Yetmiş Dokuzuncu Bölüm

4.1K 173 54
                                    

Fethi;

Eylem'in acı dolu inlemesi doğumhaneyi doldururken bende yüzümü buruşturarak elini tuttum. "Güzelim.." şefkatli sesimle birlikte Eylem de bakışlarını bana çevirdikten sonra yüzünden süzülen terlere karışan gözyaşları yeniden akmaya başladı. "Çok canım yanıyo..." deyip yeniden gelen sancı dalgasıyla ufak bir çığlık attı. Yaklaşık yedi saat önce hastaneye giriş yapmıştık doktorlar iki saat önce de doğuma tamamen hazır olduğunu belirtip doğumhaneye almışlardı ama zor bir doğum olduğu için Eylem fazlasıyla zorlanıyordu. "Eylem... Sakin olmaya çalış çok az kaldı derin derin nefeslerden sonra gelen sancı dalgasıyla ıkınman lazım." doktorun talimatıyla Eylem başını arkaya attı. "Dayanamıyorum artık..." deyip canının acısıyla elimi sıkıca tutunca bende boneden kurtulmuş saçlarını arkaya attım. "Güzelim azıcık daha dayan bak alacağız bebeğimizi kucağımıza... Bak kızımız da bekliyor bizi dışarıda..." Eylem tüm acısına rağmen başını sallayıp bir yandan da gülümseyince bende gözlerim dolarak elini destek olmak istercesine daha sıkı tuttum. Doktor tekrar talimatlarını vermeye başlayınca Eylem de kalan tüm gücüyle bebeğimizi dünyaya getirmek için uğraştı. Bir buçuk saatin daha sonunda Eylem büyük bir rahatlamayla gözlerini kapatırken bende artık gözyaşlarımı tutamıyordum. Doğumhanenin içini önce cılız bir ağlama sesi doldurunca Eylem de gözlerini açıp hemşirelerin başında toplandığı bebeğimize bakmaya başladı. Ağlama sesi gittikçe güçlenirken ikimiz de hıçkırıklarımıza engel olamadık.

"Küçük prens geldi." güler yüzlü hemşire temizleyip açık mavi örtüye sardığı oğlumuzu Eylem'in göğsüne bıraktı. "Oğlum..." Eylem sesi titreyerek mırıldanıp oğlumuzun saçlarından koklayarak öperken bende oğlumun kırmızı yanağını okşadım. "Hoş geldin babasının aslanı..." oğlum annesinin kokusuyla anında sakinleşip küçük ağzını açarak esnedikten sonra uykuya dalınca bende kıkırdayarak bakışlarımı karıma çevirdim. Yorgun yüzünde bakışlarımı dolaştırdıktan sonra eğilip dudaklarına aşk dolu bir öpücük bıraktım. "Teşekkür ederim güzelim... Bana bu mutluluğu yaşattığın için bana dünyalar güzeli iki çocuk verdiğin için teşekkür ederim sana.." mırıltımla birlikte Eylem'in yanağından bir damla yaş süzüldü. "Asıl ben teşekkür ederim yanımdasın." ikimiz de bir yandan ağlayıp bir yandan gülerken yanımıza gelen hemşireyle duraksadım. "Sizi dışarı alalım annemizi odasına almak için hazırlayıp küçük delikanlıyı da biraz daha temizlememiz gerekiyor." hemşirenin sözleriyle başımı sallayıp karıma ve oğluma baktıktan sonra yanlarından ayrıldım. Üzerimdeki önlükten, yüzümdeki maskeden kurtulup doğumhane kapısından çıktığım da timin heyecanla başıma toplandığını gördüm. Hepsi hafif endişeli gözlerle bana bakarken kocaman gülümsedim. "Oğlum doğdu." hepsinden bir sevinç çığlığı yükselirken mutluluğumu kardeşlerimle paylaştım.

Yarım saatin sonunda oğlumun buluduğu bebek odasının önündeki camekandan hevesle bakarken tim de sesini çıkartmadan beni taklit ediyordu. "Oğlum bu oğlanı kuvöze filan koymayacaklar mı ya? Erken doğdu." Ateş'in endişeli sesiyle bende kaşlarımı çatarken Keşanlı'nın güldüğünü duydum. "Lan ne kuvözü şu tosuna baksana sen. Tam vaktinde doğsa bizimle birlikte operasyona çıkarmış." Keşanlı'nın sözlerine bende elimde olmadan gülsem de oğlumdan gözlerimi alamıyordum. "Eylem'i de odaya almışlardır yanına çıkalım bari" Yavuz komutanın hatırlatmasıyla başımı sallarken bebek odasından hemşire çıktı. Bir adım öne çıkıp kadına kibar bir ifadeyle gülümsedim. "Oğlum nasıl iyi değil mi?" deyince hemşire de olumlu manada başını salladı. "Gayet sağlıklı bir bebek. Oldukça sağlıklı gelişmiş, ciğerleri de kendi kendine nefes almaya yetecek kadar iyi durum da kuvöze gerek yok o yüzden. Birazdan annesinin yanına getireceğiz zaten merak etmeyin." Rahat bir nefesle gülümseyince hemşire yanımızdan uzaklaşınca bende oğluma kısa bir bakış atıp karımın yanına gitmek için asansöre ilerledim. Hemşirelerden oda numarasını öğrenip Eylem'in odasına girdiğim de üzerindeki ince penye geceliği sağ koluna bağlanmış serumla yorgun bir şekilde yattığını gördüm. Benim geldiğimi fark etmiş gibi gözlerini aralarken bende yanına yaklaşıp alnından öptüm.

KELEBEĞİN DANSI-EYFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin