İyi okumalaaarr ‹•.•›
•~~~~~~~~~•ALÇİN SOYKIRAN
Başımı önüme çevirdim tekrar. Hazar tepkimi merak eder gibi bakıyordu. "Biz Alçin'le hava alalım biraz. Sıktı burası." deyip kalktı ve yanıma gelip beni kaldırdı. Yanlarından geçerken bizi fark etmeyen sadece o kız ve Deniz'di. Sonra o cümleyi duydum.
"Yok, zaten Alçin'i istemiyorum hayatımda da, eğlenecek bir şey olmayınca sıkıldım. Ağlama numarası falan tutmadı yani." dediği sırada arkası dönük yürüdüğü için bana çarpmıştı. Şaşkınlıkla bana baktı.
Ne yani, onunla geçirdiğim o kadar güzel hatıra yalandan mı ibaretti? Bir anlık nefesi boşuna aldığımı düşündüm. En değerlimden bunları duymak... Felaket yakmıştı içimi.
Beynimin içinde olan o kötü, fırtınalı hava şiddetlendi. Denizin suyu, ben kıyıdayken boğazıma kadar yükseldi. Şimşekler benim birkaç santim ilerime düşmeye başladı. Sarsıldım, ama düşmedim; su benim düşmemi engellemişti. Bana bakan mavi gözler, Deniz. Boğulacaktım sanırım. Deniz de boğaz hizama gelmiş, bedenimi üstünde salındırmak ve hayatta tutmak arasında kalmış gibi dalgalanıp çeneme çarpıyordu. O sırada ise, şimşekler düşmeyi kesti, gökgürültüsü kesildi, deniz, suyunu geri çekti. Havada olan bulutlar simsiyah oldu. Denizin içini kırmızılık kapladı. Hayır, kan yada sevginin kırmızısı değildi. Bu sefer kanımı temsil eden renk, nefretimin temsilcisi olmuştu. Bunu üç kelime sığdırmayı tercih ettim.
"Senden, nefret, ediyorum." dedim fısıldayarak. İçimde olan beni ve onun dünyasını sadece bu üç kelimeyle anlatabilirdim. Hazar beni kendine çekti. Yankı'nın gözleri Hazar'a çarptı bu sefer. Hazar'sa, umursamayıp beni dışarı çıkarttı.
Kafenin camının bittiği kısımda olan duvara yasladı. "Sakin ol, kendine hakim ol Alçin. Geçecek bunlarda." sinirlerim gerilirken kafeye girmek için hareketlendiğim sırada ellerini iki yanıma koyarak bunu engelledi.
"Hazar, bırak beni. En azından birkaç şey söyleyeyim." verdiği nefesler yüzüme çarparken gözlerine baktım. "Hayır. Alçin, kendine gel. Onu duymamış gibi yap ve sakin ol." nefesleri neden bu kadar hızlıydı anlamamıştım. Ama benim nefeslerim sinirimden dolayı hızlıydı.
"Neden? Neden yüzüne bir bir istediğimi söyleyemiyorum? Ne dediğini sende duydun!" sesimi yükselttiğimde gözlerini kapattı. "Alçin, sadece sakin olmanı istiyorum. Sonra kafeye gireceğiz ve bizim masaya oturacağız. Ve, onlar biz buradayken olmadığı gibi, içeri girdiğimizde de olmayacak. Tamam mı?"
Arkada motorun durduğuna dair bir ses geldi. "O bunu mu hakediyor? Benim ne hissettiğimi anlayamazsın Hazar! Yaptığı o kadar şeyden sonra bunu duymak... Berbat hissediyorum, berbat." Hazar gözlerime bakmaya devam etti. "Düşünsene, gerçek ailen seni bakamıyor diye başka bir aileye veriyor. Bir abin var ve yıllarını onunla geçiriyorsun. Ufacık bir şeyde evden atılıyorsun ve sonra bu sözleri duyuyorsun. Ne hissettin?"
Derin bir nefes verdi. Kırgınlıkla güldüm. "Hiç bir şey hissetmedin, çünkü düşünemedin. Değil mi?" yanımızda biri durunca başımızı ona çevirdik. "Sen demez miydin, herkesin acısı kendine özeldir diye? Hazar da bunu hissedebilir, ama senin gibi değil. Emre'yle girdiğin son maçta dediğini hatırla. Sinirlerine sahip çıkarak o kafese girmeni, aksi takdirde aramızdan birinin öleceğini demişti. Ve sen kendini öldürüyorsun."
Hazar başını bana çevirdi. "Doğru söylüyor Alçin. Sakin kal ve içeri girelim, bir şey olmayacak. Söz veriyorum." hala Ümit'e bakıyordum. "Hazar'ın dediğini yap. O gün geldiğimde dediğim gibi yap. Derin nefes alıp ver. Bu kadar." nefesimi seslice verdiğimde Hazar ellerini duvardan çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI'NIN MAZOŞİST'İ
Novela JuvenilYAYINLANMA ARALIĞI BELLİ DEĞİL •~~~~~~~~• "Sadist ve mazoşist kız Alçin. Öfkesini insanlardan çıkartan Alçin. Hep sinirli olan Alçin." ~~~ Elimi kalbine getirdi, eli, elimin üzerindeydi. "Burası, burası çok kırık. Parçalandı. Göğsüme batıyor. Ama şu...