” arkamı dönüp merdivenlerden inip insanların içine girdiğimde gözlerim Ryan’ı arıyordu. Ryan’ı bulduğumda Eva ve Jack ile konuşuyordu. Yanına gidip ona sıkıca sarılırken şaşırmış gibiydi. Ondan ayrıldığımda ise gözlerime dikkatle bakıp duraksamıştı.
“Ağladın mı Nora?” kaşlarını çatıp bana bakarken başımı iki yana sallamıştım.
“Yorgunum ve sanırım” gözüm arkada kalabalıktan uzakta olan Justin’e kaymıştı ve dikkatle beni izliyordu. Gözlerimi kısıp Ryan’a tekrar bakıp omuzlarımı düşürüp kollarımı boynuna dolamıştım.
“Sanırım hazırım” kendime çekip dudaklarına ufak bir öpücük bırakırken alkol karışımı dili dilimi saniyeler içinde bulmuştu ve hafifçe gülmüştü. Kafasını hafifçe sallayıp elimi tutup kalabalıktan beni çekerken annem bana dikkatle bakmıştı fakat şuan ki gerginliğinden beni umursayacak halde değildi. Kapıdan çıkarken köşede Justin kaşlarını çatıp gözlerini kısmıştı ve bana dikkatle bakıyordu. Hayır dikkatle değildi, pişman gibiydi.