*Multideki şarkı ile okuyunuz*
*Bu bölüme yorum bekliyorum.*
*Gerçi iki kişi okuyor ama olsun abjsjsmsms*
Izzy: Magnus biliyorum kötü bir zaman ama, düğüne gelmelisin.
Izzy: Alec düzgün düşünemiyor, hayatını mahvetmesine göz yummak istemiyorum.
Izzy: Ve sana nasıl baktığını gördüm, senin de ona. Onu sevdiğini biliyorum.
Izzy: Ama eğer pes edeceksen anlarım.
Izzy: Onu sevmeye son veremediğini biliyorum.
Magnus, genç kızın yazdıklarını saatlerdir tekrar ve tekrar okumuştu.
Son ana kadar okudu.
Yine gidecek ve yine reddedilecek hissi vardı içinde.
Ama umrunda olmadı.
Sevdiği adam için son kez çaba gösterecek olması kötü bir şey değildi.
Eğer kabul etmezse kalp kırıklığı ile yaşamaya devam edebilirdi. Unutmak için yıllar hatta asırlar olacaktı elinde.
Neleri unutmamıştı ki?
Hızlıca hazırlanıp evden çıktı ve düğünün yapılacağı yere doğru ilerledi.
Sanırım 800 yıllık hayatında hiç, bir düğün basmamıştı.
Kapıya vardığı zaman derin bir nefes aldı.
"Sizi içeriye ala..." kapıdaki güvenliği tek el hareketi ile susturup yürümeye devam etti.
Ceketini düzeltti ve başta dış kapıyı sesli bir şekilde açıp on metre ilerideki yerden sağa döndü.
Ve işte oradaydı.
Genç adamın karşısında.
Kendisini durdurmaya çalışan annesine aldırış etmeden yürümeye devam etti.
Şimdi onun tam karşısında duruyordu, genç adamın nefes almakta zorluk çektiğini fark etmiş, bu o anlık büyücüyü oldukça memnun etmişti.
Bana gel Alexander; çünkü nefesi kesilen, nefes alamayan tek kişi sen değilsin.
Genç büyücü sonsuzluk gibi geçen saniyelerde bunları düşünürken Alec ona doğru dönmüştü.
Onu kovabilirdi, tersleyebilirdi.
Her şeye hazırlıklı olmak için duruşunu dikleştirdi genç büyücü.
Ama Alec ona doğru gelmeye başladığında kalp atışının hızlandığını ve...
Ve artık onu buradan göndermek için bir şeyler yapmayacağını anladı.
Her şeye hazırdı, ama yakasından onu tutan ve çeken ellere hazır değildi.
Dudaklarına değen sıcaklığa hazır değildi.
Karşılık vermesi saliselerini almıştı.
Şimdi dudakları yanıyor, daha fazlasını istercesine acemi olduğu her halinden belli olan dudaklara hükmetmeye çalışıyordu.
Genç adam o an geri çekildi, birkaç saniye büyücünün öne doğru uzanan dudaklarına baktı.
Onun da kalp atışı en az büyücü kadar hızlanmıştı.
Tekrar dudaklarına dokundurdu dudaklarını genç adam, birkez daha öptü uzun zamandır öpmeyi arzuladığı ama bunu kabul dahi edemediği o dudakları doyasıya öptü.
Herkes onları izlerken...
Büyücü, o saniye yaşadığı her duyguyu zihnine kaydetti.
Unutmak istemediği her halinden belliydi o anı.
Kalbi ilk defa bu kadar hızlı atmıştı.
Aynı şekilde karşısında duran adamın kalbi de ilk defa bu denli hızlı atıyordu.
İkisi de bu anın tadını çıkardılar.
Sonrasında kendilerini neyin beklediğini umursamadan...
...