Yirmi Sekizinci Bölüm

3.6K 153 167
                                    

Fethi;

"Fethi iyi misin?" Yavuz komutanın sesiyle yere odakladığım başımı ona çevirdim. "İyiyim.." diye belli belirsiz mırıldandıktan sonra tekrar bakışlarımı yere odakladım. Tam üç saattir Eylem de Fatma abla da ameliyattaydı ve bize tek bir bilgi bile verilmiyordu. Zehra teyzenin de kolu incindiği için sarılmış dinlendiriliyordu. Time ise ben ve Yavuz komutan dışında operasyon da olduğu için bir şey belli olmadan haber vermek istememiştik. "İyi olacaklar Avcı... Güçlü ol aslanım" hafifçe başımı salladım. "İyi olacaklar başka şansları yok. ama... bize bunu yaşatan o şerefsizden bunun hesabını sormazsam yaşamak bana haram." Diye öfkeyle konuşunca Yavuz komutan da derin bir nefes aldı. "Çolak bu yaptığının bedelini ödeyecek. Ona bu dünyayı dar edeceğiz sen merak etme. Hele bir ameliyattan çıksınlar güzel haberleri alalım sonra bakacağız." Deyip omzumu hafifçe sıkıp ayağa kalktı. "Daha fazla beklemeyelim. Ben Hafız'a haber vereceğim gelsin. Hayırlı haber olsa da kara haber olsa da burada olsun." Deyip yanımdan uzaklaşınca bende derin bir nefes almaya çalışarak gözlerimi kapatıp başımı yaslandığım duvara sertçe vurdum. O anda ameliyathanenin kapısının açılmasıyla hızla yerimden kalktım.

"Doktor?" korkuyla mırıldanmamla doktor da gergin bir şekilde yanıma geldi. "Fatma hanım da Eylem hanım da ameliyattan çıktı. Siz hangisinin yakınısınız Fatma hanımın mı?" deyince başımı iki yana salladım. "Eylem.. Eylem Kulaksız'ın eşiyim ben. Karım iyi mi?" sesim titreyerek konuşurken gözlerimin dolmasına engel olamadım. "Eylem hanım iyi. Ameliyathanenin diğer çıkışından normal odaya alıyoruz şimdi. Kızınız da sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi." Gözümden bir damla yaş süzülerek sevinçle gülümsedim. "Allahım çok şükür. Bağışladın bana onları şükürler olsun." Sevinçli dualarımla doktora baktım. "Fa Fatma abla iyi mi? Onun eşi operasyon da şu an da." İçimdeki korku kendi sevincimi yaşayamadan geri dönerken doktor da hafifçe içini çekti. "Fatma hanım iyi. Onu da normal odaya alacağız birazdan. Narkozun etkisinin geçmesini bekliyoruz. Ancak... kaza sırasında kamyon arabaya Fatma hanımın tarafından çarptığı için eşinize göre daha büyük bir travma yaşamış. Maalesef.. Bebeği kurtaramadık." Ayaklarımdaki gücün çekildiğini hissederek banka çökerken ağzımdan acılı bir inleme döküldü. "Fatma ablayla Hafız'ın mı bebeği öldü?" inanmak istemiyormuş gibi başımı iki yana salladım. "Evet beyefendi.. Fatma hanım hayatta kaldığı için şanslı. Hastaneye geldiğinde durumu gerçekten çok ağırdı. Üzgünüm." Deyince gözünden akan yaşı silip doktora baktım. "Doktor bey... Siz kimseye bir şey demeyin. Biz kaç zamandır onların bebeğini bekliyoruz. Çok hassas bir durum şu an da . o yüzden izin verin yakınlarımıza haberi ben vereyim." Deyince doktor da anlayışla başını salladı. "Peki... Geçmiş olsun tekrar. Bir iki saate kızınızı annesinin yanına alırız görürsünüz." Deyince hafifçe yutkunup başımı salladım.

Ağlayarak içimi çekerken Yavuz komutan yanıma geldi. "Ne oldu Avcı?" panik olduğu sesinden bile belli olurken gözlerimi silip baktım. "Acımız çok komutanım acımız çok." Derken yeniden ağlamaya başladım. "Hafız ile Fatma'nın bebeği öldü komutanım." Deyince Yavuz komutan da gözleri dolarak yanıma oturdu. "Ne diyorsun Avcı?" hafif bir nefes alıp kendimi toparlamaya çalıştım. "Bu son şanslarıydı komutanım. İkisi de bu acıyı kaldıramaz." Yavuz komutan da gözünü yavaşça silip başını salladı. "Kaldıramazlar Avcı." Acılı bir gülümsemeyle komutanıma baktım. "Aylardır nasıl hevesle beklediler komutanım. Fatma abla elleriyle işledi bebeğinin her eşyasını. Hafız ağabey kaç adak adadı kızı sağlıkla doğsun diye." Deyip hafifçe hıçkırınca Yavuz komutan da hafif bir nefesle arkasına yaslandı. "Allah biliyor Avcı... Aynı şey sizin başınıza gelse yine çok üzülürdüm. Ama derdim ki daha gençler, sağlıklılar önlerinde daha bir sürü fırsatları olur anne baba olmak için. Birbirlerine sarılır teselli olurlar yaralarını sararlar derdim. Şimdi ben Hafız'a ne diyeyim Avcı? Nasıl teselli edeyim?" bakışlarım acıyla sertleşirken hafifçe yutkundum. "Komutanım... sen hiç bir şey deme. Müsaade et ben söyleyeyim Hafız ağabey gelince." Yavuz komutan dikkatli bir ifadeyle yüzüme baktı. "Sırtımdan yük alırsın Avcı... Benim bu haberi Hafız'a verecek gücüm yok." gözümden akan yaşı silip başımı salladım. "Sağ ol komutanım." Deyip ayağa kalktım. "Müsaadenle ben Eylem'e bakayım." Deyip koridorda yürümeye başladım.

KELEBEĞİN DANSI-EYFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin