Bu hızla gidersem beş altı bölümde kitabı bitiririm diye korkuyordum, on dördüncü bölüme gelmişiz.
İyi okumalar ‹•.•›
•~~~~~~~~~~~~•
ALÇİN SOYKIRAN
Başımda öküzler koştururken elimi küfür ede ede başıma koydum ve ovaladım. Gözlerimi zorla açtığımda karşımda bir kasa bitmiş bira şişeleri vardı. Kaç tanesini içtim diye merak etmiştim. Bu baş ağrısıyla düşünmeye çalışırken sanırım yedi tanesini bile içmiş olabilirdim. Gözlerimi etrafta kısık bir şekilde gezdirirken Hazar'ı arıyordum. Diğer elimle destek almak için yere koyduğumda Hazar'ı da bulmuş oldum.
Uyumadığını belli eden bir şekilde bakıyordu. Tekrar ağaca yasladım sırtımı. Beynim patlayacak gibiydi. Başımın ağrısı geçen süreyle birlikte kaybolurken tekrar Hazar'a döndüm. "Kaç şişenin dibini gördüm?" gülüp kasaya baktı. "Benimkiyle beraber altı tane sanırım. Kalanlar ne zaman bitti fikrim yok. Ama senin kafa baya uçuktu."
Kaşlarım çatılmak ve havaya kalkmak arasında bir şekile girdi. "Böyle dediğine göre benim kadar sarhoş değildin. Kendimi pişman edecek bir şey deyip yaptım mı?" diye sordum korkuyla. Gözlerini etrafta gezdirdi. "Önemsiz şeylerdi, oturduğun yerde saçma saçma danslar ettin, hatta bir an söylemeye ben bile utansamda, kucak dansı yapacaktın." şaşkınlıkla ona baktım.
"Şaka mı yapıyorsun?" dehşetle çıkan soruma güldü ve gözlerini bana çevirdi. "Ciddiyim ama bunu engelledim, herşeyi hatırlamıyorum zaten ama pişman olacak bir hata yapmadın. Bundan emin olabilirsin." kaşlarını kaldırdı, "Olamayadabilirsin." koluna vurdum.
Gülüp kolunu tuttu ve doğruldu. "Kızım çok şey hatırlamıyorum bende. Ne vuruyorsun öküz gibi?" ayağa kalktığımda bir an sendeleyip ağaca tutundum. "Bir de motorla gelseydin gidemezdin hiç. Eve git sen, alkol kokusundan kurtulmaya bak. Çünkü leş gibi alkol kokuyoruz." onayladım ve küçük adımlarla yola ilerledim. Hazar da arkamdan geliyordu. "Eşyalarını ve kardeşini getiririm eve gidince." başımı salladım ama keskin bir ağrıyla inledim.
"Su gibi içtin amına koyayım, ne vardı bu kadar içilecek?" kısa bir gülüş attım. "Onun konusu açılınca az bile kalıyor. Karşıma çıktığını düşünsene bir de. Kim bilir ne hale gelirim." homurdana homurdana kolunun altına çekti. "Bir daha böyle bir hale gel onun için, sıçtım o zaman ağzına senin."
Göz devirdim. "Çok kibarsın ve bilmeni isterim. Tuvaletleri insanların ağzına sıçamadığın için yapmışlar." yan yan bana baktı. "Hassiktir. Mizah anlayışına not vermem gerekirse, pardon. Veremedim." sırıttım.
"Bir şeyleri vermeye çok meraklısın sanırım. Arkadan herhalde." dudağımı ısırarak sırıtırken kendisi durunca beni de durdurdu. "Sana küçükken yemek yedirmek için ne izlettiler?" dedi ellerini omzuma koyarken. Güldüm. "O kadar değil lan, sadece... Bak ben açık sözlü bir insanım. Açtırma ağzımı." göz devirip yürümeye başladım ve kolunu çekiştirip onunda yürümesini sağladım.
"Hazar," 'hm' sesini çıkarttı. "Cidden, akşamla ilgili başka bir şey hatırlamıyor musun?"
Cevap vermedi. Benden sakladığı bir şey varmış gibi hissediyordum. Bu şüpheyi uyandırıyordu cevap vermemesi. "Sakladığın bir şey mi var?" başını iki yana salladı. Yolu indiğimizde orman girişinde olan motorumu gördüm. "Beni şüphelenmeye yönlendiriyorsun.""Hatırladıklarımı söyledim sana. Gerisini hatırlamıyorum zaten." derin bir nefes verip eve ilerledim. "Kardeşimi ve eşyalarımı unutma." diye seslendim arkamı dönmeden. Eve bir kaç adımlık yolum kalmışken motordan çığlık atar gibi ses gelmesinin sonucu gittiğini anladım. Anahtarları çıkartıp kapıyı açtım ve içeri girip arkamdan kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI'NIN MAZOŞİST'İ
Novela JuvenilYAYINLANMA ARALIĞI BELLİ DEĞİL •~~~~~~~~• "Sadist ve mazoşist kız Alçin. Öfkesini insanlardan çıkartan Alçin. Hep sinirli olan Alçin." ~~~ Elimi kalbine getirdi, eli, elimin üzerindeydi. "Burası, burası çok kırık. Parçalandı. Göğsüme batıyor. Ama şu...