11

3.1K 269 184
                                    

Jungkook artık iki yaşındaydı.

Bir senede fazlasıyla şey değişmişti.

Küçük Hobi anaokulunu bitirmiş,okuma yazma öğreniyordu.

Yoongi üniversiteye hazırlanıyordu.

Jiminle Taehyung için değişen birşey yoktu.Hala kreşe gidiyorlardı.

Namjoon terfi almıştı.

Bunun için tatile gittiklerinde Taehyungu kaybetmişlerdi.

Üç saat onu aramışlardı.

Jungkookun büyümesi artık Hoseokun tek kalmayacağını belli ediyordu.Beşiği onun yanına taşınmıştı.

Seokjin ise Min Soonun annesiyle çok iyi arkadaşlık kurmuştu.Evde tek başına kalmıyordu.Birbirlerine kek tarifleri veriyorlardı.

Hoseok dün gece hiç uyuyamamıştı.İçinden birçok kez prova yapmıştı.

Alarmı duyunca kalktı,hemen formalarını giydi.Saçlarını taradı ve aşağıya indi.

Tae ile Jimin birbirlerine su püskürtüyorlardı.Pijamaları hala üzerindeydi.

Seokjin Hoseokun tostunu masaya koyarken ikisine bağırdı.

-Kreşe geç kalacaksınız!

Yoongi de masaya oturdu.

-Ben tost yemek istemiyorum.

-Zıkkım ye o zaman.

Omuzlarını silkip portakal suyuna uzandı.

Hoseok hızlıca tostunu bitirip beslenme çantasını aldı.Hazırlanıp Min Soolara gitti.

Okul yakın olduğundan ikisi birlikte yürüyerek gidiyorlardı.

Kapı açılınca gülümsedi.

-Hadi gidelim.

Min Sooya formasının çok yakıştığını düşünüyordu.Onun yanındayken soğuk fazla etkili olmuyordu.

Ama ona baktığında yanaklarının kızardığını gördü.

-Üşüdün mü?

Min Soo kafasını onaylar gibi sallayınca kendi atkısını çıkartıp narin boynuna doladı.Kızın yanakları iyice kızarırken gülümsedi.

-Teşekkür ederim.

İkiside yeniden yürüdüler.Hoseok attıkları her adımda heycanlanıyordu.En sonunda küçük eli kendi elleri arasına aldı.

Min Soo şaşkınlıkla ona bakarken elini çekmedi.

-Min Soo sana birşey söyleyeceğim.

-Efendim?

-Ben seni seviyorum.

Pat diye söylemişti işte.Dün gece yaptığı bütün provalara yazık olmuştu.

Gözlerini sıkıca kappattı.Yanaklarında hissettiği dudaklarla tuttuğu nefesini bıraktı.

İkiside hiçbirşey söylemediler.Sadece birbirlerine bakıp gülümsediler.

Seokjin herkesi gönderdikten sonra oyuncaklarıyla oynayan Jungkooka döndü.

Karşısına oturup güldü.

-Yine yanlız kaldık.

Yere uzanıp legoları birbirine birleştirmeye başladı.Yapacak birşeyi olmayınca canı çok sıkılıyordu.

-Anne bu bibik.

-Evet bebek.

Jungkook birden sesini alçatıp konuşmaya başladı.

-Bibik uyuyo.

Seokjin sinirlenince çok tatlı olan minik oğlunu sinirlendirmek adına yüksek sesle konuştu.

-Uyuttun mu?

Küçük bebek kaşlarını çatıp minik elini annesinin ağzına koydu.

-Omaz.

-O zaman sessiz mi konuşalım?

-Evet.

Seokjin gülerek Jungkooku derince öptü.Onu büyütmek kendisine bir terapi gibi gelmişti.

Yukardan minik tarağını getirip kahküllerini elinde topladı.Lastik tokayla yukarda topladığında dünya üzerindeki en tatlı bebek olmuştu.

Kapı çaldı ve yerden kalktı.

Açtığında sarı saçlı,Yoongi yaşlarında bir kız karşısında dikiliyordu.

-Yoongi evde mi?

Tae ve Jimin arabalarla oynuyorlardı.Öğretmenleri bir an için kapıyı açtı ve içeri melek gibi bir kız çocuğu süzüldü.

Saçları kumral gözleri de maviydi.Hiç koreli gibi durmuyordu.

-Yeni arkadaşımız Jang Rosie.İyi anlaşın çocuklar.

İki kardeş de kıza parlayan gözleriyle bakıyorlardı.İkiside aynı anda ayağa kalktı ve yanına gittiler.

Jimin bir insanla tanışırken söylenebilecek en güzel şeyi söylemişti.

-Gözlerin neden mavi?

Taehyung kardeşine katıldı.

-Birde adın neden korece değil.

-Sen koreli değil misin?

Kız ikisine de gülümsedi.En sonunda oldukça konuşkan ikizlere kısa bir cevap verdi.

-Annem koreli değil.

Taehyung anlıyormuş gibi yaptı.

-Ee birlikte oynayalım mı?

Jimin sinirle Taehyungu hafifçe itti.

-Hayır birlikte oynayalım!

-Ya ilk ben sordum Jimin!

Kız ikisinide birbirinde ayırmaya çalıştı.

-Sakin olun.Üçümüz birlikte oynayabiliriz.

-Siz kimsiniz?

Kız utançla gülümsedi.

-Bir arkadaşıyım.Bugün birlikte ders çalışacaktık da.

-Öyle mi yapcaktınız?

Seokjin fazla masumdu.Kız gülerek kafasını salladı.

-Yakınlarda mı oturuyorsun?

-Aslında otobüsle geldim.Yoongi tarihte çok iyi.

Seokjin iyice şaşırdı.

-Öyle mi?

-Evet efendim.

-E o zaman...

Seokjin salona bakıp kafasını kaşıdı.Önce kızı güzelce süzdü.Sonra karar verdi.

-Tamam o zaman.Evinde uzaksa gelene kadar burda bekleyebilirsin.

Kızın gözleri parladı ve elinde sıkıca tuttuğu defteri ile içeri girdi.

Koltuğa oturup ona mal mal bakan Jungkooka gülümsedi.Jungkook utanıp annesine koştu.

-Yoonginin kardeşini hiç görmemiştim.

-Birkaç tane var.

-Gerçekten mi?

Seokjin gülerek kafasını salladı.

-Görmek ister misin?

Güzel kıza ailesini tanıtmak için aile albümlerinin olduğu rafa uzandı.Bu en sevdiği şeydi.Hemde birkaç saati boş boş oturarak harcamazlardı.

BANGTAN FAMİLY¹✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin