41.Bölüm

10.4K 805 37
                                    

Merhabalar,

Mutlu Pazarlar dilerim.

Duymayanlar için bir kere daha buradan duyurmak istiyorum. DOĞUNUN İNCİSİ kitabım şu anda ön satışta ve 10 Temmuz dan itibarende raflarda yerini alıyor. 

Keyifli okumalar dilerken hikayemizin sonuna doğru gittiğimizi söylemek istiyorum. En fazla 2-3 bölüm kaldı. 


***

Efran nişan elbisesi içinde yüzünde kocaman bir gülümseme ile aynadan gözünü alamıyordu. Kendini çok beğenmişti ve umuyordu ki Gökhan da beğensin. Şenay etrafında dört dönüp her işi halletmeye çalışıyordu. Raziye de ona yardım ediyordu. Nişan Fikret Bey'in evinin bahçesinde oluyordu. Organizatör şirketi iyi bir iş çıkartmış ve tüm aile fertleri memnun kalmıştı. Efran'a kalsa bu bile fazlaydı. Onun için en önemli şey elbisesiydi.

"Yeter Efran! Elbiseyi eskittin," diye sitem eden Raziye idi.

Efran ona doğru dönerken su dalgası saçları savruldu. Sonra omzunu silkerek kocaman gülümsedi. Şenay onun bu haline tebessüm etti. "Bırak Raziye abla, istediği gibi davransın."

O sırada içeri giren teyzesinin gerginliğini fark etmeden "Teyzem, nasıl olmuşum?" diye sordu.

Hatun Hanım'ın gözleri doldu. "Tam istediğin gibi, prensesler gibi olmuşsun kızım," diyerek gözüne dolan yaşları akmasın diye başını yukarıya kaldırdı.

"Hayırdır Hatun abla içeri bir telaşla girdin?"

Hatun Hanım Raziye'ye baktı. "Gökhan geldi onu diyecektim kızım. Efran hazır mı diye bakmaya gelmiştim." Sözlerinin ardından hızla odadan çıkınca Raziye ile Şenay birbirlerine baktı. İkisinin de aklından geçen aynı şeydi. Bir şeyler dönüyor. Ama Şenay Raziye'nin aksine olacakları biliyor içten içe Hatun Hanım'ın gerginliğinin başka bir şey olmasını istiyordu.

Ortamdaki sessizliğin farkında olmayan Efran, içeri giren Gökhan'ı aynadan gördü. Şenay ile Raziye'nin odadan çıktığını görmeyen Efran gözünü dev adamından alamıyordu. Onu ilk defa siyahlar içinde görmüyordu ama böylesine özenli bir takımın içinde ilk defa görüyordu. Ceketinin içine giydiği gömlek bile siyah rengindeydi. Kravatı bile siyahtı. Bunlardan en önemlisi Gökhan'ın yüzüneydi. Efran'ın gözlerini ondan alamamasının nedeni de işte buydu.

Gökhan sakalını kesmişti!

Efran'ın gözleri dolmuş yerinden kıpırdayamıyor ve hatta arkasını dönüp Gökhan'a bakamıyordu. Yası bitmişti. Gökhan yasını en özel gününde bitmiş tıraş olmuştu. Efran'ın içinde volkanlar patlıyor kalbi gümbür gümbür atıyordu. Yüzünün güzelliğine öylece bakmak istedi. Yüzüne dokunmak için delice bir istek doldu. Yine gülmüyordu ama sanki gözleri farklı bakıyordu.

Yanına doğru yavaş adımlarla gelmeye başlayınca göğsü titreyerek bir iç çekti. Heyecanı tavan yapmıştı. Arkadan omuzlarına değen el ile sıcacık hissetti. Boynuna konan öpücükle ise titredi. Gözleri kapalı şekilde başını yana eğip boynunun daha fazla açılmasına sebep oldu. Son zamanlarda Gökhan'ın ona dokunması en sevdiği şey olmuştu. Hissettiği duyguyu hiçbir şey ile kıyaslayamıyor ve mutluluk verici dokunuşlara doyamıyordu.

Gökhan'ın başını kaldırmasını ama yerinden kıpırdamadığını görünce elini, boynunda durup kendisini izleyen yüzüne götürdü. "Çok güzel olmuş böyle. Önceden de güzeldi ama böyle farklı olmuş. Sevdim," dediğinde Gökhan geri çekilip belinden tutarak kendisini çevirdi. Şimdi göz göze gelmiş aralarındaki bir nefeslik mesafeyi kapatmak için sabırsızlanıyordu.

ATEŞTEN GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin