26.Bölüm

13.2K 928 34
                                    


Merhabalar,

Merakla beklenen bölüm geldi. Mutlu bir hafta sonu ve keyifli okumalar dilerim.❤️

****
Tamer

Kısa süre sonra söylenilen adrese varmıştık. Farları kapatıp karanlık yolda bir süre daha sessizce ilerledikten sonra eve biraz uzak bir mesafede yolun kenarına arabaları park ettik. Gökhan hızlıca belindeki silahı çıkarıp yanına gelen Gökmen ve Ümit'e kendi arabasının bagajını işaret etti. Sonra bana döndü.

"Sen arabada kal!"

Kaşlarımı çattım. Silah kullanmıyor olabilirdim ama bu geride kalacağım anlamına gelmiyordu. "Bunu yapmayacağımı çok iyi biliyorsun."

"Sana silah vermeyeceğim!" diyen taviz vermeyen ses tonuna gülümsedim.

"İstemediğimi biliyorsun." Biliyordu ve kardeşim beni deniyordu.

"Orada bizi neyin beklediğini bilmiyoruz. Seni düşünmek zorunda kalmak istemiyorum."

"Gökhan! Boşuna konuşuyorsun, seni yalnız bırakmayacağımı biliyorsun. Ayrıca beni koruman gereken yaşı çoktan geçtim," dediğimde hırıltılı bir nefes aldı. Bir şey söylemedi ama ben onun hem gergin, hem de umut dolu olduğunu biliyordum. Çünkü iki saattir konuşuyor, uzun cümleler kuruyordu.

Gökhan ve diğerleri silahlarını hazırlarken Boran sertçe baktı. Aha çakma polis Memoli yine iş başındaydı. Alayla gülümsedim.

"Gökhan o silahlar kullanılmayacak!" dediğinde gülümsemek istedim. Gökhan kimseden emir almazdı. Diğerleri de Gökhan için buradaydılar. Yani Gökhan'dan emir alıyorlardı.

Gökhan bir süre Boran ile bakışırken Gökmen ve Ümit kimse konuşmamış gibi başlarını kaldırmadılar bile. Tahmin ettiğim gibi Gökhan da umursamayıp işine devam etti. Boran yanına kadar geldi.

"Gökhan, zaten yasa dışı olarak sen ve adamların burada! Birde silah kullanamazsınız!"

Gökhan silahından başını kaldırıp Boran'a baktı. Yarım dakikanın sonunda başını Mavi ile Pirsing'e çevirdi. Gökmen ile Ümit hiç sorgulamadan silahları arabaya geri koyarak arkamda durdular. Ancak Gökhan üzerine alınmayarak yedek şarjörü cebine koydu. Boran mesajı aldı ve başını olumsuz anlamda iki yana salladı.

Gökhan bizimkilere "Siz arabada bekleyin," dediğinde Boran buna memnun olmuş bir yüz ifadesi takındı. Oysa Gökhan, Gökmen ve Ümit'in başına bir şey gelmesin diye bunu istemişti. Silah yoksa adamlarda yoktu.

O sırada yanımızda üç araba daha durdu. Birisinden kameralar ve fotoğraf makineleriyle birlikte birkaç kişi indi. Diğerinden ise sivil ve üniformalı polisler. İçimi birden bir tedirginlik kapladı. Umarım bunların içinde bir hain yoktur.

Boran ne kadar bizimde arabada kalmamızı istese de sözleri havada asılı kalmıştı. Boran'ın emirleri doğrultusunda bir görev dağılımı yapıldı. Gökhan bu sefer itiraz etmemişti. Boran ona sadece Efran'ı dışarı çıkarma görevini verdi. Umuyordum ki Gökhan sadece bunu yapardı. Gazeteciler emniyete ait birimlerdi. Bu yüzden o fotoğraflar, içinde bizim olmayacağımız şekilde ayarlanacaktı.

Boran bizden uzakta adamlarıyla bir süre daha konuştuktan sonra yanımıza geldi. Gökhan bu durumdan hoşlanmadığını bakışlarına yöneltmişti ama yapacak bir şey yoktu. Çünkü onlar bir ekipti. Boran adamlarına son sözü olarak "Bu görevden şu anda sadece birkaç kişinin haberi var. Bu yüzden genç kız burada ise alana kadar herkes sessiz olacak!" dedi. Plan hakkında duyduğumuz tek şey buydu.

ATEŞTEN GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin