35. Bölümden
...JJ elindeki metal kutuyu açtı ve içinden aldığı şeyleri Luhan'ın ağzına dayadı. Luhan tanıdığı şeyi yememek için dudaklarını açmıyordu. Onu istemiyordu. Ona halüsinasyonlar gösterecek o mantarları yemeyi reddetiyordu. JJ Luhan'ı saçlarından tuttu ve eliyle çenesini sertçe sıktı. Luhan'ın ağzı gönülsüzce açılmış, magic mushroomlar ağzına girmişti. Luhan onları çiğnedi ve yuttu.
Birazdan burası çok kalabalık olacaktı...
BÖLÜM - 36
Yazar: NingyooBir hap seni büyütür
Ve bir hap seni küçültür
Ve annenin sana verdikleri
Hiçbir şey yapmaz
Git Alice'e sor, o 3 metre boyunda olduğunda
Eğer tavşanları kovalamaya gidersen
Düşeceğini bilirsin
(Jefferson Airplane - White Rabbit)
Luhan kendisine doğru gelen tavşana baktı. Tavşan çok küçük olmalıydı ya da kendisi çok büyük? Başını hızla sağa sola salladığında JJ tarafından bir miktar mantar daha dudakları arasına bırakılmıştı.
İnsanlar mantar ya da ot kullandığında bunu açık alanda yaparlardı. Çünkü dört duvar arasında ters etki yapma ihtimali daha yüksekti. Luhan ise hücredeydi... saçma sapan bir sürü iğrenç görüntü izlemişti. Hala mantığı ile düşünebildiği şu kısacık anda da mantarlar hakkındaki bilgilerini yokluyor olmasına şaşırıyordu.
Pofuduk bir beyaz tavşan hoplaya zıplaya hücrede belirdiğinde Luhan şaşkındı. Hafifçe gülümsedi. Gülümserken ne kadar ürkütücü göründüğünü bilmiyordu; bilse belki hiç gülmezdi. İç sesiyle konuşmaya başladı. "Beyaz tavşan? Şanslı sayılırım..." Sadece tavşan değil, tüm oda küçülürken Luhan kendini Alice Harikalar Diyarında gibi hissetmişti. Woow... Okulda geçirdiği tüm o iğrenç zaman boyunca sadece Alice gibi bir hapla büyüyüp küçülebilmeyi istemişti. Büyüyüp o adamlardan intikam almak, sonra da küçülüp oradan kaçmayı dilemişti. Hayalinin şu an gerçekleşiyor olması trajikomikti...
Tavşan yeniden odada belirdiğinde Luhan artık özgürdü. Bağlı olduğu sandalyeden kalktı ve hala sandalyede bağlı olan yansımasına baktı. Hangisi gerçekti Allah bilirdi. Tavşan iki ayakları üzerinde durup Luhan'a baktığında o da sandalyede bağlı adamı izlemeyi bıraktı. Acınası ve zavallı gözüküyordu. Aşık olduğu adamı, Sehun'u kurtarmaktan oldukça uzaktı. Utanç verici, yüz karasıydı! Luhan dikkatini tekrar tavşana verdi. Tavşan ufacık bedeniyle sağa sola zıplayarak koşuyor, şu ana kadar kapalı olan tüm kapıları açıyordu. Luhan hücreden çıktı ve tavşanı kovalamaya başladı. Uzun boyundan dolayı tüm koridorlardan eğilerek geçmesi gerekiyordu. Belki de o çıkışı biliyordu. Luhan tavşanın peşinden koşarken minik tavşan küçük bir kapıdan geçip gitmişti. Luhan koridorda başını tavana çarptı ve yere düştü. Yere düşeceği belliydi, Alice gibi o boyla koşmayı neden istemişti ki? Sehun'a aşık olduğunda da olacaklar belli değil miydi? Gerçekler bir gün ortaya çıkmayacak mıydı?.. Yerde boylu boyunca uzanırken küçük kapıdan içeriye baktı. Düşüncelerini bir kenara bıraktı. Çocuk romanındaki aç gözlü bir karakter olmayı diledi. Yaşadığı tüm bu şeylerin hiç yaşanmamış olmasını diledi.
Tavşan kulaklarını oynatarak ona bakıyordu. Yeşil çimenler, mavi bir gökyüzü sonsuzluğa doğru uzanıyordu. Luhan oraya girip kaçmayı istiyordu ama bu boyla yapamıyordu. Küçülmeyi diledi. Sadece üç parmağının girebildiği geçitten geçmek ve özgür olmayı diledi. Belki gerçekten bir kitabın zamanla aşınacak sayfasında hayali bir karakter olabilirdi. Başına gelenleri o zaman kimse bilmezdi. Birini öldürmüş olmak, en yakın arkadaşına ihanet etmiş olmak bunların hepsi sadece kendi bildiği anılar olarak kalabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rehin
Fanfiction[TAMAMLANDI] Dakikalarca sürdü bu boğuşma. Birbirlerini duvardan duvara çarpıp deli gibi öpüşüyorlardı! ... İtti onu. Küçük masaya çarptı ve üzerindeki işkence aletleri büyük bir gürültüyle yere dağıldı. ... Elinde bıçakla aradaki mesafeyi iyice ka...