37. bölüm

1.1K 86 101
                                    

Magnus:

Alec omzumda öylece uyurken tüm yüz hatlarını seyre çıkmıştım.

Sanki ilk defa omzumda uyuyordu. Oysa ki ne zaman bizde kalsa bu şekilde saatlerimizi geçirirdik.

Ama şu an daha farklıydı, onunla aynı evde yaşıyordum. Her an, her saniye onunla olabilirdim.

Bu düşünceler etkisiyle hafifçe gülümsedim. Bir elimi saçına geçirip yavaş yavaş saçlarını okşamaya başladığımda sakince gözlerini açtı.

"Günaydın." Dedim onun alnına küçük bir öpücük atarak. Daha kendine gelememişti, etrafa amaçsız bakışlar atıyordu.

"Burada uyanmaya alışmalıyım."

"Bence de."

Yerinde doğrulup esnedi, dağılmış saçlarını düzeltmeye çalıştı ama başarılı olamayınca denemeyi bıraktı.

"Bir duşa girsem iyi olacak."

"Yerini biliyorsun."

Uzanıp dudaklarıma kaçamak bir öpücük bıraktıktan sonra yataktan kalktı ve dolabından havlusunu alıp odadan çıktı.

Ben de kahvaltı hazırlama düşüncesi ile ayaklanıp üstüme önü açık geceliğimi geçirdim ve odadan ayrıldım.

Banyodan duş sesleri gelmeye başlamıştı. O duştan çıkmadan kahvaltıyı hazırlamak istiyordum.

Büyü kullanmadan yapacaktım, neden bilmiyorum ama onun için büyü kullanmadan bir şeyler yapmak hoşuma gidiyordu.

Önce dolaptan yumurtaları çıkardım ve tezgaha koydum. Sonrasında kahvaltılık malzemeleri masaya yerleştirmeye başladım.

Birkaç dakika sonra masa hazırdı, şimdi krep yapımına başlamalıydım.

Yumurtaları çırparken arkamdan bir ses geldi ve o yöne doğru döndüm.

Alec, beline sardığı havluyla öylece karşımda dururken yutkunmak oldukça zordu.

"Çok güzelsin." Dedim onu süzerken. Bunu dememle yüzünde amaçsız bir gülümseme oluşmuştu. Bu gülüşünü seviyordum.

"Sen de saçına bulaşan unlarla çok sevimlisin." Deyip yanıma ilerledi. "Büyü kullanabilirdin."

"Kullanmak istemedim." Deyip tekrar tezgaha döndüğümde gelip bana arkamdan sarılmıştı. "Dikkatimi dağıtma Alexander."

"Sadece sana sarılıyorum."

"Çıplak halde sarılıyorsun, arada fark var."

Ocağın altını yakıp krep malzemelerini içine döktüm. Alec hala benden uzaklaşmamıştı.

"Beni şımartacaksın." Deyip boynuma bir öpücük kondurdu. "Her sabah böyle kahvaltılara uyanacaksam eğer, anında şımarırım."

"Her sabah değil, arada sen hazırlarsın arada ben."

"Olabilir." Boynuma tekrar bir öpücük kondurdu. "Bunu daha önce yapmalıydık."

"Biraz rahat durur musun, krep yanacak şimdi."

Krebi çevirip diğer tarafını pişmeye bıraktım ama Alec hala benden uzaklaşmamıştı.

Sakince ona döndüğümde bunu yapmanın kötü bir fikir olduğunu anladım çünkü ıslak saçı ve nemli teni birkaç saniyeliğine başımı döndürmüştü.

"Ne istiyorsun gölge avcısı? Dikkatimi dağıtıp krepleri yakmamı filan mı?"

"Asla öyle bir amacım olmadı." Deyip dudağıma bir öpücük bıraktı. "Sadece bu halin gözüme çok şirin gözüktü hepsi bu."

War Of Hearts (Malec)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin