Yeni bir hayatın ilk adım sesleri..
Taksinin sağa yanaşıp yavaşça durmasıyla genç kız kucağında kenetli ellerini birbirine daha sıkı sararken hissettiği heyecanla titreyen bedenini güçlükle sakinleştirmeye çalıştı.Gecenin esir aldığı karanlık sokakta başını hafifçe cama yaklaştırıp sokak lambasının ışığında az da olsa seçebildiği evine, sonsuza değin ait olacağı yuvasına göz bebeklerini titreten bir gülümsemeyle bakarken diğer taraftaki kapının açılıp kapandığını tenine vuran esintiyle hissedip bakışlarını ön camda görünen siluete çevirdi.Sadece bir saniye için bile olsa kendi kapısının açılıp ona uzatılan ele tutunacağını hayal etse de bir türlü kendisine dönmeyen bedenin ruhunda yarattığı ilk hayal kırıklığıyla bakışları gölgelenirken yine de bu gece attığı adımın anlamını tüm kalbiyle hissedip kapıyı aralayarak bedenini zarifçe dışarı çıkardı.
Gelinliğinin kabarık eteklerini titreyen elleriyle iki yanda tutup birkaç saniye yeni yuvasını dudaklarında atamadığı bir tebessümle seyrederken, kendisini beklemeden bahçenin hafif paslı demir kapısını hoşnutsuz bir gıcırtıyla iten adamın peşinden elinden geldiğince hızla adımlayıp nefesine karışan hanımeli kokusunu usulca içine çekti.
Sokak lambasıyla kısmen aydınlanan bahçelerinde iki üç adımla kapının önüne vardıklarında cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açan adam genç kızın kalbini bir kere daha heyecanla titretirken, gecenin kimsesizliğine karışan ikinci hayal kırıklığı da eşikten ayakları üzerinde geçmek zorunda olduğunu anladığı an yaralı yüreğinde can buldu.Genç adam ayakkabılarını çıkarıp arkasına bakmadan içeri geçtiğinde genç kız birkaç saniye buruk bir hüzünle ardından bakarken gerçekten de bu eşikten onun kucağında geçebileceğini hayal eden arsız kalbine lanet etti.Kabarık eteğinin elverdiğince güç bela çıkarabildiği topuklu ayakkabılarını eşikte bırakıp kapıyı ardından örterek sırtını yasladığında hissettiği tüm hayal kırıklıklarına inat en büyük hayalinin gerçeğe dönüştüğünü hissetmenin mutluluğuyla yine gülümserken derin bir iç çekişle doğrulup usulca kısa koridordan adımlayarak kendi elleriyle yerleştirdiği küçük ama yüreğine dünyaları bahşeden salonuna geçti.
Sevdiği adamı sadece ikisine ait bir evde tüm gerçekliğiyle görüp hissedebilmenin mutluluğuyla kalbi yine arsızca çırpınırken, koltuğa oturmuş uzun bacaklarını hafifçe iki yana açıp kapalı gözleriyle başını koltuğun başlığına yaslamış adamın yorgun görüntüsüyle yüzü asılırken kalbi sıkıştı.Aylar öncesi böylesi bir anın içinde olsalar hiç düşünmeden yanına gidip başını parmaklarıyla ovarak onu rahatlatabileceği düşüncesi aklına geldiğinde hüzünle yutkunurken ona ait değilken yanında, ona aitken ise bu kadar uzağında olmanın gerçekliğini bu gece görmek istemedi.Her şeye rağmen bu gecenin sadece ikisine ait olacağı gerçeğinden başka bir şeyi düşünmek istemezken varlığını hissettirmek istercesine hafifçe boğazını temizleyip "Ben.." diye mırıldandığında uzun kirpiklerin ardında aralanıp elalarını bulan yorgun kara gözlerle yine ökseden kurtulan bir kuş gibi çırpındı yüreği.
Kucağında kenetli ellerini biraz daha sıkıp "Şey..Ben..İçeri gideyim" deyip tepkisiz kalışıyla cevap beklemeden arkasını dönerken hızlı iki üç adımla yatak odasına girip kapıyı usulca ardından kapatarak ellerini nefes alamıyormuş gibi göğsüne bastırdı.Birkaç saniye öylece durup hissettiği heyecana bulanan mutlulukla ne yapacağını bilemezken düşüp bayılmamak için dilinde dualarla küçük oda da adımlayıp etrafta gezdirdi bakışlarını.Beyaz ve mavinin huzur veren uyumuna tebessümle bakarken bu oda da bir hayalin gerçeğe dönüşeceğini düşündükçe heyecandan buz kesen elleri daha fazla titriyordu sanki..
Ne yapacağını bilemez gibi odanın ortasında üzerindeki ağır gelinlikle öylece dikilirken ilk önce duş alıp biraz olsun rahatlamayı düşündü.Hemen sonraysa Eyşan ablasının utana sıkıla verdiği öğütler aklına geldiğinde yanakları kızarırken gelinliği çıkarmadan sevdiği adamı beklemesi gerektiğini düşünüp titreyen bacaklarıyla usulca oturdu yatağın kenarına..Bir zaman boyunca her detayını kendi elleriyle döşediği küçük oda da sanki her şeyi ilk kez keşfediyormuş gibi merakla gözlerini gezdirirken konsolda yer edinen toz tanelerini, halıda yer alan renklerin tonlarını hatta gelinliğinin eteklerinde kaç adet pul işlemesi olduğunu bile ezber etmiş gibiydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
El Gibi
RomanceBir kahramanını kaybettiği an da diğerini bulan yaralı bir kuştu Feride..İlk acıyı çok erken tadan çocuk kalbi hep eksik hep burukken bir tek gülümsemesi eksik kalmazdı gözlerinde..Kalbinde akıttığı tüm gözyaşlarını gözlerindeki gülüşe saklarken kim...