32. Bölümden
Sehun üzerindeki köpek kokusuyla birlikte kanının kokusunu alıyordu ve çoktan birkaç parçası koparılmıştı. Sehun can havliyle ağzından son kez sevdiğinin adını haykırdı
"LUHAN!! Nerdesin Luhan!!!!"
Ama hiç kimse yoktu...
Tüm vücudundaki acıyla birlikte ve bu karmaşada Sehun tek gözünü araladı.
Uzun bir boşluğa gözlerini kapatmadan önce gördüğü son şey hamam böceğinin ölüsüydü.
Kaç gün geçmişti?
Ve o neden hala çürümemişti?..BÖLÜM - 33
Yazar: NingyooJae Joong şirkete gelmiş, Kris'in bir süredir boşladığı işlerle ilgileniyordu. Kore'deki şirket çalışanları -özellikle de kadın personel- bu durumdan oldukça memnun gözüküyordu. Kris tek başına kadın erkek herkesi hipnotize ederken, abisinin de burada olması müthiş bir şeydi. Hatrı sayılır miktarda erkek hayranları da vardı.
Hem dosyalara göz atıyor, hem de bilgisayardan Sehun'un tutulduğu hücreyi takip ediyordu. Aptal kardeşi Sehun'un orada olduğunu her an öğrenebilir olay çıkartabilirdi. Ya da Luhan gelebilirdi ki, beklediği ve istediği şey Luhan'ın gelmesiydi. Geç bile kalmıştı. Sonra bir anda ekranda dikkat çekici bir şey olmaya başladı. Jae Joong elindeki dosyayı bıraktı ve bilgisayarın sesini açtı.
Sehun acımasızca kolunu çekiştiriyor zincirle ses yapıyordu. Gerçekten bu kadar dayanıksız mıydı? Devamında Sehun yerdeki bir şeyi eziyordu. Böcek olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. O pis mekanda bu kadar az böcek olması ise her şeye rağmen oranın ilaçlanıyor olmasıydı. Demekki ara sıra ilaçlardan kaçabilen savaşçı böcekler ortaya çıkabiliyordu. Ne yazık ki zavallıcığın ömrü çok uzun olmamıştı. Jae Joong Sehun'un böceği ezdiği sahnede baya eğlenmişti. Kardeşi gerçekten bu kadar savunmasız birisine nasıl aşık olmuştu anlamıyordu. Belki de Sehun'un korunmaya ihtiyaç duyması o iki aptalında Sehun'a aşık olmasına neden olmuştu...
Kısa bir süre sonra Sehun kafasını duvara yaslamış ve uyuya kalmıştı. Çok uzun bir süre geçmemişti ama Sehun hareketlenmişti. Önce uykusunda -yüksek ihtimalle kabus görüyordu- Luhan'ın adıyla bağırmış sonra da yerinden sıçrayarak sandalyeyi fırlatmıştı. Bu hali açıklanamaz gözüküyordu. Jae Joong telefonunu aldı ve ekranı izlerken Sehun'a bakıcılık yapan kişiyi aradı. O kısacık bir kaç saniyede Sehun başını, kollarını hatta tüm vücudunu duvara çarpmaya başlamıştı. Delirmiş gibi davranıyordu. Ve Jae Joong emretmişti; "ilacı verin..."
Sehun olduğu yerde debelenirken sabah akşam gördüğü yüz hücreye girdi. Sehun kollarını kendine siper ederken adam ona yaklaştı ve eliyle yüzünün sağ tarafından itekleyip yüzünü duvara yasladı. Zavallı Sehun'un gittikçe bozulan psikolojisinin ve kabusunun ona bir oyun yaptığını kimse bilmiyordu. Bir köpeğin yüzünü parçaladığını düşünecek kadar dağılmıştı. Kolunu tutan ellerin bir köpek tarafından ısırıldığını düşünüyordu. Ayak bileğine yediği çelme hareketiyle, göğsünden itilerek yere düşerken, üzerindeki köpeğin ağırlığını hissediyor ve ayak bileğini köpeğin ısırdığını düşünüyordu. Yere düşen bedenine enjekte edilen uyuşturucunun etkisiyle bayılmadan önce yerdeki hamam böceğini görmüştü. Bir kaç saat önce ölmüş olmasına rağmen, Sehun için günler geçmiş gibiydi. Başka derdi yokmuş gibi böceğin neden hala çürümemiş olduğunu düşünmüştü.
Saçma da olsa bu düşünce Sehun'un aklının bir yerlerde hala yerinde durduğunu gösteriyordu.
Aklını kaçırmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rehin
Fanfiction[TAMAMLANDI] Dakikalarca sürdü bu boğuşma. Birbirlerini duvardan duvara çarpıp deli gibi öpüşüyorlardı! ... İtti onu. Küçük masaya çarptı ve üzerindeki işkence aletleri büyük bir gürültüyle yere dağıldı. ... Elinde bıçakla aradaki mesafeyi iyice ka...