Otuz Dokuzuncu Bölüm

4.9K 159 107
                                    

Fethi;

Balkonda oturmuş sigaramı içerken Ateş de yanımda sessizce oturuyordu. Yavuz komutanlar kısa bir süre durup alaya dönmüşlerdi Eylem de tartışmamızdan ve yeterince yıpranmış olduğundan dolayı odadan çıkmadan saatlerdir uyuyordu. "Ayy uyudu sonunda sütünü içip." Nazlı konuşarak balkona çıkıp Ateş'in yanındaki boş sandalyeye oturdu. "Nereye yatırdın?" deyip sigaramdan bir nefes çektim. "Eylem'i uyandırmasın dedim şimdi salonda beşiğinde uyuyor. Hem ağlarsa duyarız." deyince hafifçe başımı salladım. "Sağol Nazlı sen ilgilendin bütün gün." deyince Nazlı da hafifçe gülümsedi. "Teyzesiyim ben onun ilgileneceğim tabii ki teşekkür etmene gerek yok." deyip elimi okşayınca bende hafifçe gülümsedim.

"Eylem'in üzerine gitme Avcı.." Ateş'in sert sesiyle bakışlarımı ona çevirdiğim de o da ciddiyetle yüzüme bakıyordu. "Onun yaptığı sadece şımarıklık başka hiç bir şey değil." diye homurdandım. "Lan saçma sapan konuşma. Eylem sana ne zaman kapris şımarıklık yaptı. Nasıl bir kadın olduğunu bilmiyoruz sanki. Eylem aylardır neler yaşıyor görmüyor musun sen Avcı hangi birine ses çıkarttı?" sessizce sigaramı söndürüp yutkundum. "Ailesini arkasında bıraktı seninle evlendi. Hamile olduğunu öğrendi daha sana söyleyemeden seni yoğun bakım kapılarında perişan halde bekledi. Operasyonlara gittin.. Gidiyorsun da haftalarca gözü yolda seni bekliyor. Bebeğini şerefsizler yüzünden hurda olmuş bir araçtan yaralı çıkarak doğurmak zorunda kaldı. Daha kızının yaşadığına sevinemeden senin bok yemene evladından ayrıldı. Canından can gitti lan kızın görmedik mi nasıl tükendiğini? Kızına kavuştu tam kendini toparladı derken itin teki yüzünden saldırıya uğradı ve biz yetişemedik Avcı. Kim olduğunu bilmediğimiz biri o adiyi öldürdüğü için Eylem tecavüzden hatta öldürülmekten kurtuldu. Bu kadar felaketin üzerine kız diyor ki galiba hamileyim ama istemiyorum. Ve sen kadına kaprisli şımarık diyorsun. Haksızlık değil mi oğlum kıza? Lan daha Zeynep'i doğuralı üç ay olmadı lan el kadar bebeği var beşikte." deyince hafifçe içimi çekip arkama yaslandım.

"Ya tamam Ateş Açar haklısın..." Nazlı benden önce davranıp yavaş bir sesle konuştu. "Ama boşuna yıpratıyor Eylem de kendini. Yani hepimiz tanıyoruz onu eğer gerçekten hamileyse kıyamaz ki bebeğine. Ne pahasına olursa olsun doğurur aldıracağım diye söylenip kendini de Fethi ağabeyi de yıpratması yanlış geliyor bana." Ateş saçlarını karıştırıp bir bana bir Nazlı'ya kısa bir bakış attı. "Eylem zaten daha yeni doğum yaptı. Çok ağır şeyler yaşadı eğer hamileyse sakın baskı kurmaya bebeği doğurması için ikna etmeye çalışmayın. Ne yapmak istiyorsa kendisi karar versin." başımı sallayıp Ateş'e baktım. "Haklısın kardeşim... Dediğin her lafa bende katılıyorum ama tek bir şeye değil. Hamileyse bu konuda tek başına karar veremez ikimiz ortak karar alırız ona göre hareket ederiz hemen aldıracağım diye havalara kalktı delirtti beni. Ne demek ya... Zeynep'ten ne farkı var o da bizim canımız kanımız olacak. Sırf hanım efendi hazır değil diye bir cana mı kıyacağız? Elbet bir yolunu buluruz ama asla aldırmasına izin vermem." kesin sesimle Ateş de içini çekti. "Oğlum makul ol biraz yumuşak davran kıza. Nazlı'nın dediği gibi bende eminim Eylem kıymaz kendi canına kanına. Beklemediği bir şey belli ki kız şok olmuş. İşi inada bindirmeden ikna olur zaten. Tabii bu kadar yaygaraya bir de hamile olmama ihtimali var tabii. Gidin hastaneye bir test bir şey yaptırın ona göre verirsiniz kararınızı." deyip ayağa kalktı. "Hadi Nazlı bizde gidelim artık sende dinlen kaç gündür operasyondu hastaneydi uyuyamadın." Nazlı da ayaklanınca kısa sürede evden çıktılar. Bende hafif bir nefesle salona gidip kızımın derin bir şekilde uyuduğunu görünce yatak odasına geçip Eylem'i de kontrol edip duş almak için banyoya girdim.

Kısa bir duşun ardından banyodan çıktığımda Eylem'in de uyanmış vaziyette yorganın altında yattığını gördüm. Onu her zaman neşe saçan ve güçlü bir halde gördüğüm için bu üzgün, yorgun hali içimin ezilmesine neden olurken bakışlarımı karımdan çekip gardroba yöneldim. Gri eşofman altımda, siyah tişörtümü alıp yatağın üzerine koyduktan sonra çekmeceden iç çamaşırı da alıp belimdeki havluyu attım. Hızlı bir şekilde giyinip havluyla saçlarımı kurulamaya başladım. Bebefondan Zeynep'in hafif mızırdanan sesini duyunca uyandığını anlayıp salona geçtim. "Güzelim... Uyandın mı sen babacım gel bakalım kucağıma." deyip kızımı kucağıma alıp güzel kokusunu içime çekerken Zeynep'in huysuzlanmaya devam etmesiyle annesinin kucağını aradığını anladım. Derin bir nefesle saçlarını koklayarak öpüp yatak odasına geri döndüğümde Eylem de yerinde toparlandı. Hiç bir şey söylemeden Zeynep'i yanına yatırıp geri çekilince Eylem'in dudaklarını dişleyerek kızımızı kucağına aldı. Zeynep annesinin kokusuyla anında sakinleşerek keyifli mırıltılarıyla annesini izlemeye başlayınca bende yüzümdeki gülümsemeye engel olamadan başımı iki yana salladım.

KELEBEĞİN DANSI-EYFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin