Bölüm - 6

4.9K 205 26
                                    

BÖLÜM - 6
Yazar: Ningyoo

!!! Bu bölüm ciddi şiddet sahneleri içermektedir.

13 SENE ÖNCE

"Luhan! eğer güçlü bir erkek olmak istiyorsan buna dayanacaksın!"

Elindeki kırbacı acımasızca sallayan adam, sanki onun sadece 12 yaşında bir çocuk olduğunu bilmiyordu.

Luhan acıyla inlerken ellerini kulaklarına götürdü. Kırbacın sesini ve vücuduna çarptığında çıkan sesi duymak istemiyordu. Bazen bu odada ölüp gideceğini düşünüyordu. Her hafta, aynı saatlerde onlarca çocuk hücrelere dolduruluyor ve 'dayanıklılık' dersi alıyordu.

Luhan diğerlerinin yanında en zayıf bedenlerden birisiydi. Aileler çocuklarının ölümünü bile göze alıp bu okula onları gönderiyordu.

Devlet kayıtlarında özel bir kolejdi. Başarılı öğrencilere sahipti ama gerçekte askerden bile daha dayanıklı ölüm makinası yetiştiriyorlardı. Bu okula sadece bir ailenin sizi tavsiye etmesiyle, size referans olmasıyla girebilirdiniz. Dışarıdan öğrenci kesinlikle alınmıyor, sınavlarda bir şekilde oyunlar dönüyor ve öğrenciler reddediliyordu.

Luhan da o şanslı ailelerin çocuklarından sadece birisiydi.

Her sene en başarılı öğrencilerde Kore genelinde bu okuldan çıkıyordu. Her türlü 'eğitimi' çok kaliteli bir okuldu. Mezun olduktan sonra belki de buradaki arkadaşlarıyla yüz yüze gelecek, düşman olacak, çarpışacaklardı.

***

Küçük bedeni yediği kırbaç darbelerine daha fazla dayanamadı. Yerde kuru bir yaprak gibi titredi ve her şey karardı.

Luhan gözlerini açtığında kırmızı odadaydı. Buradan nefret ediyordu. Hangi revir ya da hastane kırmızı duvarlara sahip olabilirdi ki? buraya gelen çocukların kırmızı renkten rahatsız olarak bir an önce işkence odalarına, derslerine dönmeleri isteniyordu.

Ailelerle yapılan sözleşmede "öğrenciler kendilerini iyi hissedene kadar revirde ya da hastanede kalabilir" yazıyordu. Bu ortam tabiiki ne kadar müsaade ederse. Luhan bu kırmızı duvarlardan nefret ediyordu.

Ürkekçe açılan kapıdan içeriye parmak uçlarında arkadaşları geldi. Onları seviyordu. Yüzündeki yaralarla onlara kocaman gülümsedi. Burada yakalanırlarsa hepsi ceza alabilirdi. Sadece Luhan'a:

"Çabuk iyileş, seni özledik" dediler ve el sallayıp çıktılar.

Luhan ertesi gün iyi olduğunu söyleyerek taburcu oldu.

***

"Luhan yapabilirsin! Yapmazsan hücreye girmemiz gerekecek. Hep birlikte!"

Bu uyarıyla birlikte tüm gözler Luhan'a çevrildi. Herkes mırıldanıyordu.

"Yap hadi! senin yüzünden dayak yiyeceğiz!"

Luhan tek başına herşeye katlana bilirdi ama diğerlerinin yok yere acı çekmesini istemezdi.

Bıçağı eline aldı. Önünde bağlı duran farenin boynundan karnına kadar derin bir kesik attı. Sıçrayan kan ellerini ve sarı saçlarını boyamıştı. Fareden iniltiler çıkıyordu. Bıçağı bıraktı ve bu sefer eline satırı aldı. İki eliyle sıkı sıkı tutuyordu. Kollarını yukarı kaldırdığında ona cesaret veren sesi duydu, O'nun sesini:

"Şu an daha çok acı çekiyor Luhan..."

Luhan sese döndü ve gözleri doldu. Doğru söylüyordu. Başının üzerine kaldırdığı kolları titriyordu. Derin bir nefes aldı. Can çekişen fareyle göz göze geldi. Kolları artık titremiyordu. Gözlerini kapattı ve tüm gücüyle aşağıya indirdi. Ahşap masaya saplanan satırın ve farenin son sesi odada yankılandı. Luhan'ın gözleri hala kapalıydı ve tam ayakkabısının üzerine düşen şeyle gözlerini açtı.

RehinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin