37.Bölüm

10.8K 781 38
                                    


Merhabalar,

Bir önceki bölüme attığınız yorumları keyifle okudum. Çokta mutlu oldum ancak cevap veremedim. Çünkü bir an önce sizlere yeni bölüm yazmak istedim. Hepinize ayrı ayrı çok teşekkür ederim. çok seviliyorsunuz. :)

Keyifli okumalar dilerim. 


***


Raziye ve Şenay Gökhan'ı görür görmez ağızlarında bir şeyler geveleyip apar topar kendilerini dışarı atmışlardı. Efran, Yılmaz'ın elindeki yemek kutularını alırken Yılmaz'ın aklı az önce gördüğü kahverengi gözlerde kalmıştı. Hiçbir şeyin farkında olmayan Efran'ın sorularını dalgınlıkla geçiştirirken salona gitmişti bile.

Efran ise yeniden bu kalabalığın içinde olmanın keyfini çıkarıyordu. Küçük köyünün sessiz ve gürültüsüz oluşunu az insan olmasına mı bağlamalıydı bilmiyordu. Büyük şehir de kendine göre kalabalık ve çok gürültüydü. Ne kadar insan o kadar yoğunluktu belki de diye düşündü. Sabahtan beri yalnız kalmamıştı. Oysa köyünde konuşacak insan zor buluyordu. Gerçi bu durumdan şikâyetçi değildi. Aksine özlemişti. Kendi kendine gülümsedi.

Yemekleri masaya hazırlayıp oradan oraya koştururken düşüncelerine öyle dalmıştı ki arkasını döndüğü an kapıda durup kendisini izleyen Gökhan'ı yeni fark etmişti. Korkarak iç çekip bir adım gerilediğinde bu hareketine kendisi bile şaşırmıştı. Ama bu hareketini sorgulamak yerine hızla kendini toparlayıp Gökhan'ın yanına giderek tam önünde durdu.

"Arkadaşlarımı çağırdığım için kızdın mı?"

Aldığı tek kelimelik bir cevaptı. "Hayır." Zaten artık Gökhan'da çok uzun cevaplar beklemiyordu. Çünkü önceden bunu bile yapmıyordu.

"O zaman niye kaşlarını çatıyorsun?" Efran sözlerinin bitirmesinin ardından Gökhan'ın kaşlarının düzeldiğini gördü.

"Yemek hazır mı?"

"Evet, abimi çağırayım," diyerek Gökhan'ın yanından geçerken kolunun sertçe tutulmasının ardından bakışları yeniden Gökhan'ı buldu. "Ne oldu?"

Gökhan'ın cevap verecek gibi ağzını açmasını ve konuşmasını sabırla bekledi. Ancak hiçbir cevap alamadı. Yavaşça kolunun bırakılmasından sonra bir süre daha birbirlerine baktılar ama Efran olumlu bir sonuç alamadı. Merak etmişti fakat yapacak bir şeyi de kalmamıştı. Gökhan konuşmak istemiyorsa konuşmayacağını öğrenmişti artık. Önceden olsa kendisi de onu soru yağmuruna tutardı. Cevabını alana kadar bıktırana kadar sorardı. Ne yazık ki işler değiştiği gibi istemeden Efran'ın öncelikleri de değişmişti. İster istemez artık korkuyordu. Yoluna devam ederken aklında tonlarca soru birikmişti ama en önemlisi salonda hala duran cam kırıklarına ait çerçevedeki fotoğraf!

Gamze nasıl ölmüştü?

***

Sessizce yemeklerini yedikten sonra Efran kuzenine odasını göstermek için alt kattaki odaya kadar götürdü. Öğlen vakti her şeyi hazır ettiği için içi rahattı. Yılmaz'ın da Efran'ın nerede yatacağını bildiği için içi rahattı.

Efran geri dönerken cam kırıklarını temizlemek için salona geçti. Gökhan'ı göremeyince yine ortalıktan kaybolduğunu anladı. Salonu toplayıp mutfağa geçtiğinde, mutfağın toplanmış olduğunu ve masa üzerinde iki kahve bardağı gördü. Soru sormadan Gökhan'ın yanındaki sandalyeye oturduktan sonra kahvesinden bir yudum alıp keyfini çıkardı.

ATEŞTEN GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin