Elli Beşinci Bölüm

4.5K 153 30
                                    

İki Hafta Sonra;

Fethi;

Zeynep'in ağlama sesini duysamda dört günlük bir operasyondan daha yeni geldiğim için yorgunluktan gözlerimi açamadım. "Eylem baksana şu kıza yorgunum zaten." homurdanmama karşılık bulamayınca gözlerimi açtığımda karımın yanımda olmadığını gördüm. Sıkıntılı bir nefes alıp yerimden kalktıktan sonra ayaklarımı sürüyerek kızımın odasına girdim. "Babacım... Günaydın ne güzel karşılama bu böyle ama..." deyip yatağında gözünden yaşlar süzülerek yatan kızımı kucağıma aldım. Güzel kokusunu içime çekip kenarda duran ince örtüsünü üzerine aldıktan sonra saçlarını öperek odadan çıktım. "Annen nerde peki?" deyip salona ilerlediğim de Eylem'in kanepe de uyuduğunu gördüm. Yanına yaklaşıp üzerinden yere düşmüş battaniyeyi alıp tekrar üzerine serdikten sonra güzel gözlerini üzerimde gezdiren kızıma gülümseyerek baktım.

"Hadi gel karnını baba doyursun bugün..." deyip kızımla birlikte mutfağa geçtim. Zeynep'i mama sandalyesine oturttuktan sonra dolaptan çıkarttığım sütü ısıtmak için cezveye koyduktan sonra bebe bisküvisini ve muzu çıkartıp mama tabağında ezmeye başladım. "Biliyorum annenin sütü daha iyi alternatif ama bununla idare edeceksin yaka iğnesi. Hem babanın elide lezzetlidir bakma sen pek gösteremiyorum ama." deyip ocakta ılıyan sütü alıp mama tabağına ekledim. İyice karıştırıp sıcaklığını da kontrol ettikten sonra mama kaşığını da alıp sandalyeye oturdum. "Hadi bakalım Zeynom kahvaltımızı yapalım." deyip mama dolu kaşığı kızıma uzattım. Zeynep de acıktığı her halinden belli olan gözlerini parıldatarak kaşığa uzandı. Mamanın tadını alınca yüzünü ekşiterek geri çekilince bende hafifçe güldüm. "Gayet güzel olmuş bir kere... Bak kocaman adamım, dağlarda tepelerde kötü adamları avlıyorum. Hiç babanın yaptığı mamaya yüz ekşitme hanım efendi." deyip kızıma mamasını yedirmeye devam ettim.

Kızımın karnını doyurup kucağıma alınca burnuma gelen kokuyla yüzümü buruşturdum. "Yani Zeynep tüm garezin bana mı babacım ne bu koku ya?" deyip minik burnundan öpünce Zeynep de utanarak göğsüme kapandı. Gülerek kızımın saçlarından öpüp odasına girdim. Hızlı bir şekilde altını temizleyip beşiğine yatırdım. "Bekle beni burda hemen geliyorum" deyip işaret parmağımla burnuna dokunduktan sonra odadan çıktım. Banyoya girip kenarda duran bebek küvetini lavabonun geniş tezgahına koyduktan sonra suyun sıcaklığını ayarlayarak kovaya su koydum. Tekrar kızımın yanına dönüp kucağıma aldım. "Gel bakalım iyice misler gibi kok pasaklı yaka iğnesi seni." deyip kızımla birlikte banyoya girdim. Zeynep'in üzerindekileri çıkartıp küvetine oturttuktan sonra suyu üzerine dökmeye başladım. Zeynep de gülmeye başlayarak minik ördeğini suda yüzdürerek oynamaya başladı.

Zeynep'in banyosunu yaptırdıktan sonra kızımı havlusuna sarıp odasına götürdüm. Tavşanlı tulumunu giydirip ince yeleğini de giydirdikten sonra kucağımda kızımla salona girdiğim de Eylem'in de uyandığını gördüm. "Günaydın yavrum..." deyip saçlarına eğilip koklayarak öptükten sonra kucağımda kızımla yanına oturdum. "Günaydın..." belli belirsiz mırıltısıyla dikkatli bakışlarımı yüzünde dolaştırdım. "Niye burda uyudun Eylem?" deyince hafifçe omzunu silkti. "Uyuyamıyorum... Kıpırdanıp seni de uyandırmayayım diye buraya geldim uyuyakalmışım." hafifçe dudaklarımı dişleyip başımı salladım. "Toparla kendini Eylem... Bu şekilde Murat'a faydan yok görmüyor musun? Bu şekilde kendine bile faydan yok senin?" sert sesimle Eylem de bakışlarını bir anda bana çevirerek bakmaya başladı. "Var mı bir gelişme peki?" deyince başını iki yana salladı.

"Komada halen... Beynindeki kurşunla halen komada kardeşim." derin bir şekilde içimi çekip huysuzlanan kızımı yerdeki oyun halısının üzerine koyup tekrar karımın yanına döndüm. Murat'ın Eylem'in kucağında kalbi dursa da kalp masajıyla hayata döndürmeyi başarmıştık. Hastaneye geldiğimiz de saatler süren bir ameliyata girmek zorunda kalmıştı. Karnındaki ve kalbine yakın noktadaki iki kurşunu da başarıyla çıkartsalarda beynindeki kurşun çok kritik bir noktada olduğu için kanamayı durdurup uyutmaya karar vermişlerdi. Günlerdir yoğun bakımda uyutulup vücudunun kendini toparlamasını bekliyorlardı. Sonrasında uyandırıp durum değerlendirmesi yaptıktan sonra beynindeki kurşun için de ayrı bir ameliyat yapacaklardı ama bu süreçte Murat'ı kaybetme riskimiz de oldukça yüksekti.

KELEBEĞİN DANSI-EYFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin