*Bu bölüm de dizide yoktu ama keşke olsaydı en beğendiğim bölümlerden birisi çünkü*
Magnus enstitü içinde gezerken bir yandan da Alec'i görmek için, içinde oluşan o heyecanı bastırmaya çalışıyordu.
Neden böyle hissettiği konusunda bir fikri yoktu, o genç çocuk nasıl olur da bunca zamandır en derinlere gömdüğü hislerini gün yüzüne çıkarabilmişti ki?
Bunları düşünürken kendisini Alec'in odasının önünde, onu izlerken bulmuştu.
Uyuyordu, evet çok erken bir saatte gelmişti enstitüye.
Onu uyurken bulmayı hayal etmiyordu.
Sakince odaya girerken hoşlandığı adamın yüzünü incelemeye başlamıştı.
Hoşlandığı? Bu hissi böyle mi ifade edecekti.
İsmi bu muydu emin olamıyordu.
Hafifçe yatağın uzağında duran koltuğa çöküp oturdu, öylece genç adamın onu delirten yüz hatlarını izlemeye başlamıştı.
Acaba daha önce kaç kişiyle birlikte oldu?
Bir erkekle birlikte oldu mu? Olmadığına emindi baş büyücü.
Biseksüel mi yoksa gay mi?
Bu sorular aklından geçerken aslında en önemli soruyu atladığını fark etti.
Acaba Alec kendisinden hoşlanıyor muydu?
Büyücü ne kadar süre genç adamı uyurken izledi bilmiyordu ama genç adam gözlerini açtığında büyücüyü odada görmeyi beklemiyordu.
"Burada ne işin var?" Alec'in sesindeki keskinlik Magnus'ın hoşuna gitmemişti.
"Yardıma ihtiyacın olduğunu düşünmüştüm."
"Hayır yoktu." Genç adam bunu derken Magnus hafifçe gülümsedi.
"O zaman burada olmama da gerek yok, zira ihtiyacın olmadığı sürece buraya gelmem bir anlam ifade etmiyor."
Büyücü yavaşça ayaklanıp kapıya yöneldiğinde Alec arkasından seslenmişti.
"Magnus bak... Ben... Bencillik yapıyor gibiyim gözünde ama... teşekkür ederim. Yardım ettiğin için. Cidden bencil birisi değilim, beni yanlış tanımanı istemem."
"Öyle düşünmemiştim."
"İkidir bu konuda imada bulunuyorsun. Yardıma ihtiyacım olmadan seni çağırmak... Yani... Neden bunu yapayım ki?"
Magnus gözlerini adamın keskin ve ciddi yüz hatlarında dolaştırdı bir süre.
"Bence bu soruyu bana değil kendine sormalısın Alexander."
...