Magnus:
"Alec müsait misin? Yeni bir saç modeli üstünde çalışıyorum ve sana göstermem gerekiyor." Telefonun ucundan bir iç çekiş sesi doldu kulağıma.
"Izzy beni zorla alışverişe getirdi." Dediğinde neredeyse kahkaha atacaktım.
"Ciddi misin?"
"Evet, giydiği her şeye çok güzel olmuş Izzy dediğim için sonunda onu geçiştirmek istediğimi anladı ve beni koltuğa oturtup "Akşama kadar her kıyafetim hakkımda en küçük ayrıntısına kadar yorum yapacaksın" Dedi. Kendimi şu moda programlarındaki salak jüri üyeleri gibi hissediyorum. BİZİMLE DEĞILSIN IZZY"
Gülmem arttığında o da gülmüştü.
"İstersen yanına gelip yükünü hafifletebilirim. Modadan iyi anlarım."
"Ciddi misin? Cidden bana bu iyiliği yapar mısın?"
"Telefondaki ismimi ve telefon arka planını değiştirirsen neden olmasın." dedim hızlıca.
"Ama my kitty ismine alışmaya başlamıştım.
"My King, My Love ya da Magnus Wonderful Bane gibi seçeneklerin var haberin olsun."
"Magnus Lightwood?"
"Soy adımı seviyorum. Ayrıca öyle bir durumda Alexander Bane olacak."
"Bu tartışmaya şimdi girmeyeceğim çünkü Izzy yaklaşıyor. Adresi mesaj atarım. Lütfen çabuk gel."
Telefonu hızlıca kapadıktan sonra telefonumda yazan Alexander Bane yazısına gülerek baktım.
TABİKİ DE ALEXANDER BANE OLACAK BENİ DELİ ETMESİN.
Tamam sakinim, şimdi hazırlanıp küçük sevgilimi vahşi kız kardeşinden kurtarmaya gitmeliyim.
...
Hazırlandıktan sonra Alec'in attığı adresin yakınlarına portal açıp alışveriş merkezine giriş yapmıştım.
Birkaç dakika içindeyse bulundukları mağazaya giriş yaptım.
Alec, bıkmış gözlerle Izzy'i süzüyordu.
"Alec sence bunun altına stiletto mu gider yoksa dolgu topuk bir ayakkabı mı?"
"Stiletto ne silah çeşidi filan mı?" Alec bunu dediğinde kahkahalar ile yanına ilerleyip oturdum.
"Aslında ayakkabı çeşidi, ve Izzy; kesinlikle ve kesinlikle su yeşili bir Stiletto giymelisin."
"Ah bende öyle düşünmüştüm Magnus." Izzy yanımızdan ayrıldı.
"Seni gördüğüme o denli sevindim ki." Bana dönüp yeni bir model verdiğim saçlarıma baktı.
"Güzel olmuş, sana her şey yakışıyor zaten." Dudaklarıma küçük bir öpücük atıp geri çekildi.
"Akşam bize gelirsen bunu daha detaylı konuşuruz." Dedim gülerek.
"Detaylar önemli öyle değil mi?" Dediğinde elimi saçına atıp birkaç saç teliyle oynadım.
"Senin her detayını ezbere bildiğim göz önüne alınırsa, evet oldukça önemli."
"Her detayımı? Nelermiş bu detaylar?" Dedi hafifçe sırıtarak.
"Mesela, bel çukurunda küçük bir ben var. Sonra, konuşurken genelde dilinle dudaklarını ıslatıyorsun çünkü kuruduğu için rahatsızlık duyuyorsun. Bu hareketin beni oldukça etkiliyor söylemeden edemeyeceğim. Yalan söylerken gözlerin bunu çok net eleveriyor. Ok kılıfında 12 ok oluyor genelde, ilk başta ok kılıfı o kadar aldığı için diye düşündüm ama sonra uğurlu sayın olduğunu fark ettim. Çoğu şeyde 12'yi kullanıyorsun."