Magnus yaşanan olayın ardından birkaç portal seyahati yapıp kafa dağıtmaya çalışmış olsa da sonunda kendini çatı katında içerken bulmuştu.
Magnus ben Lydia ile evleniyorum.
Sevdiği genç adam, evet sevdiği, başkasıyla evlenecekti.
Kalp ağrısı neydi pek bilmiyordu ama bu kesinlikle öyleydi.
Yüzyıllardır hayatta olan birisi nasıl olur da genç bir adam için kalp ağrısı çekerdi?
Onunla konuşmak istiyordu, yaptığı şey saçmalıktan ibaretti çünkü.
Saçmaydı, evlenemezdi.
Evlenmemeliydi.
Onlara yardım etmeye gidecekti ve enstitüde Alec'i görecekti.
Onunla konuşması lazımdı.
Son kez...
Veya ilk kez.
Buna Alec karar verecekti.
Hazırlanıp enstitüye gittiğinde genç adamı görmek hem kalbinin hızlanmasına hem de kırık olan o küçük kısmın acımasına neden olmuştu.
Ve aklından geçen konuşma kötü bitmişti.
"Senin için hayatımdan vazgeçemem, bir hayatım var, bir kariyerim. Bunların hepsini çöpe atamam."
Beni hayatına almayı geç benim için bir fedakarlık yapacak halde bile değildi.
Dedi genç adam kendi kendine.
Magnus kalbinde açılan o deliği onaracak bir şeyler aradı ama bulamadı.
Hayır, bu şey sonsuza dek sürecek gibiydi.
O an anladı, karşısındaki adama verilecek en büyük ceza çaba göstermemekti.
Magnus pes edecekti, bu şekilde Alec ileride yaptığı hatanın bedelini ödeyecek ve pişmanlık havuzunda yüzerken Magnus şu an çektiği kalp kırıklığının intikamını ondan almış olacaktı.
Peki neden hala kötü hissediyordu ki?
...