Bölüm - 11

3.8K 170 24
                                    

9. BÖLÜMDEN

Bir kaç adım benden uzaklaştı. Arkası dönük, kendi kendine mücadele içinde gibiydi. Bana döndü yaklaştı ve kapıya sertçe vurdu.

Korkmuştum. Luhan'ın biraz kırık olduğunu biliyordum ama bu birazdan fazlaydı...

Beni kolumdan tuttu ve hızla cam merdivenlere doğru itekledi. Beklemediğim hareketle kendimi merdivenlerin üzerinde buldum.

Ne ara bu kadar güçlü olmuştu bu çocuk?!!

Yanıma geldi. Merdivenin basamaklarına dizini koydu. Bir bacağı bacaklarımın arasındaydı. Bacağımın tekini, kendi bacaklarıyla hapsetmişti. Ellerini yanlarıma, merdivenlerin üzerine koydu. Basamaklar üzerinde bu yakınlaşmayla kendimi biraz daha geriye attım. Şimdi burada yatıyor gibiydim.

Yüzüme doğru eğildi. Kırmızı gözleri delirmiş gibi gözlerime bakıyordu. Alnını alnıma yasladı. Burnu burnuma değiyordu ve onun nefesini içime çekiyordum.

Yeniden gözleri dolduğunda

"Gitme" dedi. Sadece "gitme"

***

BÖLÜM - 11

SEHUN ANLATIYOR:

O mükemmel yüz ve dudaklar bir kaç santim önümde duruyordu.

Hep gülmesini dilediğim, güldüğü zaman hayatıma güneş gibi doğan bu çocuk şimdi ağlıyordu.

Ellerimi merdivenden kaldırdım. Güzel yüzünü avuçlarımın içine aldım. Alnı hala alnıma yaslı, burnu burnumda ve gözleri kapalıydı. Ben de gözlerimi kapattım ve:

"Bana neden güvenmediğini...

-ben konuşurken dudaklarımız neredeyse birbirine değiyordu-

Şimdi neden gitmemi istemediğini... anlatırsan... gitmeyeceğim..."

Gözleri kapalı başını salladı. Sanırım bu tamam demekti. Benim de gözlerim kapalıydı ama avuçlarımın içinde, alnımda, burnumda hatta dudaklarımda hissettiğim ateş parçası hareket etmişti.

Bacaklarının arasına hapsolmuş bacağımın üzerine hafifçe oturdu. O da benim yüzümü avuçlarına aldı. Minik ve nazik elleri tenimde hissettim. Dokunduğu yeri bir güneş gibi yakıyordu. Yüzüme ufak okşamalar bırakırken:

"Sadece... Sadece biraz daha böyle kalamaz mıyız?" dedi.

Ellerimin arasındaki yüzü biraz daha kendime çektim. Dudaklarımızın bir kısmı artık birbirine değiyordu. Onu daha fazla hissetme arzusuyla:

"Kala...biliriz..." dedim. Her harfte dudaklarını hissederek...

Onunda, benim de titrediğimi hissederek...

Sadece biraz değil... Tek şartla bu ellerin arasında ölüme kadar kalabilirdim... Sadece istesin...

Bana böyle "gitme" desin...

Ne kadar süredir böyle oturduk farkında değildim ama ikimizinde yüzlerimizi okşayan ellerimiz, birbirine temas eden alnımız terlemişti.

Gözlerimi açtığım an, onunla gözgöze geldik. Ne yani beni mi izliyordu? Ne zamandır?

Bana gülümsedi hâlâ kırmızı olan gözleriyle. Uzaklaştı, kolumu tuttu ve ayağa kalktı.

Merdivenlerden yukarıya beni sürüklerken uyuşan bacağımdan uzun süre orada kaldığımızı anlayabildim.

Beni kendi odasına getirmişti. Yatağına uzandı ve yanına vurdu:

"Gel hadi..."

Şaşkındım ve üzerimde o pis şeyler vardı. Ben üzerime bakınca :

RehinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin