38

2.2K 155 31
                                    

Giriş yaptığımız otel odamızda kısa ve geniş bir koridordan sonra hemen karşıma çıkan krem rengi büyük koltuğa kendimi attım. Evet, mahvolmuştum. Ben daha duyduklarımı hazmedemeden kısa ama işlevli bir bavul hazırlamaya yollanmıştım. Uçağa yetişmek için üsten koştur koştur çıkmıştım. Bu sırada Baekhyun'u bir daha görmek için fırsatım olmamıştı. Uçağa yetişmeye çalışırken kırmış olduğum tekerler yüzünden elimde kalan bu ağır bavulu taşımak zorunda kalmıştım. Ve evet bu basit şeyler bile beni bu kadar yormaya yetmişti. 

Kendime şaşırdığım bir çok andan bir tanesiydi. Ben ajan olma düşüncesine hem zihnen hem fiziken kendimi hazırlamışken çaylak olarak başladığım yaklaşık şu dört ayda ne kadar eksik olduğumu bir kez daha görmüştüm. Bu yorgunluk fiziksel bir yorgunluk değildi, ben daha çok düşüncelerim yüzünden yoruluyordum. Sürekli bir yerden bir yere savrulup durma haline bir türlü alışamamıştım. Durup düşünmeye vakim olamamışken hayla aklımın bir yerinde oturtamadığım düşünceler huzursuz hissetmeme sebep oluyordu.

Dahası daha önce deneyimleyemediğim duygularla savaşıyordum. Ben, ilk defa bir göreve Baekhyun'un gelmemesini dilemiştim. Sehun'un iki gün önce anlattıkları bir türlü aklımdan çıkmazken birde buraya göreve geliyorduk ki içim bir türlü rahatlamıyordu. Şuan ki halime de kendime hiç yakıştıramıyordum.

Evet o benim sevgilimdi. Bu yüzden onu kıskanmam çok normaldi. Üstelik bana bazı açıklamalarda bulunmuştu. İçim rahatlayabilirdi.

Ve o benim hocamdı. Tipki diğerleri gibi. Ve biz eğer ajan olmaya karar vermişsek her türlü ortama girip her türlü işi yapacaktık. Bu yüzden şuan mızıkçı bir kız olmak yerine yapmam gereken çok başka şeyler vardı. 

Her iki durum da rahatlamam için bir şeyler ortaya koyarken hayla huzuru bulamam ise daha çok sinirimi bozuyordu.

Üstelik Baekhyun uzun bir uçak yolculuğu sonrası bile bir mesaj atmamıştı. Ve ben otele girip odama çıkana kadar göz gezdirdiğim kadarıyla etraf cidden güzel kadınlarla doluydu. 

Ahh! neler düşünüyordum böyle.

"Waohh! Şuan Vegas'ta olduğuma inanamıyorum..Biri beni cimciklesin.."

Mi Ok'ta tıpkı benim gibi karşı tarafta ki koltuga uzanmis tavani izlerken Myung Hee odamizi gezmek ile mesguldu.

O, bu iş icin aramızda en çok heyecanlanandı. Buna hak veriyordum çünkü bireysel olarak kendini gösterebileceği ilk operasyon sayılırdı. Ve onun kişiliği bu tür şeyler icin endişe etmek yerine daha çok olumlu yanlarına tutanarak kendini motive etmeye meyilliydi. Tıpkı şuan yaptığı gibi.

Geldiğimiz otel ünlü bir kumarhaneye ev sahipliği yaparken aynı zamanda otel olarak hiç bir masraftan kaçınılmadığı kanıtlayacak derecede gösterişliydi.

Burası kumarhaneler şehriydi ve neredeyse tum kumarhanelerin toplandığı uzun bir geçidin tam ortasında bulunan bu otele yerleşmiştik. Yere kadar uzanan camlar şehrin tüm görkemini fazla yüksek olmaya gerek kalmadan gosteriyordu.

Kapının kısa koridoru büyük bir salon ve mini bara sahipti.

Gerçi mini bar demeye bin şahit isterdi ama..Olsun.

Buraya kız kıza gelmiş sayılamazdık. Her ne kadar bizi gölge gibi takip etip kendilerini hissettirmeseler de Kris, Kai ve Chen buraya gelmek için bizimle aynı uçağa binmişlerdi.

Baekhyun ve geleceği diğer kişiler ile üç gün sonra burada olmak için kendilerini ayarlamışlardı.

Kai ve Chen güvenliğimizi sağlamak icin önden bizimle gelmişlerdi. Şüphe uyandırmadan bizi takip edeceklerdi.

Gökkuşağı《 Baekhyun 》 TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin