On Dokuzuncu Bölüm

6K 159 53
                                    

Selam... Dün ki bölümden sonra hırsla yeni bir bölüm yazayım dedim. Biraz tatlı, biraz romantik, sonu da biraz gıcık oldu ama umarım beğenirsiniz. Yorumlarınız kıymetli bekliyorum. İyi okumalar :)

İki Hafta Sonra;

Fethi;

"Sevgilim... Bak iyi değilsen gitmeyelim." Sabır dileyerek havaya baktıktan sonra karımın yüzünü ellerimin arasına alıp alnından öptüm. "Ben iyiyim güzelim. Artık bebeğimizle tanışmak istiyorum erteledik zaten yeterince hadi." Deyince Eylem de başını salladı. Portmanto da duran siyah pançosunu alıp omuzlarına koyup önden minik düğmelerini bağlamaya başladım. "Hava iyi sıkılırım" dese de hiç karıma bakmadan düğmeleri kapatmaya devam ettim. "Olmaz hasta olursun sağlığınız önemli rüzgar esiyor hem." Eylem yanaklarını şişirerek yüzüme bakarken bende doğrulup inatçı parıltılarla yanan yüzüne baktım. "Hadi itiraz yok düş önüme çıkalım." Deyip kapıyı gösterdim. Eylem kapıyı açıp önden yürürken bende yanımda bahçeye çıkmak için can atan Barney ile çıktım. Onun için yaptığım küçük kulübeye bağlayıp mamasıyla suyunu da yanına koydum. "Hadi bakalım görüşürüz yakışıklı." Deyip kafasını sevdikten sonra beni bekleyen karımın yanına gidip elinden tuttuktan sonra yürümeye başladık.

Hastaneye gelince sıramızı beklemek için oturduk. Ben heyecanla hızlı hızlı ayağımı sallarken bir yandan da Eylem'in elini sıkıca tutuyordum. Eylem ise bizim gibi sıra bekleyen kadınlarda gözlerini gezdiriyordu. Hepsinin hamilelikleri oldukça belli oluyordu. "Fethi benim de karnım bu kadar büyüyecek mi?" çocuksu sesiyle hafif bir kahkaha attım. "Büyüyecek tabii yavrum." Güzel gözlerini bana çevirip umut dolu gözlerle baktı. "Taşıyabilirim değil mi? Bir şey olmaz?" gülümsemeyerek yanağını okşadım. "Sen neleri taşıdın yavrum? Ne yükler taşıdın bebeğimizi de sağlıkla büyüteceksin karnında. Sonra kucağımıza alacağız endişelenme tamam mı?" hafifçe başını allayıp gülümseyince bende elimdeki elini destek olurcasına sıktım. "Eylem Kulaksız?" hemşire kapıdan çıkıp konuşunca ayağa kalktık. "Buyurun doktor sizi bekliyor." Deyince ikimiz de aynı anda derin nefesler alıp içeri girdik.

Güler yüzlü otuzlu yaşlarında kadın doktor "Hoş geldiniz Eylem hanım bende sizi bekliyordum kaç zamandır." Deyince masasının önündeki koltuklara oturduk. "Bizde daha erken gelmeyi düşündük ama bazı durumlardan geciktik." Doktor anlayışla başını sallayıp ayağa kalktı. "O zaman sizi daha fazla bekletmeyelim. Ultrason bölümüne geçin ben geliyorum." Hemen ayağa kalkıp Eylem'e elimi uzatıp kalkmasına yardımcı oldum. "Yahu daha o kadar değil ne abarttın sende" Eylem'in sözlerine bir şey demeden sadece başımı iki yana sallayıp odanın içindeki kapıya yönlendirdim. İçeri girince üzerindeki pançoyu çıkartıp sedyeye uzanmasına yardımcı olduktan sonra heyecanla elinden tutup doktoru beklemeye başladım. "Sizi daha fazla bekletmeyelim." Doktor neşeyle içeri girip ultrasonu açtıktan sonra Eylem'in kasıklarına jel sıkıp ultrason başlığını dolaştırmaya başladı. Bizde aynı anda bakışlarımızı ekrana çevirip bakmaya başladık. Bulanık ekrana ikimizde otuz saniye kadar baktık. "Eee ama nerede bu?" ikimizde aynı anda konuşunca doktor hafif bir kahkaha attı. "Daha çok küçük kendini saklamış." Deyip başlığı biraz daha oynatınca ekranda bir görüntü belirdi. "İşte burada.... Bebeğinize merhaba diyebilirsiniz." Ağzım şaşkınlıkla açılırken gözlerim de yanmaya başlamıştı. "Çok küçük..." Eylem sesi titreyerek mırıldanırken çoktan gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. "Yavrum çocuk dokuz yaşında değil ki dokuz haftalık daha tabii küçük olacak." Eylem sinirle bakışlarını ekrandan çekip yüzüme baktı. "Olsun çok küçük." Diye homurdanıp tekrar bakışlarını ekrana kaydırdı.

"Henüz sadece iki buçuk santimetre boyunda ve oldukça sağlıklı gözüküyor. Ayrıca siz henüz hissedemeseniz de o karnınızda hareketlerine başladı." Eylem gülerek ekrana bakarken doktor ultrason makinesinin birkaç tuşuna bastı. Aynı anda da odayı oldukça hızlı sesler doldurmaya başladı. "Bu ne?" Eylem telaşla doktora bakarken doktor da rahat bir ifadeyle gülümsedi. "Bebeğinizin kalp atışları." Eylem hafif bir hıçkırıkla parmağını ekrandaki görüntüye değdirirken benim de yanağıma bir damla yaş süzüldü. "Fethi bu çok güzel." Eylem'in gözyaşları durmaksızın akarken bir yandan da konuşuyordu. Aşkla saçlarını okşayıp gülümsedim. "Senin mucizen güzelim.." diye yumuşak bir sesle konuştum.

KELEBEĞİN DANSI-EYFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin