25. Bölüm |Hazar Ardıç|

248 12 25
                                    

İyi okumalar ‹•.•›

•~~~~~~~~~~•

"İç dünyan ne kadar iç karartıcı," diye mırıldandı Oğuz. Hazar'ı gözlerimde olan bıçaklarla keserken, "Ben mutlu olamıyorum ki, iç dünyam güzel olsun. Tek güzel yeri varsa o da Hazar'la olan her kısmı. Hele sonu," sırıttı imalı imalı. "Çok da severmiş."

Sevgilisi yarım saattir onu öpmeye çalışırken Oğuz da sevgilisine sonunda istediğini verdi. "Ama çift kalma olayını sevdim." dedi boğuk sesle. Onu umursamadan Hazar'ın etrafında olan kızlara öldürücü bakışlarımı sundum.

Git ve çek onu o kızların arasından! Yap meleğin dediğini!

Oğuz elimde sıktığım defteri aldı ve çantasına attı. "Git ve konuş işte," tek kaşımı kaldırıp Hazar'a bakmaya devam ettim. Başımı ondan başka tarafa ayıramıyorum.

"Emre içinde aynısını söylüyordun, ne oldu gördük."

"Kızım sen asosyalliğinle dikkat çekiyorsun. Arada kesiyor o seni, gördüm ben."

Başımı Melisa'ya çevirdim. "Ciddiyim ben, bence çekindiği için gelmiyor." homurdandım ve sandalyeyi çekip sinirle oturdum. Bir kaç adım sesinden sonra biri yanıma oturdu. "Aynı mesele mi yine Oğuz?" Deniz'in sesini duydum. Başımı masadan kaldırıp sinirle ona baktım. "Ben neyim burada? Konunun ana karakteri benim, Oğuz değil." belime sarılıp yanağımı öptü.

"Sen sus Kara Kedi. Doğru düzgün cevap verdiğin mi var?"

Başımı omzuna koydum. "Etrafında olan kızlara bak ya! Beş tane var!"

"Iıı, aslında dokuz tane var. Hatta... İki tane daha geldi."

Melisa'nın sözüyle başımı üç yüz altmış derece arkama çevirdim. Göz göze geldiğimizde bakışlarını benden çekip hafifçe gülümsedi.

Bir bana gülümsemedin zaten, Filiz'in oğlu! Kazayla göz göze gelmek nedir ya? Nedir!

Sinirle kalktım, "Ben sınıfa gidiyorum ya! Duramam burada yoksa krize gireceğim." masalı kantinden çıkıp merdivenleri tırmandım ve sınıfa girip rastgele bir yere oturdum.

"Yok böyle bir şey! Yok yani, olamaz da." diye homurdandım. Sınıf kapısı açıldığında içeri girene bakmadım. Bir önümde olan sıraya oturduğunu hissettim. "Ne olamaz?" sesini duyduğum anda hızla başımı kaldırdım. "Ne?" dudaklarının iki yanı hafifçe kıvrıldı. Az belli oluyordu böyle gülüşü.

Şimdi, şuan bana gülümsedi.

"Bir şeyin olmayacağını söylüyordun, ne o?" yutkundum sessizce.

Lütfen anlama.

"Hiç... Hiç, önemli değil. Önemli değil," diye mırıldandım. "Nedensiz yere bu kadar sinirlenemezsin ki, asosyal."

Sen daha adımı bilmiyorsun, ben annenin doğum tarihine kadar biliyorum Hazar Ardıç. Sen daha bütün derslerinin ortak olduğu birini tanımıyorsun.

"Dediğim gibi... Ö-nemli değildi. Geçti bile."

Elini uzattı. "Hazar ben,"

Sinir ve mutlulukla gülümsedim.

"Biliyorum, Hazar Ardıç. Ben Alçin,"

Elinin elime değdiği saniye, vücudum ani tepkiyle irkildi. Elini çektiğinde bende elimi masaya koydum. Elimde elini hissediyordum.

"Hep bu kadar sessiz misin?"

Beni mi merak ettin? Benimle konuşmak istersen elbette, susmam bile.

YERALTI'NIN MAZOŞİST'İ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin