Ali Eylül'ün Geçmişini Öğreniyor

384 31 4
                                    

Artık Cemre ve Serkanı yeni bir hayat bekliyordu... Ilk önce kabullenemediler kardeş olduklarını ama DNA testi herşeyi açıklıyordu. Serkan böbrek nakli olmuş iyileşmişti. Herşey yolundaydı ama tek şey yolunda gitmiyordu.. O da Serkan'ın Eylül'e karşı yeniden birşeyler hissetmesi...

Serkan: Eylül belkide bu yüzden Cemre ye karşı birşeyler hissettim.

Eylül: Bekli de.

Serkan elini Eylül'ün elinin üzerine koydu.

Serkan: Eylül bize bir şans daha vermeyecek misin?

Eylül elini çekip;

Eylül: Hayır Serkan... Ben sana bunun açıklamasını yaptım zaten.

Serkan artık ümidini kesmeye başlamıştı. Ama içindeki o aşk ne olacaktı?

Eylül Serkan'ın yanından ayrılıp Feride Hanımlara gitti. Tam Feride Hanımların kapısını çalacakken arkasından biri ona seslendi..

Ali: Eylül. Hoşgeldin.

Eylül: Hoş buldum.

Ali: Feride Hanımlar evde değiller.

Eylül:  Öyle mi? Ben o zaman başka zaman geleyim.

Eylül tam gidecekken Ali onu durdurur.

Ali: Nereye? Buraya kadar gelmişsin. Yeni evimi görmeyecek misin?

Eylül: Yerleştin mi?

Ali: Tabiki. Hadi gell.

Ali ve Eylül yukarı çıktılar. Eylül evi geziyordu.

Eylül: Ne güzel olmuş.

Ali: Teşekkür ederim. Her şey bana ait. (Tebessüm ederek)

Eylül: Şaşırdım doğrusu. :)

Ali: Neden ki?

Eylül: Ne biliyim? Bir erkekten bu kadar güzel bir ev beklemiyordum doğrusu. (Gülerek)

Ali: Çok açık sözlüsün...

Eylül: Evet öyleyimdir.

Ali: Otursana. Sana kahve yapayım.

Eylül: Olurr. Dur ben yardım ediyim.

Eylül Ali nin arkasından mutfağa girer. Mutfak savaş alanı gibiydi.

Eylül: Doğru bir tahmin yapmışım. (Gülerek).

Ali: Ya tamam. Burası biraz dağılmış olabilir. (Gülerek)

Eylül: Biraz mı? (Kahkaha atar).

Ali: Keşke böyle görmeseydin.

Eylül: boşver. Hadi biz kahveyi yapalım.

Eylül fincanı alacakken eli Ali'nin eline değer.. Bir süre birbirlerine baktıktan sonra Eylül elini çeker. Eylül'ün yanakları kızarır...

Ali: Utanmana gerek yok. (Tebessüm ediyor)

Eylül: Ne utanması canım. Hem neyden utanayım ki. Neyse kahve için sağol ben gideyim artık.

Ali: Bir yudum alsaydın bari.

Eylül: Başka zaman inşallah. Görüşürüz.

Ali: Ben bırakayım seni. Geç oldu. Bu saatte gitme tek başına.

Eylül: Giderim ben gerek yok.

Ali: Olur mu öyle şey. Bırakırım ben.

Eylül: Yalnız ben yurda değil Serkanlara gidicem.

Ali: Sevgilin mi?

Eylül: Sevgilim mi? Hayır değil. Serkan sadece arkadaşım.

Ali: Neyse kusura bakma. Polislik hastalığı işte.

Eylül: Önemli değil.

Ali: Hadi çıkalım.

Eylül Cemre yi görmek için Serkanlara gidiyordu.

Ali: Bir gün bana hayat hikayeni anlatmak istersen dinlerim.

Eylül: Hayat hikayem mi? Benim bir hayatım mı vardı sanıyosun?

Ali: Ben özür dilerim.

Eylül: Özür dilemene gerek yok. Babam öldüğünde annem başka biri ile evlendi. Adamın adı Kemaldi.

Ali: Anlatmak zorunda değilsin.

Eylül: Yok ben anlatayım. Belki biraz olsun rahatlarım... Üvey babam Kemal, beni taciz etmeye başladı.

Ali: Ne!

Ali birden fren yaptı.

Eylül: Napıyorsun?

Ali: Eylül ne diyorsun sen?

Eylül: Doğru işte. Önce konduramadım ama yapıyordu işte.

Eylül aynı zamanda ağlıyordu..

Ali: Annene söyledin dimi?...

Eylül: Evet.. ama bana inanmadı. Sonra da yetimhaneye biraktı işte.

Ali: İnanmadı mı?

Eylül: Evet... inanmadı... yetimhanede yaşamam üvey bababım tacizlerini durdurmadı zaten.

Ali: Nasıl yani? Bu yetimhanenin güvenliği falan yok muydu?

Eylül: Vardı tabiki. Önce beni kaçırdı günlerce aç susuz bir kafesin içinde kaldım.

Ali: Eylül ne diyorsun sen?

Ali Eylül'ün anlattıkları karşısında donup kalmıştı. Pür dikkat Eylül'ü dinliyordu.

Eylül: Sonra annemi öldürdü...  kardeşimi kaçırdı...ben ve Kaderi kaçırdı... ben kendimi kurtarmak için uçurumdan bile atladım.

Ali: Ne!

Eylül: Bu yüzden sana benim yaşamam mucize diyordum...

Ali: Eylül ben ne diyeceğimi bilmiyorum yani şuan dondum kaldım.

Eylül: Bu özetti...

Ali: Dalga geçme lutfen.

Eylül: Ne dalgası canım ciddiyim ben.

Ali: Kemal yani üvey baban nerde şuanda.

Eylül: Pislik çok ucuz bir şekilde öldü. Elektrik çarptı.

Ali: Cezasını, sana yaşattıklarının bedelini ödemeliydi şerefsiz.

Eylül: Neyse boşver. Seninde canını sıktım.

Ali Eylül'ün ellerini tuttu.

Ali: Saçmalama Eylül. Ne zaman birşeyler anlatmak istersen ben burdayım tamam mı?

Eylül kafasını salladı.

Eylül: Gidelim mi artık?

Ali: Tamam...

Ali Eylül'ü Serkanlara getirdi.

Ali: Burası mı?

Eylül: Evet.. Teşekkür ederim.

Ali: Rica ederim.

Eylül arabadan inecekken Ali onu durdurur.

Ali: Eylül.. Kendini üzme tamam mı?

Eylül: Neden? (Tebessüm eder)

Ali: Üzülmeni istemiyorum. Sana ağlamak değil gülmek yakışıyor...

Ihanetten Geri Kalan 💔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin