Dokuzuncu Bölüm

5.3K 169 30
                                    

Fethi;

Saçlarımda hissettiğim tanıdık parmaklarla birlikte içime huzurun dolduğunu hissederken bir yandan da vücudumun her bir noktasına büyük sancıların saplandığını hissettim.bilincim gittikçe yerine gelirken yavaşça gözlerimi açtığımda bir çift güzel gözle karşı karşıya geldim. "Fethi... Allahım çok şükür." Eylem yanaklarına süzülen yaşları umursamadan uzanıp alnıma minik bir öpücük bıraktı. "Eylem..." kuruyan dudaklarımı ıslatmaya çalışarak yutkundum. "Su..." diye fısıldayınca Eylem hemen geri çekilip su şişesinden bardağa biraz su koyup dudaklarıma değdirdi. Sudan bir yudum alıp acıyla yüzümü buruşturarak geri çekildim. "Ağrın var değil mi? Hemen doktoru çağırayım iğne yapsın geçirsinler ağrılarını." Derin bir nefes almaya çalışıp sevdiğim kadına baktım. "İyiyim ben güzel gözlüm. İğneler uyutur, uyumak istemiyorum." Eylem hafifçe burnunu çekip tekrar saçlarımı okşamaya başladı. Bende hafif bir gülümsemeyle onu izlemeye başladığım sıra boynundaki sargıyı fark etmemle panikle yerimde doğrulmaya çalıştım. "Boynun..." diye mırıldanırken ani hareketimden dolayı vücuduma kramplar girerek geri yatmak zorunda kaldım. "İyiyim... Bir şey yok küçük bir kaza." Eylem beni sakinleştirmeye çalışarak sargılı elimi okşadı. "Bir süre ellerini kullanamayacaksın. Tırnaklarından dolayı biraz mikrop kapmışsın ama geçecek. Sol elinin parmağında da küçük bir kırık var ama birkaç haftaya geçecek." Eylem dikkatimi dağıtmaya çalışarak benimle ilgili açıklama yaparken sinirle derin bir nefes aldım. "Bırak benim elimi kolumu şimdi. Benim umurumda mı şimdi elim kolum? Ne oldu boynuna senin?" ısrarla sormaya devam ettim. "Seni bulduğumda evde saklanan bir militan bıçak dayadı boynuma. Ama Ateş'le Keşanlı baktı icabına boş ver." Deyip başını yastığımın kenarına koyduktan sonra burnunu yanağıma hafifçe sürterek kokladı. "Kokuna kavuştum artık hiçbir şeyin önemi yok. geçti." Yavaşça dönüp Eylem'in alnından öptüm.

"Niye geldin oralara Eylem? Bizimkiler hallederdi." Eylem yavaşça gözlerini kapattı. "Çok özlemiştim daha fazla ayrı kalmak istemedim geldim işte." Çocuksu ses tonuna hafifçe gülümsemekten kendimi alamadım. "Bir daha ki sefere benim gelmemi bekle o zaman. Kendini tehlikeye atmanı istemiyorum." Uyarıcı ses tonumla Eylem de gözlerini açıp kafasını yastıktan kaldırdı. "İstersen fanusa koy da orada yaşayayım hayatım ne dersin?" muzip bir gülüşle başımı salladım. "Valla fena fikir değilmiş yavrum. Böylece içim rahat olur benimde." Deyince Eylem hafifçe koluma vurup gülümsedikten sonra tekrar başını yastığımın kenarına koydu. "Ama olmaz öyle sende yaralısın güzelim. Gel yanıma bakalım dinlenmen lazım." Deyip hafifçe yana kaydım. Eylem de koluma sarılıp yanıma kıvrıldı. Burnunu hafifçe omzuma dayayınca gülümsemekten kendimi alamadım. "İnsan barut kokusunu niye sever ki?" deyince Eylem kolumu daha çok sarıp çıplak omzuma minik bir öpücük bıraktı. "Ben o kokuya aşığım." Deyince saçlarından öpüp kafalarımızı birbirimize dayamamızı sağladıktan sonra gözlerimi kapattım. Kısa sürede Eylem'in düzenli nefes alış verişlerini duyunca benim de vücudumdaki ağrılardan eser kalmadığını fark ettim. Uzun bir süre sonra sevdiğim kadının nefesini hissederek huzurlu bir uykuya daldım.

Derin uykumun arasında uzaktan kulağıma dolan seslerle gözlerimi açtım. Kapı bir kez daha çalınınca Eylem'de gözlerini açıp bakmaya başladı. "Gel." Diye mırıldanırken Eylem de yanımdan kalkıp koltuğa oturdu.kapının açılmasıyla ben şaşkınlıkla bakarken Eylem yüzü aydınlanarak ayağa kalktı. "Orkun! Nereden çıktın sen?" Orkun iki adım da Eylem'in yanına yaklaşıp endişeyle gözlerini Eylem'in boynunda gezdirip nazik bir hareketle kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı. "Çok korktum Eylem." Diye gözlerini kapatarak mırıldanınca yattığım yerde rahatsızca kıpırdanıp öksürdüm. Benim öksürüğümle Eylem Orkun'dan ayrılıp bana baktı. "İyi misin Fethi?" deyince gözlerimi Orkun'dan ayırmadan başımı salladım. "İyiyim yavrum yok bir şey." Orkun ona baktığımı fark edince duruşunu dikleştirip ellerini cebine soktu. "Geçmiş olsun Fethi. İkiniz de büyük bir tehlike atlatmışsınız." Yandan bir gülümsemeyle Eylem'e elimi uzattım. Eylem elimi tutunca yavaşça kendime çekip yanıma oturttum. "Neyse ki ikimiz de iyiyiz teşekkür ederiz nazik ziyaretin için." Deyip kendime hakim olmak için bir nefes aldım. " Sen nasıl öğrendin peki?" diye merakla sorguladım. "Rüstem amca Eylem'e ulaşamayınca merak etti. Ufak bir araştırmayla da durumu öğrenmiş. Sizin hayatta olduğunuzu duyunca içi rahatladı ama Eylem'i kontrol etmem için beni gönderdi." Deyip bakışlarını tekrar Eylem'e yöneltirken az önce Eylem'in oturduğu kanepeye oturdu. "Yaran çok derin mi?" deyince Eylem şefkatle başını yana eğip gülümsedi. "Önemli değil Orkun ufak bir yara sadece. Hem iz bile kalmazmış." Orkun bana kısa bir bakış atıp gülümsemeye çalıştı. "Babanın da haberi oldu Eylem." Eylem yerinde huzursuzca kıpırdanırken bende kaşlarımı çattım. Eylem'in babası benim asker olduğumu öğrendikten sonra tavrını belli etmişti ama ben operasyondan dolayı Eylem'i onların yanında bırakmak zorunda kalmıştım. Sonradan Eylem'den öğrendiğime göre baba kız büyük bir kavga etmiş Eylem'in babası yalıyı terk edip bir otele yerleşmişti. Eylem de hemen sabahında Karabayır'a geri dönmüş babasını bir daha da aramamıştı.

KELEBEĞİN DANSI-EYFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin