24.Bölüm

13.1K 916 55
                                    


Sürprizzzzz

Hiç uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar dilerim. ❤

****

Efran gözlerini açmaya çalışıyor ancak bunu bir türlü başaramıyordu. Neredeydi? Ne olmuştu? Bir şey hatırlayamıyordu. Bütün bedenini bir halsizlik kaplamıştı. Her yeri ağrıyordu. Yoksa yine hasta mı olmuştu? Eğer öyle ise teyzesi onu hemen iyileştirirdi. Bu sırada bir kaç gürültü ve konuşma sesleri duydu.

"Neden uyanmadı hala?"

"Ateşi çok yüksek. Sanırım bilinci yerinde değil."

"Kahretsin! Bir bu eksikti."

"Ne yapalım efendim?"

"Bu şekilde işimize yaramaz. Takası bekleyeceğiz. Doktoru getirin!"

Efran tanımadığı seslerin kime ait olduğunu düşünürken son sözlerden sonra yeniden karanlığa çekildi.

TAMER...

"Yaşar amca yemekleriniz geldi. Ben bir Kerim'e bakıp geleceğim," dediğimde Yaşar amcanın olumlu baş sallamasından sonra yanlarından uzaklaştım.

Bize, bana hala kızgındı. Kızının başına bunlar geldiği için bizi suçluyordu. Haklıydı ama bilmediği şey benimde Şenay'ımın başına bir şey gelmesini istemediğimdi. Belki de artık biliyordu. Şenay için ne kadar delirdiğimi görünce ona olan hislerimi anlamıştır. Kim olduğumu sorup durmuştu ama Şenay bir şey söylemeden açıklayamazdım. Amcam olmasa ya da hırsımı alacak kimse olmadığı için elimi duvar üzerinde nasıl incittiğimi görmese üstüme daha çok geleceğinden emindim. Sargı içindeki elime bakıp yürümeye devam ettim.

Hala inanamıyordum. O haysiyetsizlerin buna cesaret edebildiklerine aklım ermiyordu. Adamların gözleri kararmıştı, artık buna emindim. Yine de haksız olduklarını biz hariç kimse bilmese de kendileri biliyordu. Böyle bir şeye kalkışmalarına bu yüzden şaşıyordum.

Yaşar amca polislerden daha çok sormuştu kim olduklarını. Çok cesur ve kızı için her şeyi göze alacak bir adamdı belliydi ancak bu adamlar bize bile bir beden büyüktü. Onu bu işe karıştırmam mümkün değildi. Şenay'ın annesi Gülbeyaz Hanım ise daha ılımlı davranıyordu. Belki de kızının yaşadığına şükredip başka bir şeyi umursamadığı içindir. Şenay'ın üzerinden gözünü ayırmıyor, sanki her an biri gelip kızını alabilecekmiş gibi davranıyordu. Şenay'a çok düşkünlerdi.

Neyse ki ay güzelim iyiydi. Birde Kerim'den iyi haber alsaydık... Hala uyanmamıştı. Yaraları çok ağırdı ve zorlu bir ameliyat geçirmişti. Doktorlar, o yoğun bakımdan çıkmasının mucize olduğunu söylüyorlar. Hastaneye getirilirken kalbinin durduğunu da söylüyorlar. Allah'ım! Düşündükçe beynim karıncalanıyordu. Gerginlikten çatlayacaktım. Elimi saçlarımın arasından geçirirken onları sertçe çekiştirmek, ilaçların geçiremediği baş ağrıma iyi geliyordu. Çok düşünüyordum. Kahretsin! Kafam patlayacaktı.

Kerim'in odasına varmak üzereyken adımın seslenilmesi ile durdum ve arkama baktım. Ah! Şenay'ın komşusu.

"Tamer Bey Merhaba. Ben Raziye, mahalleden. Yani Şenay'ın arkadaşıyım."

"Evet biliyorum Raziye Hanım. Merhaba."

Karşımda eğilip bükülüyordu. Şenay'dan duyduğum kadarıyla bu kadının tarzı değil gibiydi. Açıkçası benim görüşümde böyleydi; bir şeyden çekinecek biri değildi. Şimdi ise üzerinde bir tedirginlik vardı ve hala elindeki telefonu çevirip duruyordu.

ATEŞTEN GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin