8. Bölüm |Kaybettiklerim İçin||

531 27 7
                                    

İyi okumalaaarr ‹•.•›
•~~~~~~~~~•

ALÇİN SOYKIRAN

Kapı açıldı. On iki on üç yaşlarında bir çocuk duruyordu. "Kime bakmıştınız?" derin bir nefes verdim. "Babanı çağırsana,"

Başını sallayıp içeri girdi. "Oğlu varmış. Beni bir kez bile aramadı. Hande gidelim mi?" başını iki yana salladı. "Kim olduğunu bilmiyorum. Seni çağırdı sadece." çocuğun sesini duyduğumda geldiklerini anlamıştım.

Babam aralık kapıyı kendine çekince beni gördü. Gülümsemesi solarken gözlerim doldu. "Kızım?" diye şaşkınlıkla sorunca güldüm. "Benim, şey." deyip sustum. Elimde olan valizlere kaydı gözleri.

"O evden kendi isteğinle geldiğini söylesene bana Alçin." sol gözümden bir damla yaş kendini yanağıma bıraktı. Başımı iki yana salladım. Yutkunup hızla bavulları içeri aldı. "Ben gidiyorum, sonra görüşürüz." dedi Hande ve gitti.

Bende içeri girdim. "Ne oldu da, evden-" lafını devam ettirmeyip salona çekti. Bir kadın ve o çocuk oturuyordu. Kadın bana döndü. "Baba," gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken bana sarıldı. Ellerimi sırtında birleştirirken dolu dolu ağlamaya başladım.

"Sakin ol kızım. Geçti." dediğinde ses vermedim. Aradan dakikalar geçince sakinleşmiştim. "Noldu söyle hadi. Neden yaptılar bunu?" derin bir nefes verip koltuğa oturdum. Telefonumu açtım ve o bilinmeyenden gelen mesajları gösterdim.

"Bunun için miydi yani? Sırf bu fotoğraf için mi?" başımı sallayıp bir bir anlattım ne olduğunu. Sinirlenmeye başlıyordu. "O kadın, lanet olsun." deyip hızla telefonunu aldı ve çıktı.

Kadın bana bakarken bende ona baktım. Kahverengi saçları ve maviye kaçan tonda gözleri vardı. Oğlunun siyah saçları ve mavi gözleri aynı Deniz'e benziyordu. Gözlerimi üzerinden çektim ve yutkundum.

"Bunu yapmaları yanlış. Yirmilerinde olan bir kızın bunu yapması normal. Sonra pişman olmuşlar bir de. Hah, kesin yalandır. Bence inanma. Ben yüzlerine bile bakmazdım. Ama o senin hayatın, ben sadece düşüncelerimi söyledim." diyen çocuğa dönüp gülümsedim.

"Hayat işte, beklediğini her zaman alamıyorsun." annesinin yanından kalkıp benim yanıma oturdu ve bana sarıldı. "Ben seni sevdim. Bence senin gibi birini üzmeleri yanlış. Sen benim ablamsın değil mi?" başımı salladım kolumu ona sararken.

"Ben seni üzmem. Hem burada mutlu olursun." dediğinde güldüm. Cevap vermedim. "Neden buraya geldin?" dedi kadın. Kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Efendim?" gözlerini devirdi. "Neden kocamın evindesin?" kaşlarım iyiden çatıldı. Ellerine baktım. Yüzüğü vardı. Gözlerimi gözlerine çevirdim.

"Burası babamın evi olduğu kadar benimde evim. Buna sırf evlisiniz diye karışamazsınız." kaşlarını çattı benim gibi. "Seni bu evde istemiyorum. Bir kaç gün içinde gitmiş ol."

Gözlerimi devirdim. Çocuk belime daha sıkı sardı kollarını. "Sizin etrafınızda dönmüyor Dünya. Maalesef ki burada olmam, sizin bana karışabileceğiniz anlamına gelmez. Sınırınızı bilin." ayağa kalktı.

"Ne diyorsun sen, saygısız." alayla güldüm. "Siz şu üvey anne rolünde olan kadınlardansınız, anladım. Şimdi beni tanımadan yargılamayı kesin. Yoksa o zaman saygısız olacağım."

Önüme geçip elini kaldırdığında hızla kolumu çocuktan çekip bileğini tuttum. Şaşkınlık ve sinirle bana bakıyordu. "Bana bak, haddini aşma. Sen bana el kaldırabilecek konumda değilsin. Şimdi geri çekil ve kocan karar versin burada kalıp kalmayacağıma. Sakın bir daha böyle bir şeye kalkışma." dediğim anda babam salona girdi.

YERALTI'NIN MAZOŞİST'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin