23. Bölüm |Kimseye Verme De Evde Kalsın|

221 15 0
                                    

İyi okumalar ‹•.•›

•~~~~~~~~~~~•

"Canımız çıktı lan! Sizde kıçınızı büyütün!" diye seslendi Oğuz. Hazar'la kalacağımız odaya geçecek olan yatağı, dolabı ve bir kaç ıvır zıvır taşıyorlardı. Hazar da sürekli yakınıp duruyordu. Beli kopmamıştı henüz, rahattım bu konuda.

Melisa ve bende koltuklara uzanmış telefonlarla uğraşıyorduk. Sanırım arkadaşlarıyla mesajlaşıyordu, çünkü sürekli gülüp, kahkaha atıp duruyordu. "Seni almıyorum ben. Babana da bizzat 'Kimseye verme de evde kalsın.' diyeceğim." dedi bacaklarımı çekip otururken. Sonra tekrar bacaklarımı üzerine koydum.

"Oğuz nerede?" diye sordum telefonu kapatarak. "En son kendi odasında yerde yatıyordu." sırıttım. "Melisa, kalk kız. Sevgilinin sihirli öpücüklere ihtiyacı var." göz devirip kalktı ve odaya gitti.

"Güzelim, arka bahçesi var ya oranın. Oraya boydan bir cam taktırıp bir de kapı mı koydursak? Ful cam olsa o duvar. Hem karanlıktan kurtulur, hemde bunalmayız." başımı salladım. "Ev tamamen bize ait. Yaparız onları da. Para bizden çıkıyor zaten."

Diğer sevgili çifti de gelip koltuğa çöktüler. "Biz odaya koltuk da alacağız. Boş kalan yerleri dolduralım. Melisa için, bir duvarı rafla döşeyeceğiz. Çok fazla kitabı var.  Tamamen yerleşsin ikisi de, maçlara öyle başlayalım." onayladık. Melisa homurdandı.

"O maçlardan ne zevk alıyorsunuz ya? Gidin basketbol, futbol oynayın. Maç diye onlara diyoruz." tek kaşım hafifçe yukarı kalktı. "Zevk değil tatlım, para alıyoruz. Eğer o maçlara gitmeseydik şuanda bu evi alabileceğimizi düşünebiliyor musun?" omuz silkti.

"Üç beş yumruk atmayla alıyorsunuz parayı zaten. Ne var bunda?"

Hazar güldü. Sonra bana doğru eğilip elini karnımda gezdirdiğinde kaşlarımı çattım. Tişörtümü kaldırıp karnımın gözükmesini sağladı. "Bir daha düşün istersen." dedi karnımda olan dikişi göstererek.

Doğruldum. Daha belirgin duruyordu böyle. Şaşkınlıkla kaşları havaya kalktı ikisininde. "Nasıl oldu o?" diye sordu Melisa. Oğuz da bakıyordu.

"Bende anlamadım. Zaten o maçı da bayılmak üzereyken kaybettim." tişörtümü Hazar'ın elinden çekiştirip indirdim. Oğuz, Melisa'yı kolunun altına aldı. "Korkutmayın kızımı." başımı iki yana salladım.

Kapı çaldığında Hazar'a sırnaştım. "Oğuz, kapıya bak." homurdanarak ayağa kalktı.

Bende bir elimi Hazar'ın göğsüne koyup başımı boynuna koydum. Sıcacık ve yumuşaktı. "Hazar, ölürsem beni buraya gömersin." güldü. "O zamana daha çok var. Ama dediğin gibi yaparım."

Oğuz'un sesini duysakta tam anlaşılmıyordu. Sonra salona gelen adım seslerini duydum. Kimse umursamadım. Başımı kaldıracak halim yoktu. Mayışmıştım. Belime sarıldı Hazar.

Bir gülüş yayıldı salonun içerisine. Hazar'ın kasıldığını fark ettim. Elimi fazla sıkıyordu. Başımı çekip gelene baktığımda derin bir nefes verdim. "Merhaba, yeni sevgili adayları."

Emre'ye dik dik bakarken Hazar da elimi kıracak gibi sıkmaya devam ediyordu. "Ne işin var burada?" diye sordum sessizliğin sonunda. Oğuz salon kapısına yaslanmış izliyordu. "Kuzenimi görmeye gelmiş olamaz mıyım yani? Hiç yakıştıramadım sana Alçin."

"Onun adını bir daha ağzına almıyorsun!" diye tıslarcasına konuştu Hazar. Emre onu takmadan iğrenç bir sırıtışa ev sahipliği yaptı.

"Çok kabasın ama, olmaz öyle. Biraz kibar olmayı öğren." iyi değildi. Bunu görebiliyordum. Dedikleri her şey yalandan bir konuşma içindi. Kötü bir şey olmuştu.

YERALTI'NIN MAZOŞİST'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin