Arkamı döndüğümde Seth ve Ryan ifadesizce bana bakıyorlardı. Kızarmış gözlerimi ve yanaklarımı bir kenara bırakıp omuzlarımı silkmiştim.
“Böyle olmasını istedi. Böyle oldu” zorlukla onlara gülümserken Seth gülümseme girişiminde çuvallamıştı.
“Sanırım eve gitmek istiyorum” Ryan ayaklanıp Seth’e bakmıştı.
“Gidelim o zaman. Nora araba kullanabilirsin değil mi?” tamam deneyimim yoktu.
“Aslında pek değil” arka cebinden anahtarı bana doğru fırlatmıştı.
“Harika. Arabayı buraya yaklaştır bende Seth’i getiriyorum” olduğum yere sabitlenmiş onlara bakarken Ryan’ın sesiyle ona dönmüştüm.
“Hadi ama Nora” kafamı iki yana sallayıp koca kıçımı kaldırıp arabaya doğru gidiyordum da nerede bu lanet araba? Kilidi açtığım düğmede sokağın başındaki ışıkların yanıp sönmesiyle yürümeyi bırakın adeta koşmaya başlamıştım. Kapıyı açıp hızlıca hareket ederken arabayı çalıştırmamla birlikte zorlukla arabayı kaldırıma yanaştırmıştım ki bir anda gördüklerim kısa süreli şok geçirmeme sebep olmuştu.
Ryan Seth’i sırtına mı almıştı. Tamam bunu beklemiyordum işte. Arabanın arka kapısında Seth’i yatırıp kapıyı kapatıp yanıma oturmuştu.
“Şimdi evlerine gidiyoruz” bana dönüp bakarken zorlukla yutkunmuştum. Bu çocuğun evi neredeydi? “Seth eviniz nerede sizin?” kafasını kaldırıp aradan uzatmıştı.
“Ryan o bahsettiğim evin sokağındaydık” Ryan’ın samimi gülüşüyle birlikte bunları ne ara böyle olduklarını düşünmeye başlamıştım.
“Ben kullanayım dur” kapısını açtığında bende kapıyı açıp inmiştim ve inerken bana samimi bir gülüş atmasıyla zorlukla gülümsemiştim. Verdiğim karar neydi biliyordum ama şuan kiminleydim bilmiyordum. Ryan’ı mı seçmiştim? Olabilir. İstediklerimi verecek birisi sonuçta.
*
(Bununla dinleyin. Lütfen. http://www.youtube.com/watch?v=WVe80iZtlYU)
Seth’i olağan üstü evlerine bıraktıktan sonra arabaya tekrar binmiştik. Bu sefer çok sessizdik. O da konuşmuyordu. Konuşmuyorduk. Arabayı çalıştırmamıştı. Yutkunarak ona baktığımda bana dönmüştü ve karanlıkta gözleri parlıyordu.
“Ryan sanırım-” bana dönüp sözümü kesmişti.
“Benim konuşmama izin ver. Kendimi anlatmama izin ver” sesi titriyordu. Yutkunarak bana bakıyordu.
“Seni bana ilk Justin söylemişti. Yeni kız taşındı ve biraz farklı ola ki işim çıkarsa ona arkadaşlık yap diye. Yine mi bu lanet piçin arkasını toplayacağım diye söylenmiştim. Çünkü yıllarımı onun arkasını toplayarak geçirdim. Justin’in akla gelebilecek her şeyini bilirdim. Aşık olduğu kızları hatta yattığı kızların bile bir ara listesini yapardım. Yine sıradan bir düzüşecek kız getiriyor ve bana atacak gece de alıp o eve götürüp düzecek diye düşünmüştüm ki. Sen indin o arabadan. Diğerlerinin aksine masum olduğun yüzüne bakılınca anlaşılıyordu. Sana gelip kendimi tanıtırken o gülüşünle beni olduğum yerde eritmiştin. Duygularını dışarıda yaşayan tiplerden olamadım Nora. Fakat aldatılmıştım. Hem de aşık olduğumu düşündüğüm kız tarafından. Bir sarışın piç için. Çaresiz kalmak nasıl bir şeydir bilir misin Nora? Onları ödünç verdiğim arabayla garajlarında basmıştım. Kelimelerin yetmemesini bilir misin? Yıkılmayı ya da? İşte ben yıkılmıştım. Sanki bir daha düzelmeyecekmiş gibi. Bir daha güvenemeyeceğimi düşünüyordum. Çünkü kızlar zekidir. Kızlar duygusuzdur felsefesini öne sürerek bir kalkan yapmıştım kendime ve korunmaya başlamıştım. Bir kez daha kırılmayı kaldıramazdım. Hatırlıyor musun? Deve güreşini. Sırtımdan kayıp düşerken Branda’nın üzerine atlaması ile olduğum yere yapışıp kalmıştım. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Sen zaten mücadele bile edemedin. Teslim oldun. Seni çıkarttığımda kendinde bile değildin. Kendime lanetler yağdırmaya başlamıştım yine. Onlarca kızı tek gecelik kullanıp atan Ryan bir kız biraz su yuttu diye kendini vicdan mahkemesine sokmuştu. Çünkü o karşısındaki kız sıradan değildi. İleride hayatının merkezine oturacak kızdı. Peki, taktim balosu? Sardığım yaranın kabuğu kaldırılmıştı tekrardan. Jessica yine karşıma çıkmıştı. Bu sefer farklı türden canımı yakmıştı. En yakın arkadaşım dediğim adamı üzerek. İşte o zaman yorulmuştum. İflas etmiştim. Yıkılmıştım ve orada karşında dağılmayı göze alamadım. O gün oradan ayrılıp sabaha kadar içtim. Birkaç kız bile düzmeyi düşündüm ama ihanet edemem dedim. Sevgilim değildin ama kendi kendime soktuğum kurallar o radde getirmişti beni. Bir hafta boyunca karşına çıkmadım. Yemeklere geldiğinizde hastayım dedim çünkü beni dağılmış olarak görmeni istemedim. Güçsüz görünmek istemedim. Gururuma yediremedim işte!” direksiyona vurmasıyla ağladığını anlayabilmiştim. Derin nefes alıp duruyordum ağlayacaktım fakat bir şeyler engel oluyordu.