Ali çıktıktan sonra Serkan girdi içeri.
Serkan: Bu zaman da seni güldürebilen kişi kim?
Eylül: Anlamadım?
Serkan: Yani şimdi odadan çıkan adam kim?
Eylül: Ali mi? Çocuk şubede çalışıyor. Büşra'yı o kurtardı.
Serkan: Öyle mi?
Eylül: Serkan sakın şuan düşündüğüm şeyi hissetmiyosun dimi?
Serkan: Tam düşündüğün gibi Eylül. Kıskandım seni...
Eylül: Serkan ne diyosun sen?
Serkan: Duydun işte Eylül. Hâlâ seviyorum seni.
Eylül: Seviyordun neden ayrıldın bende hı? Neden?
Serkan: Eylül sana açıklama yaptım ya.
Eylül: Sen beni gerçekten sevseydin ayrılmazdın Serkan. Hiçbir sebep benden ayrılmanın nedeni olamaz anladın mı? Zaten sen benden ayrılmasaydın biz eninde sonunda ayrılacaktık.
Serkan: Neden?
Eylül: Görmüyor musun Serkan? Sürekli kıskançlığın yüzünden biz kavga ediyorduk. Zaten senin beni Atakandan kıskandığın için ayrılmadın mı benden?
Serkan: Evet.. (üzgün bir sekilde)
Eylül: Yani aramızda sürekli bir güvensizlik vardı.
Serkan: Tıpkı senin beni Merve'den kıskanıp evi basman gibi.
Eylül: Hatırlatma lütfen. (gülerek)
Serkan: Eylül ben sürekli yaşadığımız şeyleri düşünüyorum. Sana verdiğim sözleri...
Eylül: Serkan yeter! Düşünme! Bitti anladın mı? Bitti! Ben sana güvenmiyorum ki! Bu yüzden sana olan sevgim bitti zaten.
Serkan: Emin misin?
Eylül: Evet Serkan. Bırak da hayatıma bakayım.
Serkan: Ben sana engel mi oluyorum Eylül!
Eylül: Ya Serkan özür dilerim öyle demek istemedim.
Serkan: Yok yok ben anladım anlayacağımı...
Serkan tam çıkacakken Eylül sözlerine başlar..Eylül: Ya Serkan! Şu yaptığına bak. Ben günlerce aç susuz kaldım. Sen Cemre ile ben yokken aşk yaşadın. Geri döndüğümde yeniden eskisi gibi oluruz diye düşündüm. Ama sen beni aldattın Serkan! Bana aşık olduğunu söyledin sonra seni Cemre ile bastım. Benim sizi silmem gerekirken sizin aşkınızı destekledim. Neden? Aramız bozulmasın, bir erkek için kardeşliğimiz bozulmasın diye..
Serkan: Eylül...
Eylül: Ne Serkan ne! Benim gitmem gerekirken sen gidiyorsun. Anlamıyorum seni. Kendine gel! Yoksa arkadaşlığımızıda bitiririm!
Eylül'ün bu sözlerine devam ederken Serkan yere yığıldı.
Eylül: Serkan... Serkan iyi misin Serkan! Serkan uyan lütfen!
Panik olan Eylül doktoru çağırdı. Serkan'ın kanını aldılar. Doktor sonuçların akşama kadar çıkacağını söylemişti. O sırada Büşra kendine gelmişti. Hepsi birlikte sonuçları beklediler.
Serkan: Ben iyiyim. Siz gidebilirsiniz.
Toprak: Olur mu öyle şey? Sonuçlar çıkana kadar bekleriz biz.
Eylul ise kendini suçluyordu.
Eylül: Hepsi benim yüzümden oldu.
Nazan: Ne yaptın oğluma?
Serkan: Anne bi sakin ol! Eylül sen de kendini suçlamayı bırak. Zaten iyiyim ben.
O sırada Kader'in yeni aldığı telefonu çaldı. Arayan o gün gittikleri davette onu dansa kaldıran Bora idi.
Kader: Alo. Kimsiniz?
Bora: Merhaba Kader. Ben Bora. Hatırladın mı beni?
Kader: Evet evet. Hatırladım da sen benim telefon numaramı nerden buldun?
Bora: Tabiki Serkan'dan aldım. Ben şey için aramıştım.
Kader: Ne için?
Bora: Bu akşam yemeğe çıkalım mı? Yani gelir misin benimle?
Kader: Üzgünüm Bora gelemem. Serkan hastanede.
Bora: Ne! Hastanede mi? Nesi var?
Kader: Birden bire bayıldı işte. Bizde tahlil sonuçlarını bekliyoruz.
Bora: Hangi hastanedesiniz? Ben de gelicem.
Kader Bora'ya adresi verdikten sonra odaya geri döndü.
Cemre: Kim aradı Kader?
Kader: Bora aradı. Hasteneye gelmek istedi. Ben de adresi verdim.
Biraz zaman geçtikten sonra Bora geldi.
Bora: Serkan kardeşim iyi misin?
Serkan: Iyiyim iyiyim. Merak etme.
Doktor test sonuçlarını açıklamak için Nazan'ı odasına çağırdı.
Doktor: Nazan Hanım Serkan'ın tahlil sonuçlarında birseye rastladık. Ve tespit ettik.
Nazan: Neyi tespit ettiniz?
Doktor: Maalesef oğlunuz böbrek kanseri.
Nazan: Ne!
Nazan yıkılmıştı. Gözünden dökülen yaşlara engel olamadı.
Doktor: Yakınlarınıza test yapmamız lazım. Uygun olan böbreği Serkan'a nakil edicez. Tüm akrabalarınıza haber verin...