Irregular Boy - 35. BÖLÜM "Be With U"

272 6 0
                                    

“Bakar mısınız?” memur kadın kafasını dosyalardan kaldırdığında yorgun gözleriyle bana bakmıştı. Üzerimdeki amigo kıyafetlerini inceledikten sonra tekrar gözlerini gözlerime odaklamıştı.

“Evet?” yorgun olduğu sesinden de belli oluyordu. Bıkkınca rahatsız koltukta popomu oynatarak ona dönmüştüm.

“Acaba Justin Drew Bieber hakkında bilgi alabilir miyim?” kadın gözlerini üzerimdeki amigo kıyafetinde tutmaya kararlı bir biçimde bakmaya devam etmişti.

“Üzgünüm küçük hanım” başını iki yana sallayarak dağılmış topuzuna aldırmadan kısa topuklularıyla masadan kalkıp diğer odaya geçmişti. Hırsla nefesimi verdiğimde olaylar gözümün önüne gelmişti.

“Hayır” hızlıca öne atılacakken Jack arkamdan sıkıca beni kavramıştı.

“Neler oluyor?” Jack’in kolları arasından arabaya bindirilen Justin’e bağırırken en az o da benim kadar şaşkındı. Araba çalıştırılıp bizden uzaklaşırken Jeremy hızla Pattie’yi tutarak arabaya doğru ilerlemişlerdi. Jack kollarını benden uzaklaştırmıştı.

“Sakin ol öğreneceğiz” soğukkanlı davranmanın vakti değildi Jack! Sinirle ona soluyarak Jeremy ile Pattie’ye bakmıştım. Arabaya binerken Jack hızla arkaya binerek gitmişlerdi. Kafamı çevirdiğimde ise annemle babam oldukça garipser biçimde arkalarından bakıyordu.

“Siz mi şikayet ettiniz!” bağırarak onlara bakarken annemin gözleri irice açılmıştı.

“Siz ettiniz lanet olsun” parmağımı onlara doğru sallarken babamın sesiyle ona dönmüştüm.

“Bu kadar saçmalık yeter! Neden şikayet edelim aptal kaçamağınız yüzünden mi?” mantıklıydı. Lanet olsun.

“Anahtarlarım” babama bakarken başını iki yana sallamıştı.

“Hayır yarın gideceksin yeterince geç oldu” dişlerimi sıkarak arkamı döndüğümde Justin’in arabası gözüme çarpmıştı. Anahtarı çıkartmaya fırsatımız olmamıştı. Tabii ya. Hızlıca kapıyı açtığımda anahtar kontakta duruyordu ve hızla arabaya binerken babamın bağırışlarını umursamadan sokağa çıkmıştım. Gidilecek yer belliydi. Adres ise muamma. Telefonumu çıkartıp rehbere bakarken sonunda Caroline’ı görmemle birlikte arama tuşuna basmıştım. Her çalışta açılmaması beni deli ediyordu.

“Caroline! Çabuk bana Ted’in adresini ver” mırıldanan sesler çıkarırken uyuduğunu kestirmek zor değildi.

“Ben nereden bileyim?” hırsla nefesimi verirken nereye gittiğimi bilmiyordum bile. Sokağın başında duran çocuğun durmam için elini kaldırmasıyla bir otostopçu için uygun bir yer olmadığı garantiydi. Farlar yaklaştıkça onu ele veriyordu.

Isaac.

Gözlerim irice açılırken kulağıma dayadığım telefondan Caroline’nın sesi geliyordu.

“Nora!” zorlukla arabayı durdururken camı açarken telefona iki üç saçma şey gevelemiştim ve telefonu yüzüne kapatarak arka koltuğa fırlatmıştım. Dağılmış kıvırcık saçlarıyla bana bakarken iyi görünmediği kesindi.

“Isaac ne işin var?” gözlerini üzerimden ayırmadan amigo kıyafetlerimde gezdirdikten sonra derin bir nefes almıştı.

“Onu boşver” kapıyı aralayarak binmesi rahatsız etse de bir şey dememiştim.

“İlerle” düz sesiyle suratımı buruştursam da yola bakıyordu ve eliyle ileriyi işaret etmişti.

“Şu lanet gaza basacak mısın?” istemsizce gaza bastığımda ilerlemeye başlamıştık.

Irregular BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin