35. bölüm

1.2K 87 73
                                    

Magnus:

Evde kutuyu koyduğum odaya çıkıp kutuyu açtım ve Ragnor'a ait olan birkaç parçayı çıkardım.

Geri kalan parçaları kutuda bıraktım ve kutuyu elime alıp aşağı kata indim.

Şöminenin başına ilerleyip şöminedeki alevi büyümle harladım ve kutuyu birkaç saniye bile tereddüt etmeden ateşe attım. Sonrasında kutunun tamamen yanıp küle dönüşünü izlemeye başladım.

Tam o anda arkamdan bir ses doldu kulağıma.

"Ne yapıyorsun?"

"Hiç..." dedim bir şey olmamış gibi Alec'e dönerek. "Sen napıyorsun?"

Kafasını eğip yanan ateşte sadece birkaç parçası kalmış kutuyu süzdü.

"Yaktın mı?"

"Sen istedin diye yapmadım." Diyerek açıklık getirdim. "Alec bak, ikimiz de bazı konularda haksızdık. Ama ben... senin açından bakmaya çalışınca fark ettim ki bu kutu benim için senin yanında önemsiz bir detay. Onları hatırlama gereği duymayacağım ve duymak da istemiyorum. Özellikle hayatımda sen varken. Ama... dediğin hiçbir şeyi hak etmedim ve kalbimi ne kadar kırdığını tahmin bile edemezsin."

"Hayır edemem." Deyip bana yaklaşmaya başladı. "Üzgünüm, o şekilde davranmamalıydım."

"Seni kaybedeceğimi sürekli bana hatırlatmayacaksın öyle değil mi?"

"Bunu asla yapmam." Deyip elimi tuttu. "Çünkü senin yerine kendimi koydum ve... bir an için nefes alamadığımı hissettim."

Elini yüzüme attı ve yavaşça yüzümü okşadı. Bu hareketi ile küçük bir kedi gibi eline yüzümü yaslayıp gözlerimi yumdum. Resmen dokunuşuna hasret kalmıştım.

Baş parmağı tenimi okşarken kendimi tam anlamıyla ona bırakmaya hazırdım.

Bana yaklaştığını hissettim, sonrasında bir elini belime koydu ve beni kendine çekti.

"Gözlerini aç."

"Açarsam dayanamam, seni anında affederim." Dedim inatçı olmaya çalışan bir tavırla. Sonrasında dudaklarını dudaklarımda hissettim. Yavaşça beni öptü ve geriye çekilip yüzümü elleri ile kavradı.

"Seni seviyorum Magnus." Dedi çok sessiz bir tonda. Resmen öpücüğümle nefes alıyor gibiydi. "Lütfen... lütfen uzamasın şu durum."

"Kutuyu yaktığım için böyle diyorsun değil mi? Belki buraya gelme nedenin yeni bir kavga başlatmaktı."

"Hayır... hayır cidden konuşmaya geldim ben. Bunu düzeltmeye. Aç hadi gözlerini."

Yavaşça gözlerimi açıp ona baktım, gözlerini gözlerime diktiği için ona baktığım anda hafifçe gülümsedi.

"Düzeldi mi aramız?" Dediğinde alayla güldüm.

"Baktım da, o kadar özlememişim seni."

Bunu dememle yüzü düştü, yüzüme dokunan elini geri çekti.

"Sanırım gitsem iyi olacak." Arkasını dönüp yürüyeceği sırada onun kolunu tutup durdurdum. Sonra da kendime çekip bana dönmesini sağladım.

"Benim aptal gölge avcım keşke sözümü tamamlamamı bekleseydin." Deyip elimi onun yüzüne attım. "Seni sandığımdan da fazla özlemişim."

Dudaklarını hızlıca öpmeye başladığımda beni sanki düşecekmişcesine tutup kendine çekti. O kadar açlıkla dudaklarımı öpmeye başlamıştı ki...

"Seni çok seviyorum." Dedim ondan hafifçe uzaklaşarak. "Çok fazla seviyorum Alexander."

"Ben de seni çok fazla seviyorum."

Onu yakasından çekip odaya doğru götürmeye başladım.

"Neyse, konuşma faslını geçme zamanımız geldi bence."

"Bence de..."

...

Alec yanımda çıplak bir şekilde uzanmışken onun her santimini inceleme fırsatı bulmuştum.

Çok güzeldi ve bu güzelliği beni çıldırtıyordu.

"Cidden bir an için... bunu aşamayacağız diye korkmaya başlamıştım. Ama bana her sorunu aşabileceğimizi sen söylemiştin."

"Evet ve sen çekip gitmiştin."

Onun boynuna yüzümü yerleştirdim ve kokusunu içime çekmeye başladım.

"Çekip giderken kalmak için kendime yalvardığımı bilmiyorsun tabi."

"Hiç belli etmiyordun."

"Yapma, dolu gözlerle bana bakarken içimden kendime neler dedim haberin var mı?"

"Gözlerim filan dolmamıştı."

"Yanlış mı görmüştüm yani?"

"Max yaralıydı sonuçta, ona üzülmüş olabilirim."

"Tamam öyle olsun bakalım." Dedim onun çıplak göğüsünde parmağımı dolaştırmaya başlayıp. Her dokunuşumda kasları ellerim altında kasılıyordu.

"Lütfen bunu bir daha yaşamayalım." Deyip elimin üstüne elini koydu. Parmaklarını parmaklarıma kenetledi.

"Bize taşınma işine ne oldu? Askıya almadık değil mi?"

"Almadık tabiki, en kısa zamanda yanındayım. Benim için bir dolap filan  ayarlarsın. Birkaç çekmece... bir de yatak."

"Komiksin."

"Evlenmeden aynı yatakta yatamayız Magnus."

"Diyorsun..." deyip boynuna küçük bir öpücük bıraktım. "Evlenmeden sevişebiliyoruz ama."

"Seninle sadece eğleniyorum ben. Ciddi düşünmüyorum."

"Öyle mi???" Dedim başımı kaldırarak.

"Öyle, zenginsin diye yanına taşınacağım zaten. Bakarsın sen bana."

"Her gece benimle sevişirsen neden olmasın."

"Her gece çok fazla değil mi?"

"Parasıyla değil mi?"

"Fiyatım fazladır, bence boyunu aşar bu durum."

İkimiz bir süre sessiz kalıp sonra da kahkahalar ile gülmeye başlamıştık.

"Beni iki güler yüzle kandıramazsın Magnus." Dediğinde bir yandan da gülmeye devam ediyorduk.

"Zengin koca avcısı seksi bir nefilim olduğunu baştan beri biliyordum."

"Ama yine de benimle birlikte oldun."

"Çünkü çok seksi kalçaların var." Deyip elimi hafifçe aşağılara kaydırdım. Karının biraz aşağısına indiğim zaman  elimi durdurmuştu.

"Daha yeni seviştik."

"Bu bir engel mi?"

"Yorulmam bir engel."

"Yorulmazsın sen, koskoca gölge avcısı o kadar kolay yorulur mu?"

"Yorulur, ama belki sevgilisi ona birkaç öpücük verirse düzelir."

"Sevgilisi ona birkaç yüz öpücük bile verir." Deyip üstüne doğru uzandım ve dudaklarına yöneldim. Aynı anda da bir elimle kaslarına dokunuyordum.

Yine her dokunuşta tüm bedeni geriliyordu.

"Sanırım sabrımı zorluyorum şu an." Deyip hızlıca üstüne çıktım ve elimi saçına geçirip onu son derece sert bir şekilde öpmeye devam ettim.

"Paramı ne zaman alırım?" Demişti nefes nefese bir halde gülerek.

"Şu bitsin, parayı sonra konuşuruz."

...

BUNLAR YEMİN EDİYORUM GERİZEKALI ABSNSMMDMSMS

War Of Hearts (Malec)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin