Serkan gitgide daha fazla pişmanlık ve acı çekiyordu... Sevdiği kız başkalarının kollarındaydı... Daha ne kadar dayanabilirdi? Suçunun kendisinde olduğunu biliyordu. Peki hatasını nasıl düzeltecekti?..
Büşra: Doğum günün kutlu olsun ablacım.
Eylül: Teşekkür ederim canım benim.
Pastayı Kader getiriyordu... Kader'in sakarlığı tuttu ve pastayı yere düşürdü.
Kader: Ben çok özür dilerim Eylül. Ne kadar beceriksiz bir insanım ben ya!
Eylül: Saçmalama Kader.. Hem pastanın ne önemi var? Siz burdasınız ya o bana yeter..
Kader: Canım kardeşim ya.
Kader ve Eylül sarılırlar.
Toprak: Hadi toplanın.
Güney: Neden hocam?
Toprak: Şöyle toplu bir fotoğraf alalım.
Herkes sevdiklerinin yanına geçti...
Songül: Fotoğrafı kim çekecek?
Ali: Ben çekerim.
Serkan: Bence de Ali çeker..
Toprak: Olmaz ya. Herkes fotoğrafta olsun...
Toprak, fotoğraf makinasını süresini ayarladı. On saniye sonra çekecekti.
Toprak: Gülümseyin...
Fotoğrafı çektikten sonra Feride Hanım mutfağa geçip çay koyacaktı. Cemre de ona yardıma gitti.
Serkan: Yarın boş musun?
Eylül: Evet boşum. Neden sordun?
Serkan: Uzun zamandır birşeyler yapmıyoruz. Bir yerlere gideriz.
Eylül: Serkan arkadaşça gidicez dimi?
Serkan: Seninle vakit geçireyim de o benim için farketmez.
Eylül: Arkadaşça gidiyoruz o zaman.
Serkan: Hıhı...
Eylül: Nereye gidicez?
Serkan: Bilmem. Sen neresi istersen oraya gideriz.
Eylül: Aslında kardeşlerimle uzun zamandır vakit geçirmiyordum.
Serkan: Baş başa gitsek...
Eylül: Serkan olmaz...
Serkan: Sen Ali'den çekiniyorsun..
Ali isminin geçtiğini duyunca onlara döndü.
Ali: Bir sorun mu var?
Eylül: Hayır. Bir sorun falan yok.
Serkan: Var.
Eylül: Yok.
Ali: Var mı yok mu?
Eylül: Yok tabiki.
Ali: Peki...
Eylül: Ne yapmaya çalışıyorsun?!
Serkan: Sevmiyor musun onu?
Eylül: Bu konuları eski sevgilimle konuşacak değilim. Malesef ben senin gibi olamıyorum.
Serkan: Hep aynı yere gelmeyi nasıl başarıyorsun?
Eylül: Sen yapıyorsun Serkan!
Eylül oturduğu yerden kalkıp lavobaya doğru ilerlerken biri kolundan tuttu.