Hande büyük bir çığlık kopardı. Hazar, Oğuz'a ne olacağını söylediği için Oğuz da videoya çekmiş ve bana atmıştı. Bende Selen ve Hande'ye göstermiştim. "Siktir! Bu çok güzel!" Kafes'e çağırıp öpmüştü ve bir çok tepki almıştık. Bu tepkilerin çoğu olumlu yöndeyken bazıları tam tersiydi. Elbette biraz utanmıştım. Ama mutluluğum önüne geçemiyordu. Gece ikiydi saat. Elimi dudaklarımdan çekerek yastığa sarıldım. "Sen ne saklıyorsun onu söyle. Videoyu gösterdiğim zaman sanki hep gördüğün bir yermiş gibi davrandın."
Sırıttı ve duvara yaslandı. "Sen neysen, bende oyum." şaşkınlıkla kaşlarım kalktı. "Dövüşçü müsün?" onayladı. "Beş aydır olan Ölüm Uçurumu, kurulunca oraya gittim ve katıldım. İşin öncesi, geçen sene başladım. Sokak dövüşleriyle. Ama sanırım Ölüm Uçurumu motor yarışları olabilir." iki uçurum ucu birleşmişti ve onun ortasında maçlar yapılıyordu. Alev Çemberi gibi biraz psikopat oyunları gibiydi. Ama adını buradan değil, altında olan kayalık dolu denizden almıştı. Bir kız oradan düştükten bir kaç gün sonra açıldı. İyi dövüşçüler vardı.
"Selen'e nasıl arkadaşım için gittim dediysen, benimki de aynı yalan. Senin söylemeni bekledim. Sadist," sırıttım.
"Artık Kara Kedi'yim. Ölümsüz rütbesinde bir Kara Kedi." benim gibi sırıttı. Telefonum çalınca açtığı ağzını geri kapattı. Bende ekrana bakıp telefonu açtım. Deniz bu saatte uyuyor olmalıydı. "Alçin, iyisin değil mi?" diye sordu. Olanları anlatmıştım.
Kaşlarım çatıldı. "İyiyim, ne oldu?" nefesini verdi. "Altay da ne bok olduysa öğrenmiş ve sinir krizine girdi. Babası feci kızdı ama şuanda muhtemelen Hazar'ın evine gidiyor. Şimdi çıktı. Ondan önce gitmeye çalış." dedi tek nefeste. Doğruldum. "Ne demek öğrenmiş ya? Tamam gidiyorum şimdi." telefon kapanınca üzerimi düzelttim ve anahtarlarımı masadan aldım.
"Ne oldu?" dedi Hande doğrulurken. "Altay kavga çıkartmaya gidecek herhalde." dedim homurdanarak. "Allah'ım, çok gülmüştüm zaten, bir şey olacağı kesindi ve oldu zaten. Sabaha doğru ancak gelirim ben. Belki gelmem. Görüşürüz." deyip önce odadan, sonra da evden çıktım ve motoruma bindim.
Şu anda kimsenin zarar görmesini istemiyordum ve oraya gittiğimde en çok hasarı alan ben olacaktım.
()()()()()()
Altay ile motorları aynı anda durdurunca hızla indik ikimizde. Beni umursamadan kapıya sertçe vurmaya başladı. Hızla ilerleyip onu kapıdan geri çektim. "Hazar! Gel lan, göstereceğim sana 'Kara Kedi sadece benim olsunu!" diye bağırdı.
Kapı da açılınca göt gibi kaldım orda. "Altay! Kendine gel!" beni var gücüyle itince tökezledim. Hazar direkt Altay'ın önünde dikildi ve alaycı bir sırıtış takındı. "Geldim, göster bakalım." Altay elini kaldırdığında onlara ilerlemeye çalışırken Hazar yumruğunu tuttu. "Alçin'e ölmesini dilerken şimdi mi aklına geldi kardeşin? Bunca aydır neredeydin?" Altay diğer elini kaldırıp sert bir şekilde vurduğunda Hazar'ın beklemediği kesindi. Geriye doğru sendeledi. Yanlarına gittiğimde Altay'ın önüne geçtim. Öfkesi dinmezken nefesimi verdim. "Amacın ne senin!" diye bağırdığımda ellerini sıktı. "Haklısın, kardeşim becerilmek için birini arıyorken onu korumam yanlış! Değil mi?" Hazar elimi tuttuğunda tepki vermedim. Ne kadar Altay ona sinirlense de konu ikimiz arasındaydı.
"Sana kalsa, herkesin altına girdim ben! Beni koruma şeklin böyleyse, hiç bu işe girişme. Ve sen, ölmemi istediğin zamandan beri abim değilsin!" bağırışımdan çok sözlerim afallatmıştı. "Sen demedin mi, 'hayatımdan çıktığında her şey daha kolay olmuştu' diye, onu o gün gerçekleştirdik tekrar. Birbirimizin hayatında yokuz ve ne senin Alçin diye bir kardeşin var, ne de benim Altay diye bir abim!" öfkesi gözlerinde donmuş, ellerini sıkmayı bırakmıştı. "Benim hayatıma dahil olanlara da zarar vermeyi kes. En azından bana değer veren birilerini kaybetmek istemiyorum." sesim sakin çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI'NIN MAZOŞİST'İ
Teen FictionYAYINLANMA ARALIĞI BELLİ DEĞİL •~~~~~~~~• "Sadist ve mazoşist kız Alçin. Öfkesini insanlardan çıkartan Alçin. Hep sinirli olan Alçin." ~~~ Elimi kalbine getirdi, eli, elimin üzerindeydi. "Burası, burası çok kırık. Parçalandı. Göğsüme batıyor. Ama şu...