25.Bölüm

13.3K 863 39
                                    

Yoksa bir sürpriz daha mı var? :)))

Bugün güzel Aslı'mın doğum günü. Nice yıllara tatlım.❤ AsliKacaroglu

Keyifli okumalar... ❤

***

TAMER...

Boğucu düşüncelerim içinde Ateş Çukuru'na varmıştım. Arabadan inerken kulaklarıma dolan yüksek ritimde çalan müzik zaten düşünmekten acıyan beynimi zonklattı. Berbat bir koku tüm geceyi esir almıştı. Kim bilir hangi bokları içip duruyorlardı. Burayı neden sevmediğimi bir kez daha hatırladım.

Allah aşkına bu insanlar resmen uçmuştu. Yürüyerek sevişen bir çift üzerimden geçecek kadar kendilerini kaybetmişe benziyordu. Bir insan kendine bunları nasıl yapıyordu? Hayatlarının kıymetini hiç bir zaman bilmeyecek bir sürü insan... Yazık, hem de çok yazık. Depodan dışarı taştıkları gibi kendileri de taşmıştı. Bilinçli tek bir hareketleri yoktu ve bilinçsizlikten nefret eder, içki bile içerken sınırı aşmazdım. Bu yaşıma kadar asla kendimi kaybedene kadar içmemiştim. Neyse ki Gökhan da bu konuda bana benzerdi. Ne kadar buraların adamı gibi görünse de içinde yatan kişilik çok farklıydı. Tek bağımlılığı şu anda ağzında tüttürdüğü sigarasıydı. O merete de babasından kaçıp sığındığı sokaklarda alışmıştı.

Elinde sıgarası, başı yerde bedenini arabasına yaslamıştı. Uzaktan bir madde bağımlısının uçmuş haline benziyordu. Aklının burada olmadığı kesindi. Belki de Efran ile olan anlarını düşünüyordur. Bir anda başını kaldırıp bana baktı. Zaten ona sesizce yaklaşmak mümkün değildi. İki metre yakınına varınca hemen anlıyordu. İster sessiz bir ortam olsun, ister şimdi ki gibi gürültü kirliliği, Gökhan için fark etmezdi. Bu özellikte sokakların ona hediyesiydi.

Sigarasını yere atıp ayakları altında ezdikten sonra yanıma doğru adımladı. İçeri girmediğime memnun olmuştum. Hiç bir zaman tehlikeli bir adam olamaz böyle yerlere takılamazdım. Gökhan olmasa buraya adımımı atmazdım. Birde böyle bir yere Efran'ı getirmişti. Neyse artık...

"Bu plaka Armansoy'ların paravan şirketine ait. Efran ile olan alakası?" diyerek robot gibi bir suratla hemen konuya girdi.

Uzun zamandır o soysuzların her bir noktasını araştırdığımız için her pisliklerini biliyorduk. Tabi ki kendi üzerine olan bir araba kullanmayacaktı. Bu demek oluyor ki, Efran yine kendi mülklerinin dışında bir yerde tutuluyordu. Gökhan'ın yüzündeki ifadesizlik başkasına bir şey ifade etmese de ben kardeşimi tanırdım. Biraz umut, bolca öfke vardı. İçi kaynıyordu biliyorum. Kusarsa fena olacaktı ve yanında kimleri yakacaktı işte orası en büyük sorundu.

"Efran'ı götüren minibüs buymuş. Raziye... Şenay'ın komşusu. O anlarda oradaymış. Polise güvenmemiş. Neyse işte sonuç itibariyle bana verdi. Adamlarımızı bulduk. Senden bir haber var mı?"

Başını salladı. "Var. Ümit, avukatın telaşa kapıldığını söyledi. Armansoy'lara koşmuş ama geri haşat bir şekilde çıkmış. Yani bendeki kanıtların onun elinden çıktığını anlamışlar."

"Sennur?"

"Gönderdik."

"Belgeler?"

Derin bir iç çekti. Sıkılmıştı. "Almış, Gökmen'e bırakmış."

"Peki şimdi ne yapacağız?"

İçine sinirli bir soluk daha çekti. "Boran, Efran'ın yeri ile ilgili bir şeyler bulduğunu söyledi."

"Eee?"

"Şerefsiz söylemedi. Beni bekle dedi. Bütün gün her yerde aradım ama..."

Ellerinin titrediğini gördüm. Sakin kalmaya çalışıyordu. Aslında dışarıdan bakıldığında sakin görünüyordu ama dediğim gibi, fena kaynıyordu! Efran'a bağlandığı belliydi ve bulamazsak sonu kötüydü. Gerçi o ufaklık hepimizi kendine bağlamıştı. Düşüncelerim yine beni esir alırken arabamın hemen yanında duran siyah arabaya çevirdim başımı. Gökhan, Boran'ı görmesiyle yanımdan ışınlanır gibi fırladı.

ATEŞTEN GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin