Baekhyun arabasını almaya gittiğinde bizde ormandan çıkmak için gizli bir yoldan ilerliyorduk. Lay bir kolunu omuzuma atmıştı. Ben de bir kolumu beline bir kolumu omuzunda ki eline koymuş ağır adımlarla ne kadar hızlı olunabilirse o kadar hızlı hareket etmeye çalışıyordum. Üzerimde ki şoku çabuk atlamış gibi görünebilirdim. Ama hayır sadece şuan düşünmeyi erteliyordum.
"Lay." Baekhyun gitmeden önce Lay'i uyanık tutmam gerektiğini söylemişti. Çok kan kaybettiği için şoka girebilir, uyursa bir daha uyanabilirmiş. Ve bundan ödüm kopuyordu. Kalbim bir on dakika içinde taşıyamayacağım kadar ağırlaşmıştı sanki. İçim daralmıştı. Hem hızlı olmaya calışıyordum hem de Lay için son derece endişeliydim. Benim yüzümden ona bişey olmuş olmasına dayanamazdım.
"LAY!!." Bu sefer daha sesli bir sekilde ona seslenmiştim.
"Hı..?"
"Uyumamalısın. Uyanık kalmalısın."
"Uyumuyorum."
"Lay, güzel şeylerden bahsedelim.. hı..?"
"Hı..Ahh tabi. Bahsedelim."
"Peki. Daha önce hic kore dışına çıktın mı..?"
"Ben Çin'den geliyorum buraya."
"Ne, nasıl."
"Çinliyim ben."
"Hıı..? Peki ya neden, neden burada yaşıyorsun..?"
"Baekhyun yüzünden."
"Neden..?"
"Burada kapanmamış bir hesabı var. Ona yardım etmek için buradayım."
Merakla ne olduğunu soracağım sırada kestirme yol bitmiş Baekhyun'un bize doğru koşarak geldiğini gördüm. Bir an için Baekhyun'un neden şimdi geldiğini düşünüp üzülecektim ki Lay'in bu halinden yararlanıp dahası o bu haldeyken Baekhyun'un gelmesine üzülmemin çok yanlış olduğunu bildiğim için vicdan azabı çekmeye başladım.
"Hadi çabuk olalım." Baekhyun'da Lay'in diğer boşta olan kolunu omuzuna atıp bizi hızlıca yürütmeye başladı. Arabaya ulaşıp Lay'i arka koltuğa yatırdık. Hemen sürücü koltuğunun yanına geçtim. Oda arabaya binip hızlıca sürmeye başladı.
Lay hafif uyku halindeydi. Baekhyun'un korkudan direksiyonu tutan eli titriyordu. Ellerine bulaşmış olan kanlar karanlıkta bile belli oluyordu. Arabayı son sürat sürerken bir yandan da Lay'ı konuşturmaya çalışıyordu.
"Lay, uyuma nolur uyuma dostum."
Lay'dan ses gelmemesi bizi korkutuyordu. Sürekli nefes alıp verişine bakıp duruyordum.
" LAY!!...LAY lütfen...lütfen kendine gel." Baekhyun ilk defa bu kadar endişeliydi. Gözünden düşen bir kaç yaşı gizlemeye çalışıyordu.
"Uyanığım Baekhyun. Ölmeyeceğim merak etme."
"Ölürsen seni öbür tarafta da ben öldürürüm Lay!!"
"Öbür tarafta ölüm yok Baekhyun. Sonsuz cennet ve cehennem var. Ve biliyorsun ki ben Cennette olucam dostum."
"Ha-ha nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz Lay-ssi."
"Çünkü bu dünya da sana katlanıyorum. Boşuna mı sandın." İlk defa kulak misafiri olduğum sohbetleri aralarında ki bağın ne derece güçlü olduğunu bana gosteriyordu. Biliyordum. Ama daha önce görmemiştim.
Baekhyun küçük klinik gibi bir yerin önünde durduğunda hızla kapısını açıp arabadan indi. Bende hemen inip onun yanına gittim o Lay'ı arabadan çıkardığında bende destek oldum. Kliniğin kilitli olan kapısı açıldığında içeriden doktor önlüğüyle bir adam çıktı. Biz Kliniğin 3-5 merdivenini hızlıca çıkıp içeri girdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağı《 Baekhyun 》 Tamamlandı
FanfictionSoo Yun yine bütün arkadaslarindan daha hızlı bir şekilde yapbozunu tamamlarken yüzünde ki tebessüm yapbozunun onun gibi kücük elleri olan biri tarafindan bozulduğunda yerini somurtmaya bırakmıştı. "Yaa Baekhyun bunu yapmaman gerektiğini bilmiyor...