Tae hala hastanedeydi.
-Ya ben iyiyim artık eve gitmek istiyorum!
-Hayır!Al bunu ye bakıyım.
Anneannesi Taenin ağzına yaptığı poğaçaları tıkıştırırken Jimin kadının koluna yapışıp ağzını açtı.
Yaşlıca kadın güldü ve obur olanın ağzına da minik bir parça attı.
-Bari odaları farklı bir renk yapsalardı.Bu yeşil ne ya içimi karartıyor!
-Mızırdanma Taehyung.Bak anneannen sana ne güzel yemekler yapmış yesene sen.
Seokjin Yoonginin hastaneye getirdiği kıyafetlerini bavula doldururken konuştu.
Asla eve gitmemişti.Taeye birşey olursa diye çok az uyuyordu.O yüzden erkenden Busana gidecek olan Yoonginin bavulunuda hastanede hazırlıyordu.
Namjoon iç çekerek kafasını gömdüğü koltuktan kaldırıp boğulma eşiğine gelen Taeye baktı.Beyninin üstüne düşüp kurtulmuştu ama şimdi nefessiz yemek yemekten gidecekti.
Bu düşünceyle kendini sarstı.Saçma sapan şeyler düşünmemeliydi.
-Yo onnonno yotor (Ya anneanne yeter)
-Yetmez bak şu keki de bitir sen doymadın daha.
Seokjin annesine güldü.Kadın şişe dibine benzeyen gözlük camlarını Namjoona çevirdi.
Bu evliliği hiçbir zaman onaylamamıştı,hala da onaylamıyordu.
-Kalk da biraz yardım et sabahtan beri orda oturuyorsun!
Namjoon nazikçe gülümsedi.İçinden yardım çığlıkları atıyordu.
Hobie son kaşığı da Jungkookun ağzına teptikten sonra onu bebek arabasına yatırdı.Morali çok bozuktu.Min Soo hala onla konuşmuyordu.
Köşede yatan dedeleri birden uyandı.Hoseoku yanına çağırdı.
-Gelde sana askerlik anımı anlatayım.
Namjoon ofladı.Binlerce kez aynı anıyı anlatıyordu.Bu iki insandan Seokjin gibi melekleri andıran birinin çıktığına inanamıyordu.Onun ilgisiz annesiyle babası da burda olsaydı daha mutlu olabilirdi.
Seokjin Namjoonun somurttuğunu görünce sırıttı.Son tişörtü de bavula koydu ve kulağına eğildi.
-Özür dilerim.Ben çağırmadım biliyorsun.
-Önemli değil.
Yoongi oflayarak sonunda biten bavulu eline aldı.Küçük odaya tıkılan sekiz kişi onu gerçekten bunaltmıştı.
-Ben eve gidiyorum.
Seokjin başını salladı.
Anneannesinin gelişinden mutlu olan tek kişi Jimindi.Kek kabını almış,bir köşede tıkınıyordu.
Hoseok dedesini kırmamak adına aynı hikayeyi ilk kez duymuş gibi heyecanla dinliyordu.
-Biraz daha dayan Tae.Yarın eve gidebiliriz.
Jungkook Jiminin elindeki keki herşeyden fazla istiyordu.Uzanıp mızırdanmaya başlayınca Jimin kaptan bir tane de kardeşine verdi.
❤
Yoongi eve gelip koltuğa atladı.Yanlız olduğu için rahattı.
Telefonunu alıp Cho Heeyi aradı.Açtığında gülümsemesi onu rahatlatmıştı.
-Çok az kaldı.
-Heyecanlı mısın?
-Fazlasıyla.
İkiside birbirlerine bakıp güldüler.İçten içe ikiside ekrandan konuşmaktan nefret ediyordu.Birbirlerini görüyorlardı ama dokunamadıktan sonra ne anlamı kalıyordu ki?
-Haftasonu geleceğim.
-Yurtta kalacaksın değil mi?
-Evet.Sen iyi misin?
-İyiyim.Annemde kalıyorum.
-Yurda uzak mı?
Cho Hee Yoongiye güldüğünde yüzü asıldı.Söylediğinde ciddiydi.
-Ciddi misin?
-Evet.Annen hemşire değil mi?Geceleri nöbete kalıyordur.
-Kalıyor ama...
-Ama ne?
-Yok birşey.Kapatmam gerek.
-Tamam görüşürüz.
❤
Tae uyuya kalmış,yaşlılar ise çoktan gitmişti.
Jimin fazla yediğinden uykusu gelmişti.Kanepede uyuklyordu.Jungkookda arabasında uyuyordu.
Kısaca Namjoon ve Seokjin hariç herkes uyuyordu.
Oluşan sessizlik ikisini de rahatlatmıştı.
Seokjin kafasını Namjoonun göğsüne koydu.
-Böyle olduğu zaman bir kaosun içinde yaşıyormuşuz gibi hissediyorum.
-Zaten öyleyiz.Ama bizimki tatlı ve güzel bir kaos.
-Senle tatile çıkmıştık hatırlıyor musun?
-Yoongi doğmadan önceyi mi diyosun?
-Evet.Ne kadar sıkıcıydı.
-Bence hiç sıkıcı değildi.Çok güze-
Seokjin Namjoonun ağzını kapattı.
-Onu demiyorum.Şimdi şeyi hatırla Hoseok üç yaşındayken gittiğimizi.
-Havuza düşürmüştüm onu mu diyorsun?
-Ne kadar eğlenceliydi.
-Birdaha gidelim.Tae biraz daha iyileşince.
-Olur.
-Seokjin biri bana onla evlenip beş çocuk yapacaksın dese çok gülerdim biliyor musun?
-Ben eskiden çocuk falan istemiyordum Namjoon.Şu halimize bak.
İkiside güldüler.Seokjin bütün hepsine teker teker baktı.Gözleriyle sevdi onları.
-Hayatımda sahip olduğum en değerli şeyler onlar.