Magnus elindeki kadehe bir viski doldurup evinin çatı katında güzel bir manzara eşliğinde içerken telefonu çalmaya başlamıştı.
Alec denilen genç gölge avcısı alışılagelmiş bir şekilde onu arıyordu. Her zaman ondan yardım isterdi.
Ama hiçbir zaman hislerinin varlığını ona göstermemişti.
"Ben 800 yıldır yaşıyorum, emin ol yeterince deneyim sahibiyim."
Telefonu açtığı sıra genç adamın heyecanlı sesi dolmuştu kulaklarına.
"Magnus, yardımın gerekiyor."
"Beni her zaman işin düştüğünde arıyorsun, bu biraz kalbimi kırmaya başladı Alexander."
Karşıdan bir iç çekiş sesi doldu kulaklarına baş büyücünün. Neden onun nefes sesi bile heyecanlanmasına neden oluyordu ki?
"Yardım edecek misin?"
"Edeceğimi biliyorsun. Her zaman ediyorum, senin için Alexander."
"Bir portal açmanı istiyorum senden." Dedi genç adam her zaman yaptığı gibi büyücünün sözlerini görmezden gelerek. "Bunu yapar mısın?"
"En iyi yaptığım şeylerden birisi, diğeri ise... Bunu uygulamalı göstermek isterim."
Genç adam anlamaz bir halde telefonu kaparken Magnus kafasındaki düşünceyi atmaya çalışıyordu.
Tamam Alec son derece ilgi çekiciydi, dudakları... ten rengi...
Yine de onun üstüne gitmeyi bırakmalı ve kendi kararlarını vermesini beklemeliydi.
Eninde sonunda doğru kararı verecekti.
Peki ya doğru kararı verdiğinde geç olursa?
Ya da çocuğun Jace'e olan takıntısı devam ederse, ki bu büyük bir sorundu.
Jace denen çocukta ne bulduğunu bir türlü anlamıyordu Magnus, Jace sadece kendini beğenmiş küçük bir çocuk gibi davranıyordu çoğu zaman.
Elindeki kadehi sinirle içeriye doğru fırlattı, şu an bunu düşünmek için erken bir zamandı.
Şu an küçüğünün yanına gidip ona istediği şeyi vermeliydi.
...
*Bu bölüm dizide yoktu*