19.bölüm |Eski Alçin|

363 13 6
                                    

İyi okumalar ‹•.•›

•~~~~~~~~~~•

ALÇİN SOYKIRAN
Olmadığım biri falan değildim. Hep olmam gereken kişiydim.

"Zaten değişmeliydim. Böyle olmam herkes için daha iyi sonuçta. Sevilmiyorum, istenmiyorum. Şimdi ise umursadığım hiç bir şey yok. Hayat böyle daha kolay." umursamaz çıkan sesimle kolumu daha sert tuttu. "Belki bir kaç saniye sonra öleceksin yada değer verdiklerine zarar gelecek! O zaman ne yapacaksın? Yine onların yanına gidince böyle mi davranacaksın?!"

Nefesimi verdim. "Hayatımda üç beş kişi ve sadece siz varken, ve ben onları geride bırakmışken onlara zarar gelse bana mı söyleyecekler sanıyorsun?"

Kolumu iterek bıraktı. "Renan ne olacak lan? Baban, Yankı. Ailen lan onlar senin! Benim ailem beni istemiyor da sen nasıl bu kadar bencil oluyorsun, olabiliyorsun aklım almıyor! Kimsem yok diyorsun, burada biz varız! Ve benimde oradaki insanlardan başka kimsem yok! Hata yapanı hayatından çıkarırsın Alçin, sevdiklerini değil!" arkasını dönünce uzun zamandır içimde tuttuklarımı bıraktım.

"Altay benim hayatımda olan tek kişiydi be! Korkak ve sürekli kendisini koruyacak birine muhtaçtım ben hep! Ailem dediğim insanlardan sürtük damgası yedim, Deniz'i kaybediyordum. Ailemi kaybettim. Altay ve Hazar'ı kaybettim! Gördüğüm o bakışlar hayatımı sikti lan! Sordun mu bana sen hiç gerçekten mutlu oldun mu diye! Olamadım, sevdim, karşılık alamadım! Güvendim, bırakıp gitti, hayatım sadece kaybettiklerimden ibaret ve bana bencillik yaptığımı mı söylüyorsun!"

Diğerleri sesimi duyup telaşla bana bakarken o arkası dönük duruyordu. Yumruklarımı sıktım. "Yeter be! Sürekli bana bencil dedin durdun üç aydır! Finaller bitsin gideceğim!" hırsla motoruma binip çalıştırdım. Sonra başımı onlara çevirdim. Ama Ümit'e bakıyordum.

Bakışlarında olan duyguyu bilmiyordum. "Bana bencil diyorsun, ama asıl sen başkalarının hayatını göremeyip bencilliği yapan sensin!"

Gaza basıp hızla kalkarken aynı zamanda hızımı artırmaya devam ediyordum. Aynı ifadesizliğe geri dönmüştüm. Sürekli aynı şeyleri tekrarlamıştık. Ama bu diğer kavgalarımızdan daha büyüktü. Sanırım hala bende duran tek duygu sinirdi. Arada bir gelir ve giderdi. Ya da diğer duygularıma hissedilme hakkı vermek istemiyordum.

Araziye geldiğimde motorumu araç sürüsünün oraya bıraktım ve şimdi olan maçı izlemek için kalabalığa yürüdüm. Beni gören bi kaç kişi çekilirken en sonunda çemberin önündeydim. Kollarımı bağlayıp göz devirdim. Kafeste olan Emre buradaydı. (Emreleri karıştırmayın) kız baya iyiydi. Yumruklarının sert olduğu belliydi. Zaten kafes dövüşlerine giren kızların çoğu benim gibi olanlardı. İnce ve çevik bir vücut. Kaçmaya ve atak yapmak daha kolay oluyordu ki aslında çeviklik bedene göre değil senin reflekslerine bağlıydı.

Emre kıza taktığı çelme sonucu kız sırtüstü alevin üzerine düştü. Herkes bağırırken ben ifadesiz bir şekilde Emre'ye bakıyordum. Alevi söndürdüler ve kızı aldılar. Zafer hareketleri yapan Emre etrafına bakarken beni görünce daha çok güldü. Kalabalık dağıldı. Önümüzde bir saat sonra olan maç benimdi. Yanıma geldi ve elini kaldırdı sırıtırken. Bende elimi kaldırıp elini tuttum ve bir süre sallayıp indirdik. "İyiydin," kaşları çatıldı. "Noldu lan sana? İltifat ederken hakaret almış gibi hissettim." omuz silktim. "Böyle gerekliydi. Önemli değil. Sen buraya ne zamandır geliyorsun?" sırıttı.

"Seni göremiyorum uzun zamandır, neyse. İki ay önce Yeraltı'nda yeni ibne sözcü arkadaş tarafından ceza yedim. Sonra bir kaç defa tekrarlandı. Ve atıldım. Kafes kurucuları benim farkımda olduklarını belirtti ve katılmam için davet etti. Tamamen yani, sonra olan oldu ve bir anda burada yükselirken buldum kendimi. Alev aşamasını bitirmek üzereyim." başımı salladım. Üzgünce baktı.

YERALTI'NIN MAZOŞİST'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin