Sekizinci Bölüm

4.6K 174 41
                                    

Üç Hafta Sonra;

Bağdat;

Fethi;

Öğlen sıcağı Bağdat'ın ıssız çölünü kavururken arkasına gizlendiğim kayalığa sırtımı yaslayıp boynumdaki siyah beyaz puşiyle alnımdan süzülen terleri sildim. Bir akrep sessiz ve hızlı hareketlerle benim bulunduğum kayalığın altına yol alırken derin bir nefes aldım. "Ne zaman defolup gideceğiz bu siktiğimin çölünden? Ne Çolak var ne it oğlu. Elimizde bir sik yok!" diye kulaklığıma sinirle tısladım. "Ahh be dayıoğlu bu hasretlik sana hiç iyi gelmedi diyim ben sana. Günlerdir barut fıçısı gibi dolaşıyorsun. Acaba Çolak'a ulaşamamamızın sebebi senin her bulduğun adamı alnının çatından haklaman olabilir mi güzel kardeşim?" Ateş'in sinir bozucu sesiyle sunturlu bir küfür daha savurup kayalığa uzandım. Gonca'yı da ayarlayıp dürbününden etrafı gözlemeye başladım. "Geri çekiliyoruz buradaki gecekondulardan bir şey çıkacağı yok." Yavuz komutanın sesiyle hırsla kayadan inip kulağımdaki kulaklığı çıkardım.

Bağdat'ın arka mahallesinde gizlendiğimiz bahçeli eve girer girmez üzerimdeki çöl rengi keten gömlekten kurtulup kuyudan çektiğim soğuk suyu hırsla yüzüme çarpmaya başladım. Yavuz komutan ve Ateş üslere bilgi vermek için gizli bir mekanda Türkiye'den gelenlerle görüşecekti. Diğer tim elemanları da bana hiç bulaşmadan evin odalarına dağılmışlardı. Serin suyun etkisiyle biraz rahatlayınca sırtımı taş duvara dayayıp derin nefeslerle soluklandım. Ardından cebimden telefonumu çıkartıp aceleci hareketlerle açtım. Bu lanet yerde her zaman Eylem'le konuşmam mümkün olmuyordu. Bağdat'a geldiğimden beri sadece bir kere bir hafta önce konuşup sesini duyabilmiştim. Ondan bu kadar uzak kalmak üstüne bir de hiçbir sonuç elde edememek beni delirmenin eşiğine getirmişti. Değil Çolak'ı bulmak en ufacık bir ize bile rastlayamamıştık.

Telefonum açılınca hemen Eylem'in numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma götürdüm. İkinci çalışın sonunda telefon açılmıştı. "Sevgilim!" Eylem'in heyecanlı sesinin kulaklarıma dolmasıyla şükrederek kafamı duvara dayayıp gözlerimi kapattım. "Canımın parçası.... Güzelim... Nasılsın?" diye hasretle mırıldandım. "Ben iyiyim Fethi. Asıl sen nasılsın? O kadar merak ettim ki seni. Başına bir şey geldi sandım kimse bir bilgi de vermiyor bana. Alayı yıkacaktım artık başlarına gizli görev o seni arar deyip durdular." Diye sinirle konuşunca kıkırdamaktan kendimi alamadım. "Beni de burada zor tutuyorlar valla elimden gelse saniyesinde yanında olmak için dünyaları verirdim. Çok özledim kız seni. Burnumda tütüyorsun." Eylem telefonun diğer ucundan içini çekti. "Gel artık be adam." Diye buğulu bir sesle konuşunca dudaklarımı dişledim. "Kız zaten zor tutuyorum kendimi bir de sen konuşma şöyle. Bir de senden ayrılırken ailelerin yanındayız diye öpmedim ya o hasret kaldığım dudaklarını?" diye mırıldanınca Eylem kıkırdayıp "Evet" diye mırıldandı. Kafamı yaslandığım duvara sertçe vurdum. "Kafamı sikeyim." Eylem daha çok kıkırdarken bende gülümsedim. "Gelince öpersin bol bol korkma." Eylem'in sözleriyle gülümseyip kendi kendime başımı salladım. "Gelir gelmez evleniyoruz haberin olsun. Yıldırım nikahı yapacağız." Deyince Eylem'in bir an sessiz kaldığını hissettim. "Se sen ciddi misin?" diye kekeleyince güldüm. "Kızım boşuna mı taktım parmağına yüzüğü artık karım olma vakti Eylem hanım uzatmaya gerek yok. gelir gelmez nikahımızı kıyarız, düğünümüzü yaparız." Bu sefer Eylem neşeyle kıkırdadı. "Tamam sen nasıl dersen öyle olsun Fethi Kulaksız." Aklıma gelen düşünceyle bir an da ciddileştim. "Eylem bir şey diyeceğim sana. Yatak odandaki pijamalarının olduğu komodin var ya?" deyince Eylem'in bir an sessiz kaldığını hissettim. "Evet?" diye soru sorar bir sesle mırıldanınca gülümsedim. "Pijamalarının olduğu çekmecenin en altındaki örtünün altında bir kart var. Düğünle ilgili tüm harcamaları oradan yap. Gelinliğin benim damatlığım her şey." Diye mırıldandım. "Saçmalama Fethi var benim param." Deyince kaşlarımı çattım. "Asıl sen saçmalama. O para benim asker maaşımla birikti. Seninle hayatımı kimsenin zenginliğiyle kurmak istemiyorum. Oradaki para düğün için fazlasıyla yeter. En ufak bir ihtiyacı bile oradan karşıla. Sadece bir tek şey için bekle ama beni." Muzip sesimle birlikte Eylem merakla mırıldandı. "Ne için bekleyeceğim?" deyince yüzümdeki gülümseme daha da genişledi. "Yatak odası yavrum. Ben rahatıma düşkün adamım. Bir tek onu ben seçmek istiyorum. Geri kalan her şey sen de." Eylem hırsla soludu. "Geri zekalı bende durmuş ciddi ciddi seni dinliyorum." Eylem kızgın kızgın söylenirken bir an ciddileştim. "Bir şey olmadı değil mi ben yokken Eylem? Korumasız sokağa çıkmıyorsundur inşallah. Gerçi haberi anında gelirdi ama.." diye sorgular bir ifadeyle mırıldandım. "Söz verdiğim gibi çıkmıyorum merak etme sen beni. Sen sadece kendini düşün sağ salim gel ben başka da bir şey istemiyorum." Sevgilimin aşk dolu sesi içimin yangın yerine dönmesine sebep olmuştu. Bahçe kapısının aniden açılmasıyla içeri Yavuz komutanın ve ardında Ateş'in girdiğini görünce oturduğum yerde toparlandım. "Eylem kapatmam lazım yavrum. Kendine dikkat et en kısa zamanda geleceğim yanına. Seni çok seviyorum." Diye konuştum. "Ben seni çok seviyorum sevgilim hoşça kal." Deyince derin bir nefes çekip telefonu kapattım. Tamamen kapattıktan sonra da yanıma koydum. Ateş bana kısa bir bakış atıp odasına geçerken Yavuz komutan yanıma oturdu.

KELEBEĞİN DANSI-EYFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin