Alec'ten:
Enstitü içinde dolanıp ne var ne yok diye etrafı kolaçan ederken telefonum çalmaya başlamıştı.
Magnus: Kırmızı alarm, yardıma ihtiyacım var. Hemen yanıma gelmelisin!
Mesajı gördüğüm anda Izzy'e gitmem gerektiğini söyleyip hızlıca enstitüden ayrıldım. Magnus, neden beni çağırmıştı bilmiyorum ama sorgulamadım.
Evinin kapısının önüne vardığımda daha kapıyı çalmadan kapıyı açmıştı.
"Catarina bir günlüğüne Madzie'yi bana bıraktı ve ben ne yapacağımı bilmiyorum." Magnus beni masum gözlerle süzerken gülmeye başlamıştım.
"Cidden kırmızı alarmlık bir durummuş."
...
İçeriye giriş yaptığım anda Madzie koşarak yanıma geldi.
"Alec, seni özledim."
"Hey Madz, ben de seni özledim."
Ona sarıldıktan sonra hafifçe saçlarıyla oynadım. Bunu yapmam hoşuna gidiyordu.
"Magnus bana çikolata verdi, ama Catarina çok fazla çikolata yeme demişti."
"Evet Madz, çok fazla çikolata yememelisin. Magnus biraz... şey... Bu konuda iyi değil. Şimdi gidip dişlerini fırçala ve seni Magnus ile parka götürelim olur mu?"
"Çok güzel olur." Madzie koşarak yanımızdan uzaklaştığında Magnus hayret dolu bakışlarla beni süzüyordu.
"Waov, gerçekten iyisin bu konuda."
"Neredeyse Max ile aynı yaşta, pek zor olmuyor. Ki Max ondan daha zor bir çocuk, onu parkla ikna edemezsin. Hadi Alec dışarı çıkıp birkaç şeytan öldürelim, hadi ama Alec iz sürme işini bebekler yapar ben değil. Evet cidden ona bakıcılık yapmak zor oluyor."
"Max harika bir kardeş ve sen de harika bir abisin."
"Sen ise berbat bir amcasın." Dedim ona dönerek. "Çikolata mı? Ciddi misin? Eğer çocuğum olsa sana emanet etmezdim." Birkaç saniye sonra dediğim şeyin farkına varıp dudağımı ısırdım. O da fark etmiş olacak ki hafifçe gülmüştü.
Aniden beni tişörtümden tutup kendine doğru çekti ve tişörtü son derece sıkı tutarak gözlerime baktı.
"İleride birisiyle çocuk yapma planların mı var Alexander?" Sonlara doğru sesi ürkütücü çıkmıştı.
"Ne? Hayır.... kesinlikle, tamamiyle hayır."
"Güzel, olmasın zaten." Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. "Madzie bugün burada kalacak ve geceleri korkup uyuyamadığını söyledi. Aramızda yatmasında bir sakınca var mı?"
"Hayır yok. Hatta bu şey... güzel olur."
Tişörtümü bıraktığında kırışan tişörtü elimle düzelttim.
Sonrasında Madzie yanımıza gelmişti, ben onun elini tutarken Magnus da kapıyı açıp geçmemiz için yana çekildi.
Biraz ilerideki parka gittiğimiz zaman Madz yaşıtlarının yanına koşup çoktan onlarla oynamaya başlamıştı bile.
"O çok, zeki bir büyücü olacak." Dedim Magnus'ın omzuna kolumu atarak.
"Öyle, iyi bir eğitimci var yanında."
"Evet, Catarina'yı çok tanımasam da öyle olduğunu düşünüyorum."
"Ben aslında kendimi kastettmiştim ama Catarina da iyidir." Dediğinde ikimiz de gülmüştük. O sıra yandan bir çocuk yanımıza gelip Magnus'a baktı.
"Şey... Ben dondurma istiyorum ama param yok. Ailem de burada değil. Onlar geldiği zaman size para veririm ama canım çok dondurma çekti ve..." Magnus ayaklandığında çocuk ona öylece baktı.
"Gel sana dondurma alalım küçük dostum." Çocuk onun elini büyük bir sevinçle tutarken ben de onları öylece izlemeye başladım. Magnus önce çocuğa sonra da bize dondurma almıştı. Çocuk bir şeyler söyleyerek ondan uzaklaştığında Magnus elinde iki dondurma ile yanıma oturdu ve birisini bana uzattı.
"800 yıl önce böyle şeyler yoktu, şimdiki çocuklar iyi eğleniyor."
"Benim zamanımda vardı ama hiçbir zaman parka giden bir çocuk olmadım." Dedim hafifçe dondurmamı yerken. "Annemi tanıyorsun."
"Evet oldukça iyi tanıyorum." Dediğinde ikimiz de gülmüştük.
O sıra Magnus yüzünü bana çevirdi ve daha da gülmeye başladı.
"Dondurma yemeyi bile beceremiyorsun." Deyip baş parmağı ile dudağımın kenarında duran dondurmayı aldı. Bunu yaparken hafifçe dudaklarımı dilimle ıslatmıştım.
O da parmağına bulaşan dondurmayı dudaklarına götürmüştü.
Bir süre bunu yapmasının bile beni ne denli delirttiğini düşündüm.
Madz yorulana kadar Magnus ile onu izlemeye devam etmiştik. Daha demin dondurma aldığımız küçük çocuğun ailesi de yanına gelmişti ve çocuk bize teşekkür edip el sallayarak parktan ayrıldı.
Biz de sonunda gitme kararı almıştık.
Eve döndüğümüz zaman Madzie hızlıca yanımızdan geçip duşa girmişti. Biz de mutfağa yönelip Madzie için sağlıklı olacağını düşündüğümüz yemekler hazırlama işine giriştik.
"İyi ki Izzy'e haber vermemişiz."
"Kıza bakıcılık yapıyoruz Alexander, zehirlemeye çalışmıyoruz."
Bunu dediği sıra ona arkadan sarıldım ve kollarımı beline doladım. Çenemi de omuz kısmına dayamıştım.
"Senden iyi bir baba olmaz belki ama kesinlikle iyi bir aşçı olur." Dedim kulağına doğru konuşarak.
"Ayrıca yatakta da iyiyim, bildiğin üzere." Dediğinde dudağımı hafifçe kulağına sürttüm.
"Evet biliyorum."
...
Akşam yemeğinden sonra Madzie yanımıza gelip elindeki küçük oyuncağı ile aramıza kıvrılıp yatmıştı.
"İyi geceler Magnus, iyi geceler Alec." Önce Magnus'ın yanağına bir öpücük atıp sonra da beni öpmüştü.
Bedenini bana dönüp neredeyse bir kolum kadar olan boyu ile bana yaslandı ve koluma sıkıca sarıldı.
Magnus da arkadan Madzie'yi kollarıyla sarıp bir elini benim elimin üstüne koymuştu.
"İyi geceler Alexander."
"İyi geceler Magnus."
...