Tamam. 2. Round ve nakavt oldum. Harika. Arkadaki kızı boydan boya süzüp Justin’e çevirmiştim gözlerimi. Zorlukla yutkunup zorlukla gülümsemiştim.
“Üzgünüm. Doğru” zorlukla yutkunurken pişmanlık duygusunu görebiliyordum gözlerinde.
“Nora” fısıltı halinde çıkan nefesiyle titreyen dudaklarıma dişlerimi bastırıp zorlukla gülümsemeye devam etmiştim.
“Aramam gerekirdi” son kez yutkunup geriye doğru bir adım atmamla kız huzursuzca kıpırdanmıştı arkada.
“Üşüyorum Justin artık içeri gir” bana kaşlarını çatıp bakarken gözlerimi kısıp kıza bir sürtükmüş gibi yüzümü buruşturup gözlerimi Justin’e çevirmiştim.
“Böldüğüm için üzgünüm. İyi eğlenceler” arkamı dönüp ellerimi sıkarken derin nefes alıp duruyordum. Gelmiyordu. Arkamdan gelmiyordu. Beni tutup dur Nora demiyordu. Piçsin Justin. Siktir Justin.
*
Karanlıkta deniz kenarı ne kadar mükemmelse şuanda öyleydi. Sessizdi en önemlisi. Gözlerimi yavaşça kapatıp kendimi kumların üzerine bıraktığımda denizin sesi ve gökyüzündeki yıldızlarla birlikte yediğim kazıkları sayıyorduk. Sahi acaba Jack ne zaman kazığını bana atacaktı?
Adım seslerini duyduğumda gözlerimi sıkıca kapatmıştım.
“Yıldızlarla konuşan tek ben varım sanıyordum” duyduğum sesi kesinlikle tanıdığımı zannetmiyordum. Gözlerimi açıp karanlık yüzünü seçemediğim çocuğa bakarken yanıma oturup dizlerini karnına çekmişti.
“Herkes konuşur” gözlerimi devirip fısıltı tarzında çıkan sesimle huzursuzca kıpırdanmıştı.
“Mutlaka ama bunu ciddi anlamda uygulayan nadir insanlardanız” ona dönüp zorla tebessüm etmiştim.
“Gecenin bu saatinde burada olman?” omuzlarımı silkip gözlerimi denize çevirmiştim.
“Düşünmeye ihtiyacım var hepsi bu” beni onaylarcasına kafasını salladığını biliyordum.
“Benimde öyle” ona dönüp zorlukla seçebildiğim yüzünü incelemiştim.
“İnan bana hayatın benim ki kadar kötü olamaz” ellerini göğsünde birleştirip gülmüştü.
“Bu kadar emin olma” omuzlarımı silkip ona dönmüştüm.
“Anlat o zaman” tek kaşını kaldırdığını görebiliyordum.
“Benden sonra sende?” kafamı salladığımda memnun olmuşçasına gülmüştü.
“Geçen yaz sevdiğim kızı kanser yüzünden kaybettim. Annem ve babam sancılı bir boşanma geçirdiler ve şimdi babam ve kız kardeşimle buraya taşındık. İnan bana burayı sevmedim. İnsanlar fazla elit tabakada” gözlerimi kısıp içten bi şekilde gülmüştüm.
“Elit tabaka?” dişlerini göstererek gülmüştü.
“Aynen öyle. Herkesin altında spor arabası olmak zorunda ya da ne bileyim bir seks arkadaşı ya da… Ah bilmiyorum sevmiyorum burasını. Eminim bu konuşmamız bittiğinde bir daha karşılaşırsak sende o tabakanın içinde olacağından yüzüme dönüp bakmazsın” kaşlarımı çatıp cümlesini bitirmesini beklerken zorla gülmüştü.
“Ya da tanırsın bilmiyorum. Sonuç olarak bende artık bu tabaka sınırlarındayım ama öyle olup olmamak benim elimde öyle değil mi?” tamam kovboy son cümlenle tüm yanlışlarını kapattın.
“Aslında haklısın” elimle kumda daireler çizerken gözlerini kısıp beni incelediğini hissediyordum.
“Sıra sende” ona bakıp zorlukla yutkunmuştum.