Yoongi sessizce kapıyı araladı.Herkesin uyuduğundan emin olmak adına kulağını bütün kapılara dayadı.
Tae zaten uyuyunca horlardı.Hoseoktan ses alamadı ama uyuduğundan emindi.Jungkook zaten üç saat önce uyumuştu.Jinle Namjoonda işleri olmadıkça kapıyı aralık bırakırlardı.Onlarında kapısını kapattı.
Yine inmeden önce gıcırdayanlarla gıcırdamayanları tespit etti ve merdivenlerden indi.
Cho Hee her ne kadar onu bekleyeceğini söylesede uyuya kalmıştı.
Güldü ve sessizce yanına yattı.Bütün yüzüne minik öpücükler kondurdu.
Kız uyandığında yüzündeki tebessüm dahada büyüdü.Hızlıca onu kendisi ve koltuğun arasına aldı.
-Geleceğimi söylemiştim.
Cho Hee iki elini de Yoonginin yanaklarına yerleştirip onu kendisine biraz daha yaklaştırdı ve öpmeye başladı.
Yoongi ise mesajı almış gibi ellerini tişörtün altına getirdi.Yavaşça yukarı çıkarken Cho Hee dudaklarını bırakıp boyuna geçmişti bile.
Yukarıda Seokjin ise sessiz odanın içinde yankılanan mesaj sesiyle gözlerini açtı.Beş çocuk büyütmek onun fazla hassas olmasını sağlamıştı.
Uyuyan Namjoonun üstünden uzandı ve telefonunu aldı.
Ekranda beliren parmak izi kilidine surat astı.
Zaten geç kalmıştı ne zamandan beri kilit kullanıyordu?
Başparmağını alıp hafifçe tuşa bastırdı ve açılan ekranla zaferi kazanmıştı.
Elini bırakmasıyla beraber Namjoon kıpırdandığı için birkaç saniye bekledi sonra mesaja tıkladı.
"Uyarımı dikkate al."
"Cidden beni delirtmek mi istiyorsun!"
"Birdaha o kuzenini karımın etrafında görmeyeceğim!"
"Yoksa ikinizde ölürsünüz."
Seokjin korkuyla telefonu kapattı.Bu mesajların kimden geldiğini öğrenecekti.Fakat alt kattan gelen sesler onu daha çok korkutmuştu.
Yanındaki esmer bedeni dürttü.
-Namjoon uyan.
-Hm?
-Aşağıdan sesler geliyor.
-Kız uyanmıştır.
-Kalkta bakalım!
-Of!
Namjoon mızırdanarak ayağa kalktı ve yatağın altında sakladığı sopayı eline aldı.Seokjin kalkıp kapı pervazında durmuştu.
-Sen burda bekle.
-Dikkatli ol.
Namjoon yavaş yavaş aşağıya indi.Birden merdivenin sonunda biten ışığın düğmesine bastı ve elindeki sopayla dondu kaldı.
Aşağıda ne oluyorsa hırsız falan değildi.Keşke hırsız olsaydı.Gözlerini sıkıca yumdu ve arkasını döndü.
Seokjinde hızlıca aşağıya indi.Gördüğü manzara kısa çaplı şokuna sebep oldu.Namjoon omzundan tuttup onuda kendine çevirdi.
Yoongi aceleyle ayağa kalkıp üstünü giydi.
-Sikeyim.
-Yapacaktın zaten!
Namjoon bağıran Seokjinin ağzına elini koydu.
Birkaç dakika sonra arkalarını dönebildiklerinde Seokjin Cho Heeye bakarak gözlerinden ateş çıkartıyordu.
-Özür dilerim.
Cho Hee yüzlerine bakamıyordu bile.Ne düşünüyordu ki zaten!
-Yoongi sen cidden!Namjoon sende birşeyler desene!
Namjoon birşeyler derdi.Ama şaşkınlıktan konuşamıyordu ki.
-B-bence Cho Hee evine gitmeli.
Kız hiçbirşey söylemedi.Koltuğun dibine bıraktığı çantasını alıp kapıya yöneldi.Seokjin yaptığı her hareketi sinirle takip ediyordu.
Kapı yavaşça kapandığında Yoongi derin bir nefes verdi.Sinirden gözleri doldu.Sadece sinirden.
-Min Yoongi sen-
Namjoon daha fazla konuşamadı.Çünkü oğlu hiçbirşey söylemeden kapıya yönelmişti.
-Buraya gel!
Kapı yeniden sertçe kapandığında Seokjin yere çöktü ve gözyaşlarını serbest bıraktı.
-Ağlama.
-Dokunma Namjoon!
O sırada üst kattaki koridorun ışığı yandı,merdivenlerde uykulu minik Hobi gözüktü.
-Hoseok yatağına geri dön.
-Annem neden ağlıyor?
Ağlayan insanlara zaafı olan Hoseok babasını dinlemeyerek küçük kollarını annesine sardı.
-Ne oldu?
Seokjin gözlerini silerek burnunu çekti.Beceriksizce endişeli oğluna gülümsedi.
-Birşey yok Hobi.Hadi sen uyu.
-Ama anne-
-Birşey yok dedim ya.Hadi beni üzme.
Hoseok annesine bir öpücük verdi ve yeniden merdivenlere yöneldi.
-Seokjin iyi misin?
-Değilim.
❤
Yoongi koşarak Cho Hee ye yetişti.Omzundan tutup onu kendine çekti.Şimdi ikiside ağlıyordu.
Ağzını açmıştı ki kız önce davrandı.
-Özür dilerim Yoongi.Ailenle aranı mahvettiğim için çok özür dilerim!
Cho Hee bacaklarında güç hissetmedi.Önemsemeden yere çöktü.Yoongi güzel yüzünü elleri arasına aldı.
-Saçmalama.Sen hiçbirşeyi mahvetmedin.
-Geri döneceğim.Busana geri dönüp seni unutacağım.Seni unutamadığım içinde özür dilerim.
Son cümlesini sessizce söylemişti.Kafasını Yoonginin omzuna dayadı.Ağlamasına hıçkırıklarda eklendiğinde Yoongi onu sakinleştirmek adına saçlarını okşadı.
-Özür dilemeyi kes.Biz hiçbirşeyi yanlış yapmadık tamam mı?
-Sana bu kadar taktığım için kendimden nefret ediyorum.Bir cesaretle geldim ama ben bile ne yapacağımı bilmiyordum.Yaptığım tek şey herkesi zor duruma sokmaktı.
-Böyle düşünme.
Omzunu çekerek kendisine bakmasını sağladı.
-Şimdi busana gidiceksin ve hiçbirşey düşünmeyeceksin tamam mı?Ben burda iyi olacağım ve hergün birbirimizi arayacağız.Ailemi ya da beni düşünme.Şimdiye kadar senin üzülmemen için hiçbir şekilde üzüldüğümü göstermedim.Bundan sonra da göstermeyeceğim.Senin ağladığını görmekten nefret ediyorum Cho Hee.Sen hep gülüceksin söz mü?
-Söz.
Ayağa kalkıp birbirlerine sarıldılar.Yoongi kulağına fısıladadı.
-Sadece dört sene sabret.Ondan sonra ölene kadar benim olabilirsin.