21. Bölüm |Ulun|

278 14 0
                                    

İyi okumalar ‹•.•›

•~~~~~~~~~~•

ALÇİN SOYKIRAN

Kapı çaldığında homurdandım ve koltuktan kalkıp kapıya ilerledim. Anahtarını evde bırakırsa olacağı buydu işte. Kapıyı açtığımda Oğuz ve bahsettiği kız gülümseyerek bakıyorlardı. Sevgilisi bizi yanlış anlarsa saç göz dalacağımdan emindim. Hiç sevmediğim bir şeydi. Kız bana samimi bir gülümseme verdiğinde kenara çekildim. Aynı şekilde tebessüm edip, "İçeri gelin," dedim. Tebessümüm yalan üzerine kurulmuştu dudaklarımda. Dudaklarım sızladı, kendilerine değen dudakları istiyorlardı.

Kapıyı kapatıp salona geçtim. Konuşup gülüyorlardı ve benim canım yanıyordu. Bende birisiyle böyle gülmek istiyordum. Mutlu olacak gibi değildim ama. Bende geçip koltuğa oturdum ve aldığımız kalpli yastığı kucağıma çektim. "Bir sorun mu var?" Oğuz'a olanları anlatmıştım. Başımı iki yana salladım.

Elbette en büyük ve tek sorunum Hazar'ımın olmamasıydı.

Hazar'ım?

()()()()()()()

Siyah kot pantolonumun üzerine siyah Fenomen tişörtümü geçirdim. Dışarı çıkıyorduk. Sinemaya. Aman ne güzel. Üçüncü tekerlek gibi hissediyordum kendimi. Bu sebeple de dışarı çıkıp başka yere gidecektim. Mesela kafeye. Evet, gidecek pek yerim yoktu.

Telefonum çaldığında ekrana baktım ve açtım. "Sürtük! Bizim eve gelsene. Annemler yokken Selen'i de çağırdım. Üçümüz evden çıkmayalım bugün."

"Teşekkür ederim, iyiyim. Sen nasılsın?" dedim göz devirerek.

"Hadi Ela sevdalısı. Seni bekliyoruz." deyip kapattı. İyi, en azından sevgililerin yanında yedek kalmama gerek yoktu. Salona girip hala konuşmaya devam eden iki kişiye baktım. "Hadi çifte kumrular," dedim kapıyı açıp ayakkabılarımı giyerken. Yemek yememiştim ve Hande'nin evinde her zaman yemek bulunurdu. Çok sorun etmedim.

Motoruma hareketlendiğimde Oğuz beni yeni aldığı ve henüz taksidini bitirdiği arabaya yönlendirdi. "Ben sizinle gelmiyorum Oğuz, arkadaşımın evine gidiyorum." yan yan baktı durup. "En son öyle dediğinde seni Hazar'ın odasından çıkartıyordum. Kimin yanına gidiyorsun söyle hadi." göz devirip motoruma bindim. "Hande'ye," dedim alaycı bir tonda. "Hadi görüşürüz."

()()()()()()()()

Yemekler bittiğinde üç kızın da karnı ağrıyordu. "Öküz gibi yedik amına koyayım." diye homurdandı Selen. Güldüm, "Malzeme var mı?" Hande kısa bir kahkaha atarken Selen de koluma vurmuştu ama gülüyordu. Sandalyeden kalkıp Hande'nin odasına geçtik. Ben direkt yatağa yönelip sırtımı duvara yasladım. Selen de yanıma geçtiğinde Hande de çalışma masasının üzerine bağdaş kurup oturdu.

"Anlat bakalım Ela sevdalısı. Ne oldu?" yan bir bakış attım. Yanda duran küçük emoji yastığı elime aldım ve sarıldık. Yani, ben ona sarıldım. Onun kolu yok da. "Ne olmadı ki? Zeynep ve Hazar ikilisi yalanmış." Selen sırıttı. "O zaman neden onu öpmüş ki?" Hande gözlerini açmış bana merakla bakıyordu. Bu gülmeme sebep oldu. Bir bir her şeyi anlattım. Sözlerime göre de taklitler ve el hareketleri yapıyordum.

Elim istemsizce dudağıma kaydı, o anı ve tadını hissedebiliyordum. Hande kahkaha attı. "Baya kapılmışsın sen kızım!" en son olanı söylemeye karar verdim.

"Neden diye sordu evin anahtarını istedikten yarım saat sonra. Neden beni öpmesine izin verdiğimi sordu. Bende ona neden beni öptüğünü sordum. Sonra aynı anda 'Çünkü seni seviyorum," dedik!" dedim çığlık atar gibi. Ergen gibi davranıyordum belki de, ama şuanda bunun için mutluydum. Yada yavaş yavaş eski mutluluğumu kazanıyordum. Elim hala dudağımda duruyordu. "Sanki dudaklarının en hafif basıncında parçalara ayrılacakmışım gibi öptü! Sanki zarar görürsem toz haline gelip yok olacaktım." Selen bir çığlık kopardığında ikimiz kahkaha atıyorduk.

YERALTI'NIN MAZOŞİST'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin